Ve bir genç, şöyle dedi: "Bize arkadaşlıktan bahset." Ve o cevap verdi:
"Arkadaşınız, cevap bulan gereksinimlerinizdir. O, sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır."
Hassân b. Ebu Sinan'a, "Nasılsın, durumun ne hâldedir?" diye sorulduğunda, o: "Ölecek bir kimsenin, sonradan da dirilip hesap verecek olan birinin hâlinin nasıl olması gerekir ki?" diye cevaplar.
Allah ile ilişkisinin sıhhatli olmasını isteyen, önce imanın hakikatlerini yaşamalı, yani temsil etmeli; sonra o hakikatleri duyurmalı, yani teklif etmelidir. Temsiliyeti doğru olmayanların teklifiyetleri de doğru ve tesirli olmayacaktır.
Ya Nebiyallah! Biz konuştuğumuz şeyler için de sorguya çekilecek miyiz ?
Buyurdu ki : 'Anan ağlasın senin Muaz! İnsanları yüzükoyun ve burunları yerde süründürerek cehenneme dolduran dillerinin hazırladığından başkası değildir.'
Tirmizî, İman, 8 (2616)
İbn Mace, Fiten, 12 (3973)
Büyük sahâbî Abdullah b. Mesud (r.a.) şöyle demiştir: "Üzerine güneşin battığı, ömrümün eksildiği ancak amelimin artmadığı bir güne duyduğum pişmanlık kadar, başka bir şeye pişmanlık duymadım."