Can Tezcan, Mevlüt Doğan'a bakarken nasıl Smerdyakov'u görüyorduysa ben de düşününce hiçbir benzerlik bulamamama rağmen Gökdelen'e bakarken Karamazov Kardeşler'i gördüm zaman zaman. Can Tezcan'da Alyoşa'yı, Sabri Serin'de İvan'ı, Temel Diker'de Dmitri'yi... Tamamen milli, etkisiz, alakasız bir Karamazov Kardeşler... Okuduğum ilk Türk distopik roman. Hatta belki de distopik değil, realistik bir roman. Aynı zamanda kullanılan dilin berraklığıyla Türkçe bilmenin huzuruna eriyorsunuz. Kitabın sonu aniden bitince bir boşlukta kaldım. Nokta Diker'in o kadar adının geçmesinin ardından onunla ilgili bir şeyler beklemiştim. Çünkü bilirsiniz, "Eğer ilk perdede duvarda asılı bir silah varsa, o silah ikinci veya üçüncü perdede mutlaka patlar."
Bu arada spoiler uyarısı :) Karamazov Kardeşler'i okumadan Gökdelen'i okumayın, ilk sayfasını bile açmayın.