Arabalar Beş Kuruşa - Ayran - Sırça Köşk

Üç Öykü

Sabahattin Ali
İnsanın binbir yüzünü tanımak… İşte, Sabahattin Ali… Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan, Kuyucaklı Yusuf gibi ölümsüz eserleriyle tanıdığımız Sabahattin Ali'nin seçme üç öyküsü Yapı Kredi Yayınları'nın Doğan Kardeş dizisinden yayımlandı. Bize insanın binbir yüzünü anlatan, edebiyatımızın en önemli yazarlarından ve "hep genç kalan" Sabahattin Ali'yle tanışmak için üç etkileyici öykü: "Arabalar Beş Kuruşa", "Ayran" ve "Sırça Köşk"… Sabahattin Ali'nin bu gerçekçi ve hüzünlü öyküleri Sedat Girgin'in resimleriyle buluşuyor. Tadımlık "Karanlıktan, yüzünü kamçılayan kar ve rüzgârdan, dizlerine sıçrayan çamurdan ve duyduğu seslerden korkuyordu. Açlığı, sıska kardeşlerinin korkunç gözlerini, yorgunluğunu unutmuştu. Bir an evvel köye varmak, ocakta küllenen bir odun parçasıyla aydınlanan toprak dama girmek ve bir köşede saklanmak istiyordu. Ne yatmak, ne dinlenmek, sadece bir dört duvar arasında bulunmak… Bu geniş karanlıktan, bu seslerden kaçmak…"
52 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

52 syf.
·
Puan vermedi
Çocuklara kitap almak ya da tavsiyede bulunmak gerçekten çok ehemmiyet isteyen bir konu. Okumayı seven kuzenime kitaplığını zenginleştirmesi için aldığım kitaplardan biriydi. Vermeden önce okumadan edemedim. İyi ki de okumuşum. Sabahattin Ali'nin kaleminden hem çocuk hem de yetişkin okurların yüreğini dağlayacak muhteşem üç öykü. Eserde "Arabalar Beş Kuruşa", "Ayran" ve "Sırça Köşk" isimli öyküler bulunmakta. İlk iki öyküde yoksullukla mücadele eden ve ekmek parası kazanmak zorunda olan çocukların hüzünlü yaşantıları, diğerinde ise ezen-ezilen çatışması masalsı bir üslupla anlatılmış. Çocukların dikkati açısından kısa öykülerin seçilmiş olması ve resimlendirilmesi oldukça başarılı. Çocukların aşina olmadığı sözcüklerin açıklamalarının dipnotlarla verilmesi de çok güzel düşünülmüş. Tahliller ve betimlemeler harikaydı, özellikle ilk iki hikâye yüreğimi sızlattı. Çocukların da okurken etkilenmemesi kaçınılmaz. Sabahattin Ali ile tanışmaları için çocuk okurlara alınız ve de tavsiye etmekten çekinmeyiniz.
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali'nin kaleminden "Arabalar Beş Kuruşa", "Ayran" ve "Sırça köşk" adında 3 tane öykü okuyoruz bu kitapta. İlk iki öykü fakirlik ve yoksulluğu anlatıyor. Sırça köşk yani son öykü ise üç arkadaşın başı boş dolaşıp sadece yiyip içerek keyfini süren ve sonunda bu keyifleri tek bir kelle ile son veriliyor. " Sakin tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter. Birbirinden güzel üç Sabahattin Ali öyküsü, elbette tavsiye
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İnanılmaz tatlı bir kitap. İçerisinde Sabahattin Ali'nin 3 tane öyküsü var: Arabalar beş kuruşa, Ayran ve Sırça köşk. Ben en çok arabalar beş kuruşa öyküsünü sevdim bana oldukça hüzünlü geldi. Ayrıca kitabın resimlendirilmesi de çok güzel olmuş.
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Birbirinden güzel üç öyküyle selamlıyor bizi Sabahattin Ali. Okurken ağzınızda akide şekerlerinin o güzel tadı.Öykü gerçekten yazara çok yakışıyor. Çok başarılı. İyi okumalar. Var olun.
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ne yani Hasan kurtlar tarafında yenildi mi ? Ya o toprak evdeki çocuklar ? Babaları kim ? Anneleri kimden gebe kalıp, eve gelip kıvranarak çocuk doğuruyor ? O güğümün açtığı yaraları kim kapatacak ... Asıl soru, Hasan trende ayranını içen amcaya hakkını helal edecek mi ? Çocuklara okurum diye aldığım bu öyküleri, kendime bile bir daha okuyamam ki ...
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Kitapda üç tane önemli öykü var. Herbir öykü memlekettim insanını anlatıyor. Ama ben kitabı araba 5 kuruş öyküsü için okudum. İdeolojik olarak kendine benzemeyene nefret besleme ve dışlama... Özellikle bu hastalıklara kapılmış insanlar okumalı... Sonra da aynanın karşısına geçip empati yapmalı...
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
42 günde okudu
Arabalar Beş Kuruşa
-Arabalar beş kuruşa… Beş kuruşa… Arabalar beş kuruşa!.. Ve sokaklar tenhalaşıncaya kadar, belki üç dört saat, burada duruyorlardı. Çocuk sekiz yaşında vardı, fakat ilk görüşte altı yaşından fazla denilemezdi. Zayıf ve minimini idi. Sonra, hiç durmadan bağıran sesi küçük bir kızın sesi gibi ince ve titrekti.
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Sabahattin Ali klasiği, bana hep hüzünlü gelir kitapları. 14 punto 10 yaş ve üzeri için uygun bir kitap. Birtek Ayran öyküsü belki biraz ağır kaçabilir çocuklara, yalnızlığı, çaresizliği ve korkuyu okurken çok içselleştirebiliyor insan. Hayvan çiftliği-Son ada çok etkilemişti beni bu kitapta ise Sırça köşk hikayesi çok etkiledi beni. Aynı tadı aldım. Zevk alarak okudum.
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Uc muhteşem öykü.. Dikkat edin yüreğinize acı salacak... Ayran öyküsü nu bitirince gözüm yaşardı. Sırça Köşk içinde herkes okumalı dedim................
Üç Öykü
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016791 okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.