Margaret Mead, kadınların tarih boyunca özgürlüklerinin, ekonomik varlıklarının, kendi çocukları üzerindeki haklarının hep erkeklerle kişisel ilişkilerine bağlı kaldığını anımsatır. Mead'e göre güvenceden yoksun kadının, gerekli ekonomik ve toplumsal nesnelerin sağlayıcısı erkekle ilişkisindeki endişe, eğer böyle görünmek isteniyorsa kadınları "kıskanç cins" yapmıştır.
Bu nedenle kadın yalnızca kocasına değil, oğluna karşı da kıskançtır. Çünkü oğlan çocuk hem itibarını, hem de geleceğe karşı güvencesini sağlayan; aynı zamanda sorunlu ailelerde kocasının yerine sosyal ihtiyaçlarını gideren, iltifatlarıyla anneyi sevgili gibi şımartan, düğünde cenazede ona eşlik eden partneridir. Bu anlamda anne-çocuk, gelin-kaynana ilişkisini düzeltmek için önce evlilik ilişkisini normalleştirmek gerekir. Masallarda da genel olarak, dul kalan kaynanaların gelinine karşı daha kıskanç olduğu söylenebilir. (...) Ebeveynlerin bir çocuğa daha düşkün olması, onu kendi tarafında tutmaya muhtaçlığı, çocuğun yitik eşin işlevlerini yüklenmesine kadar varır.