Müminlerin annesi Hz. Âişe, Peygamberimiz'e bir gün, "Ya Resûlallah, bana dua et" dedi. Peygamberimiz, "Allah'ım Âişe'nin geçmiş, gelecek, gizli ve açık bütün günahlarını bağışla" diye dua edince Âişe annemiz, sevinçten ne yapacağını bilemedi. Peygamberimiz, "Ya Âişe! Duam seni çok mu sevindirdi?" diye sorunca Hz. Âişe, "Nasıl sevindirmesin Ya Resûlallah!" dedi. Peygamberimiz, "Ey Âişe! Allah'a yemin ederim ki, ben bu duayı her namazdan sonra ümmetim için yapıyorum..." buyurdu.
Verdiği söze namus gibi sahiplenmek: Beş para etmez sahte ilahların, sahte cehennemlerinden korkmayı zillet addederek, onların Firavunane tehditlerine pabuç bırakmayacak bir yüreğe sahip olabilmenin sahih yansıması...
İslam dini akıl ve mantık dinidir. İlerleme doğruyu bulma ve bilimsel gerçekleri elde etme akıl ile mümkündür. Her Müslüman iman, ahlak ve akıl sayesinde olgunlaşır. O halde mümin olan, kadercilik yolunu değil, akıl yolunu seçmelidir.
Müslümanın sabrı, bir doğum sancısı gibi, yeni bir dünyaya gebedir. Onun sabrı, geçmişin yükü altında ezilmiş ve kıvrılmış olma suskunluğu değil, geleceğe hamile olan bir güven direnişidir.
İstediğin kadar yaşa, nasıl olsa bir gün öleceksin; dilediğini sev, nasıl olsa bir gün ondan ayrılacaksın ve dilediğin şeyi yap, nasıl olsa bir gün bütün yaptıklarının hesabını vereceksin.
Gece ben uyurken, bir daldaki güvercin aşkından ağlıyordu,
Allah'ın evine yemin olsun ki, yalancıyım ben,
Âşık olsaydım eğer, ağlamakta güvercinler beni geçmezdi.
Kendimi Rabbime âşık zannederdim.
Oysaki hayvanlar bile ağlarken ben ağlamıyormuşum.
Ve bir genç, şöyle dedi: "Bize arkadaşlıktan bahset." Ve o cevap verdi:
"Arkadaşınız, cevap bulan gereksinimlerinizdir. O, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır."