Sibel Kocakir

183 syf.

Puan vermedi

20 saatte okudu

Son Ada Distopik bir eser olarak geçiyormuş lakin ben de bu tanımı tam anlamıyla karşılamadı. Kendi ütopyasını kuran ada halkının adaya düşen yıldırım(Başkan) ile distopik bir hâl alıyor.Ama neye göre distopik??? Yaşar Kemal'in referansı ve övgüleri ile başlayan bu romana büyük beklentiler ile başladım lakin tam bir hayal kırıklığı yaşadım ki teknik hatalarını,mantık hatalarını,kendi ile çelişen o cümleleri ile ben gerçekten Livaneli kitabı mı okuyorum oldum. 1)Adada bir evin satılması üzerin e eski devlet başkanı oraya yerleşir ve kendi yönetimini ilan eder bu yönetim aşamasında da kendine yandaş toplar ki bu adanın ilk sahibi olur.Zamanla diğer ada halklarını tapunuz yok diye korkuturlar ee madem tapuları yok o ev nasıl satıldı da başkan oraya yerleşti?? 2)Başkan adaya yerleşmeden önce adamlarını yollar ve duyumlara göre adalilarin kulağına burada yaşayanlar hakkında detaylı bilgiye sahip olduğu söylenir.Ama kitabın sonlarına doğru sakladığı kimliklerin ortaya çıkmasından korkan karakter ortaya çıkıyor peki bu nasıl bir çelişki? 3)Baskanlik yaptığı süre boyunca defalarca suikaste uğrayan hala daha terör saldırısından kaçan bu adam bir siyasi suçlunun bulunduğu bu adaya yerleşti kitabın sonlarına doğru mu öğrendi bu kimliği ee hani her yaşayan hakkında yeterli araştırma yapılmıştı? 4)Distopik özellik taşımayan bu kitapta sadece bir lider ve sürü psikolojisi konu alınmaktadır onun haricinde dili oldukça basitti kesinlikle beklentimi karşılamadı tam bir hüsran...

Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20133 okunma

Reklam

Sibel Kocakir

107 syf.

Puan vermedi

2 saatte okudu

Yeşilçam türk dizisi tadında bir hikaye Sağlıksız bir ortamda yetişen her bir kızın kaçış yolunu geleceğini hayatin güzelliklerini bir erkeğin kollarında arıyor olmasını konu alan bu hikayede kisa güzeldi. Özellikle dikkatimi çeken bir yer var ise Kız kardeş sahibi olan her bir erkeğin kadınlara nasıl kötü davranırsa aynısı başına geldiğinde çok namus peşine de düşmeye hakkı yoktur.Kitap hakkında asıl konuşulacak bu analizler güzeldi hikayeye göre yerindeydi yaşarken namussuz sıfatını yakıştırdıkları birine ölünce tüm iki diger maskelerini takınıp yüzsüzlukleriyle üzülme kısmı ise çok iyiydi.Alkolik bir annenin kızından beklentilerindeki ironi kısmi ise şahaneydi !!!

Sokak Kızı MaggieStephen Crane · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,518 okunma

Sibel Kocakir

104 syf.

Puan vermedi

19 saatte okudu

"...savaşmak için her şeyimi yitirmem gerekiyor.İtibarımı,şerefimi ve bir zamanlar hayatım olan her şeyi...Önemli değil ben adalet istiyorum." Diyen bu sözleri sahibi Muhktar Mai.Pakistan'ın ücra bir köyünde 28 yaşında dul bir kadın tek gayesi bildiği Kuran-i çocuklara öğretebilmek. OKUMA yazma yok ! Kadın oldugu icin konuşmaya hakki yok ! Bircok kadin gibi o da babasi ve erkek kardeşlerinin himayesi altinda!!! Ailesine atılan iftiranın borcunu kadın olduğu için o ödemek zorunda kalıyor ve klan sistemi ile yönetilen bu sistemde birçok kişi tarafından tecavüze maruz kalıyor.Daha sonrasın da ise adalet arıyor sesini duyurmaya çalışıyor.Arkasinda birçok kadın hakları savunucusu derneği,Abd ve Kanada'dan birçok kuruluş ile ülkesinde sesini duyurmaya başaran kadınlardan biri.Ya onlarca,binlerce kimsesiz olan o kadınların hakkını kim soracak diyorum bende bu durumda ???Ben Malala ve okuduğum bu ikinci kitap Namus Adına bana sadece bir proje gibi geldi binlerce kadın arasından seçilmiş şanslı kişiler Tabi bu durum yaşadıkları cografyanin gerçekliğini değiştirmiyor ama işin arkasi derin bir uçurum.... ✔Ülkemin kendisine sorması gereken asıl soru çok basit:Kadınlar erkeklerin namusuyla, neden erkekler bu onura tecavüz etmek veya onu öldürmek ister. ✔Ben bir kadınım sahip olma hakkımızda yok.Erkekler yolu kadınlara uygulanan şiddetten geçen intikamın tekelini ellerinde tutar.

Namus AdınaMukhtar Mai · Epsilon Yayınevi · 2021120 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör

Sibel Kocakir

171 syf.

Puan vermedi

23 saatte okudu

●OTOMATIK PORTAKAL Kitapta ne yazık ki günümüzde ve kimi kitaplarda da benzer örneklerini gördüğümüz şiddet,kan,tecavüz,insanlara yaşlılara eziyet gibi olayları okurken bir an ben ne okuyorum oluyorsunuz.Kan donduran o sahneleri televizyonda ve haberlerde gerçek hayatımızda birebir gözlemleyebilir bir hale de gelmedik mi sizce de ? Her geçen gün bu dünya iyiliğe mi gidiyor,yoksa kötülük denen o karanlık boşluğa mı?Kitabın en çok eleştirilen yanı ise kullanılan o argo üslub.Coğu okuyucuyunun sinirlendiği hatta kitabı yarım bırakmasına sebep olsa da ben bu tarz şeylerin oldukça olağan çünkü; yaratılan karakter ile uyumunun eş değer olmasına yorduğumdan beni rahatsız etmedi.Ayrica kitap üzerine açıklama girildiğinde çoğu kişiler resmen kitabın özetini sunmuş bizlere yani okumadan önce kitap üzerine biraz bakınsaydım zaten okumama da gerek kalmazmışBu sebeple kitap hakkında yazacağım en önemli tek şey argo kelimeler ve bazı sansürlü sahneler sevmiyorsanız kitabı okumayabilirsiniz. 15 yaşındaki Alex ve Çetesinin geceleri sokaklarda dehşet şaçan eğlence anlayışı,içlerindeki kötülüğün dışa vuruşuna bu süreçlerde yaşanan olaylara tanıklık ediyoruz ve daha sonrasında da bu kötüden bir iyi yaratılabilir mi bunu deneyimliyoruz.(Az da olsa detaya girmek bu kitap için bence çok fazla spoi içeriyor bu sebeple bu kadar açıklamayı kendimeö uygun görüyorum) Kitapta benim en dikkatimi çeken şu kelimeler olmuştu : Televizyon için=Enayi Kutusu Sinema için ise =Düş Satan benzetmelerinin yapılması

Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,9bin okunma

Sibel Kocakir

262 syf.