Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nisa

Bir efsane anlatıcısı, öyküsünü çok iyi bildiği, kuşaktan kuşağa belleğinde taşıyıp başkalarına aktardığı bir mezarlığa son uykusunu uyumak üzere gidiyordu şimdi.
Reklam
"Bunları şunun için söylüyorum: Çocuklar yetişkinlerin her şeyi bildiğini, güçlerinin her şeye yettiğini sanırlar," dedi. "Büyüyünce bir de bakarlar ki öğretmenleri, yani bizler, sandıkları gibi her şeyi bilen, her şeyin üstesinden gelen kişiler değilmişiz. Onlara öğüt veren bizler meğer alay edilecek, acınacak durumdaymışız."
Oğlunun başına bir şey gelmesinden korkan ana durmadan sesleniyordu. "Jolaman! Oğlum, neredesin?" Fakat karşısında ona okuyla nişan alıyordu oğlu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sarı Özek'in dumansız ateşinde ölüm öncesi susuzluğun seni canından bezdirdiği, dudağını ıslatacak bir damla yağmurun gökten düşmediği zaman her şeyi yaşam veren güneş senin için dünyadaki ışıklar arasında karanın karası, kötünün kötüsü, gözlerini kör eden bir ışık olmadı mı?
Her zaman öyle değil midir? Kayıplar zamanla unutulur, acılar körelir.
Reklam
İnsan olanın başına her türlüsü gelirdi; hüner, buna katlanmasını bilmekti.
Zaten bu yüzden genç yaşında buraya düşen talihsiz Euridike'ye çok acıdı tanrıça Persefone. Çünkü onun müzisyen Orfeus ile dünyada yaşaması gereken aşkları vardı...
Ya, işte böyle... Kumbel istasyonu'nda onunla ilk kez karşılaştıklarında sonunun böyle biteceğini kim bilebilirdi?
İnsanın ölmesi zor bir işti ama onuruna yaraşır biçimde gömülmesi bundan daha kolay değildi.
" Neden daha önce cesaret edemedin?" dedi. " İşsiz olduğum zaman? Açlıktan süründüğüm zaman? Şimdikinden hiçbir farkım olmadığı, bir sanatçı, bir erkek, aynı Martin Eden olduğum zaman?
Sayfa 496Kitabı okudu
Reklam
Tüm bu gördükleri ve Ruth'un davranışları, Martini ne duygulandırmış ne de heycanlandırmıştı. Bütün bunlar sadece zihnen muhteşemdi, sadece zihnen harikaydı.
Sayfa 501Kitabı okudu
"Hayattan hiçbir zaman korkmadım, ama hayata doyacağımı da düşünmezdim. Hayata öyle doymuşum ki, içimde en ufak bir arzu yok artık. Eğer icimde bir parça bile yer kalmış olsaydı, o yer inan ki senin olurdu. Görüyorsun işte, çok hastayım."
Sayfa 502Kitabı okudu
Eskiden uykudan nefret ederdi, çünkü uyku onun değerli vaktini çalıyordu. Günde dört saat uyumak, hayatından kıymetli dört saatin eksilmesi anlamına geliyordu. Uykuya diş bilemişti! Şimdiyse hayata kin duyuyordu. Yaşam kötüydü; damağında acı bir tat bırakıyordu, onu korkutan da buydu. Yaşama hasreti duymayan yaşam, bitmeye mahkûmdu.
Sayfa 510Kitabı okudu
Yapılacak, yaşanacak çok şey vardı. Uykunun, hayatından çaldığı bir dakika bile ona göre çok fazlaydı
Sayfa 178Kitabı okudu
“Ben de seni özlemeyeceğim Eduard. çünkü ölmüş, buradan çok uzaklara gitmiş olacağım. Ve seni kaybetmekten korkmadığım için, benim hakkımda ne düşünüyorsun, ne düşünmüyorsun, umurumda değil. Bu gece senin için çalarken, kendimi âşık bir kadın gibi hissettim. Harikaydı. Hayatımın en güzel dakikalarıydı.”
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.