Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Siena

Siena
@Atakan40
Ortaköy
11 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Adem, Havva’ya doğru yürüdü.Bütün bir dünya macerası onunla birlikte yürüdü. Uğultusuna rüzgar, ırmağına su yürüdü.
Reklam
Aşk? Daha yollarda sakin durmamıştı bir türlü. Kabına sığmamıştı. Bir yarısı yollarda kayboldu. Getirebildikleri ancak öbür yarısıydı.
Aşk öylece geldi. Aralarına girdi. Ama ayırmadı birleştirdi. Öznesi çiftse de eylemi birdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne olsa ne olmasa da Havva’ya bakınca Adem’in içinden her defasında derin bir gülümseme geldi. Çünkü öyle güzeldi ki Havva bu güzelliği ancak bir tebessüm karşılayabilirdi. Ve böyle bir güzelliği ancak bir tebessüme sebep olabilirdi.
Oysa kadın öyle mi? Hepsinin verdiği haz dünyaya bakarken, bir tek kadının küçücük bedeni yüce arşa kadar yol açıyor. Çünkü bir meleğe en fazla o benziyor. Fark edene de etmeyene de bu güzellik en fazla Seni hatırlatıyor. O baş döndürücüye her bakan, bilse de bilmese de, Alemlerin Yaratıcısı’nın kudretini seyrediyor.
Reklam
Hem kötülük nedir? Kime göredir? Hal midir irade midir? Şeytan sonra! Kötülüğün nesidir? Sebebi midir bahanesi midir? Benzeyeni midir benzetileni midir? Temsil midir gerçek midir? Kıssa mıdır mesel midir? Dahası Adem, kendi kaderinin neresindedir?
İnsan bir amaç uğruna kendinden vazgeçebilir, fakat başkalarının çılgınca fikirleri uğruna değil. Bırak vatan için ona inananlar ölsünler...
Siz erkekler, hepiniz ideolojileriniz yüzünden çürümüşsünüz, sizler politika ve etik diyorsunuz, oysa biz kadınlar neyin ne olduğunu hissediyoruz.
Hayır i, sakın bir şey düşünme şimdi, hiçbir şey isteme, arzulama, böylece kal, düş görür gibi belirsize doğru bırak kendini, yabancı bir selle sürüklen, birbirinize dokunamadan ama yine de birbirinizi hissederek, birbirinizi arzulayarak ama ulaşamadan, yazgıya doğru salınarak ama sonra sonra dönüp kendi kaderine boyun eğerek. Böylece kal yalnızca, bu bitmeyen alacakaranlıkta, saatlerce, sonsuza kadar, düşlerle sarıp sarmalanarak.
Reklam
İnsan yaşlandıkça kendi gençliğini arıyor ve küçük anılar budalaca mutluluklar yaşatıyor.
Ne adam kadını kendine çekmişti ne de kadın onu, bir fırtınadan kenetlenmişçesine birbirlerinin içine geçmişlerdi, birlikte ve iç içe dipsiz bir bilinmeze doğru düşüyorlardı ve oraya inmek tatlı ve bir o kadar da yakıcı bir şuursuzluktu.
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı.
Şehirlerin zekası, barındırdığı alimlerle, kütüphaneler, nakkaşlar ve medreselerle değil, karanlık sokaklarında binlerce yılda sinsice işlenmiş cinayetlerin çokluğuyla ölçülmeli. Bu mantıkla İstanbul’un bütün cihanın en zeki şehri olduğundan hiç şüphem yok.
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.