YABANCI: İki tür insan görüyorum. Birinci gruptakiler halk meclislerinde herkesin karşısında uzun konuşmalar yaparlar, ikinci gruptakiler özel toplantılarda, sözlerini çeşitli ispatlarla bölerek dinleyicisini kendisiyle çekişmeye zorlar.
THEAİTETOS: Çok haklısın.
YABANCI: Bu durumda uzun konuşan kimdir? Devlet adamı mı demagog mu?
THEAİTETOS: Halk hatibi.
YABANCI: Diğerine ne diyeceğiz? Bilge mi Sofist mi?
THEAİTETOS: Bilge diyemeyiz, çünkü bilmediğini anladık. Bilgeyi taklit ettiğine göre, buna uygun bir isim olmalıdır. Şunu söyleyebileceğimizi düşünüyorum: Karşımızda, bütün varlığıyla Sofist var.
YABANCI: Bize yasakladığı bir alanda araştırma yaparak yanlışlarını gösterdik.
THEAİTETOS: Nasıl oldu?
YABANCI: Yanılmıyorsam şöyle diyordu: "Var olmayanı asla var edemezsin,
Az sonra On Birlerin uşağı gelerek ona şöyle dedi:
— Sokrates, başkalarına ettiğim sitemi sana edemem. Onlardan, arhonların buyruğu üzerine, zehri içmelerini istediğimde kızıyor ve beni lanetliyorlar. Ama sen, bu süre içinde birçok kez tespit ettiğim üzere, şimdiye kadar buraya gelen en cesur, en yumuşak huylu ve en iyi kalpli insansın. Şimdi
Sessizlik
Berbat bir şey bu.
Bir şarkı söylesene.
Hayır, hayır! [Düşünür.]
Yeni baştan başlayabiliriz belki de.
Kolay olur.
Zor olan başlamak.
Bir yerden başlanabilir.
Evet ama karar vermek lazım.
Doğru.