Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
A.Y
A.Y
@Aylmzbr
Oldukça cahilimdir, ama epey okurum.
KONYA
82 okur puanı
Şubat 2023 tarihinde katıldı
Kitabı bitirdiğimde ve kapağını kapattığımda şöyle bir gülümsedim, sebebi yok. Yazarın anlatımı yalındı ve bundan kaynaklı ki oldukça akıcıydı, nasıl bittiğini henüz idrak edebilmiş değilim. Eksik yanları elbette var. Örneğin olayların yanısıra daha fazla mekân betimlemesi görmeyi dilerdim. Psikolojik tahliller de fena değildi, yerindeydi diyebilirim fakat daha yoğun görmeyi isterdim, orası ayrı. Bununla beraber olumlu yahut olumsuz tüm yönleriyle döneminin başarılı bir romanı olarak nitelendirebilirim. İngilizlerin geleneklerini, dönemin zihniyetini bennet ailesi ve çevresi tarafından çok iyi anlatmış. Şaşırdığımı da itiraf etmeliyim ki Avrupa kavramı insanın zihnine düştüğünde olabildiğince modern, kültürlü bir muhiti tahayyül ettiriyor. Oysa ne kadar soylu ne kadar alt tabakadan olunursa olunsun tıpkı bayan bennet’ın tek gayesinin kızlarını evlendirmek olması gibi dönemin kızlarının da tek gayesi evlenmek.
Tavsiye edebileceğim bir kitap; dönemin zihniyetini ve yakıştırdığım o malum ikilinin arasında yaşanan olaylardan aşk, gurur ve önyargı kavramlarının derinliğini ve önemini anlayabilmek için.
Zira bir insana yalnızca bakmanın aksine onu görmeyi denemeliyiz, ne de olsa en güzel cevherler mağaranın derinliklerinden çıkar, değil mi?
Amok neydi? Hırs mı, aşk mı yoksa şehvet mi? Belki de hepsinden bir parça...
Aslında bir cinnet halini belirten, önüne geleni öldürdükten sonra kişinin ölümüyle sonlanan bir hastalıktı Amok. Sonuna kadar savaşma, sonunda ise savaştığı şey uğruna ölme haliydi.
Stefan Zweig'ın, duygusal yoğunluğu ustalıkla kullanması ve insanın iç dünyasındaki kırılganlığı, tutkuların tehlikeli sonuçlarını ve insanın kontrolünü kaybetmesinin psikolojik etkilerini mükemmel betimleme yeteneğiyle anlatması beni kitabın içerisine hapsedebildi.
Son okuduğum ve çok beğendiğim kitaplar arasında olduğunu da ayrıca belirtmek isterim. Okumanız bittikten sonra kısa bir süre ben amok koşucusu muyum diye düşündürebilir aman dikkat :)
Eser tanımı: Doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğü ile kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir doktorun hikayesi.
Bu kitap için fazla fazla kelimeler kullanıp uzun bir inceleme yazmanın lüzumu yok zannımca. Çünkü kitap her yaş için muhakkak okunması gereken gerçek hayat hikayesi.
Sizden şartlarınız nasıl olursa olsun, ümit etmekten asla vazgeçmediğinizi düşünmenizi istiyorum. Kitap genel itibariyle bu yönde. İçerisindeki cümlelerse empati yapmaya korkutacak kadar sarsıcı.
Okur Takip Önerileri
Aşk içerikli eserleri sevmeyen biri olarak, kitap sağlam bir takıntıdan daha güçlü bir silahın olmadığını göstermekten fazlası değildi benim için. Kitapta diğer okuyucuların aksine platonik aşk hikayesinden ziyade, dikkatimi çeken tek nokta: tüm bu saplantılı düşüncelere rağmen, kitabın sonuna doğru okuyucu olarak, kadının çıkarsız ve saf aşkına inanıp, saplantılı olduğu adamın, bu bilinmeyen kadınla ve daha pek çoklarıyla yaşadığı ilişkilerindeki yüzeysellikti. Beni bi hayli gerdi bu durum ama kitapta bilinmeyen kadın asla sinirlenmez sevgilisine ve gerçek aşkı tam olarak burda sorgulayabilirsiniz. Böyle bir aşk gerçek değil midir?
Kitabın beğendiğim tek yönü ; platonik, aşkın doruk noktasıdır ve bir adam, karşılık beklemeden aşık olan bir kadının duygularını ancak bu kadar güzel anlatabilir.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,4bin okunma
İslam dininde bazı soruların cevaplarını ararsın, nereden başlamak gerektiğini bilemezsin. Bu noktada bu eser nereden başlamak gerektiğini de açıkça ifade ediyor. Kitapta manevi anlamda nefsimize tekrar etmemiz gerekenler anlaşılır şekilde ifade edilmiş. Unutulan şeyleri tekrar hatırlamak adına okunabilecek bir kitap. İnsanı doğru olana yönelik düşünmeye ve iç muhasebe yapmaya teşvik ediyor. Kitap kısa, mevzu ise fazla derin.
İlaveten: Sufi yayınını okudum, çeviriyi çok beğendiğim söylenemez. Cümleler çok basite indirgenmiş. Farklı yayınlarda daha çarpıcı şekilde aktarıldığını gördüm. Kitabı okumaya karar verirseniz, Üsküdar Yayınevi (Çeviri: Osman Arpaçukuru) önerim olacaktır.
Hadi düşünelim. Ülkenizde aniden bir salgın çıkıyor ve dakikalar içinde herkesin yüzü kızararak hayatına veda ediyor. Ve bu salgından sağ olarak kurtulan tek kişi sizsiniz. Ne hissederdiniz? 2013 yılında başlayan bir salgın. Ölene kadar bilinciniz açık ve yavaş yavaş vücudunuzun uzuvlarını kaybettiğinizi hissederek ölüyorsunuz. Kısa sürede hemen hemen tüm dünyaya yayılıyor. Her yerde ceset. Barbarlar çoğalıyor,yağmacılar artıyor. Dünya kaosa sürükleniyor. Ve o zamandan tek bir kişi sağ kalıyor.
Yazar kaç yıl önce o kadar öngörülü yazmış ki bu eseri ben okurken hayret içinde kaldım diyebilirim. Özellikle bu yayında, en sonda "Çevirmenden İlgilisine" diye bir kısım var. Çevirmen her şeyi yazmış. Bu eseri okurken akıllara Corona Virüs zamanları gelmemesi imkansız denebilir.
Gayet okunabilir, keyif veren bir kitaptı. Bazı cümleleri insanı bi hayli düşünmeye yönlendiriyor.
Delilik aslında yaşamımızdaki sınırların zorlanma seviyesine bağlıdır. Bu kitap fazla düşünmenin ve farkındalıkların aslında birer delilik emaresi olduğunu benim açımdan bir kez daha kanıtladı ve aklımda bir soru bıraktı;
Delilik hastane odasına kapatılma derecesini gösteren hastalık emaresidir ama dışarıda özgürce dolaşan herkes akıllı mıdır?
Türkiye'de İslam hakkında konuşanların bir çoğu ilmihal bilgilerinin dışına çıkamıyor zannederdim. Bu önyargımı kıran yazarlardandır İsmet Özel. Bu kitabı da Müslümanların ufkunu açacak; kendi değerimizin, dinimizin değerinin farkına varmamızı sağlayacak güzel eserlerinden biri.
Kitapta verilen bilgiler ilk anda size ters geliyor. Sonradan tam bir İsmet Özel üslubu ile ters köşeye düşüyorsunuz. Kitabın tahlil edilerek, cümlelerin üzerinde analiz yapılarak okunması, iyice idrak edilmesi gerektiğini ve ancak böylelikle bir yarar gösterebileceğini düşünüyorum.
Kitabı özetleyecek olursam, "Bir müslüman nasıl olması gerekiyorsa öyle" derim.
Mutlu olmanın bir ilüzyon , acı çekmeninse gerçek olduğu öne sürülerek daha az acı çekmenin benimsenmiş olduğu kitap...
45maddede mutlu olmayı değil de mutsuzluktan nasıl kaçılacağını toparlamış Schopenhauer, toparlarken de alıntı severler için bir hazine bırakmış ardında. Kitapta altı çizilecek çok cümle mevcut.
Genelde bir çok okurun fazlaca bulaşıp psikolojilerini bozmak istemediği felsefi bir karakter olan Schopenhauer'ın düşüncesini kavramak için de iyi bir başlangıç kitabı diyebilirim. Kısa bir eser olmasına rağmen bir çırpıda okunmayan hatta okunmaması gereken bir kitap. Kitabın sonuna geldiğinizde yine dönüp dolaşıp kendinize varacaksınız. Zira "En büyük mutluluk, kişiliktir."
