"Deprem olmuş yıkılmışız, insanlarımız telef olmuş, acı çekmişiz ama depremden sonra yine değişen bir şey olmamış. Aynı çirkin, plan ve programdan uzak yapılar, dar sokaklar ve üst üste binmiş binalar."
Şimdi dudaklarında hep o lakayt ve her şeyi bilen tebessüm vardı. Bir türlü anlayamadığı, bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten asla istemediği bu insanlarla arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi. Kendini bu şehrin korkunç akıntısından, ancak, etrafında ördüğü bu soğuk duvarla kurtaracağını sanıyordu.