Asaleti olan cennetten kovulmazdı derler. Kovulmanın asaletle ne alakası var. Kusursuz olarak yaratılmadı ki insanoğlu. Kusur işlemeyecek olsaydı insan olarak yaratılmazdı.
Bütün ayrılıklara rağmen oluverir olması gereken
Akıl biçare
Söz geçmez mantığa
Aslında anlayamadığımız biziz
İnsan, rolünü oynar sadece
Arz üzerindeki sahnede
Oysa rafine güzellik asla şatafat istemezdi, buna gerek duyulmazdı.
Kaliteli ve asalet sahibi bir obje zaten bunu bağırarak söylemez, her haliyle hissettirir .
Tek bir sıkıntı duymak istemiyorum
İçime tünemesin gece kuşları...
...
Varlığım ayetler gibi sade, temiz ve kutsanmış
Okul çıkışı çocukların neşelerini taşıyor Öz'ün
Aşk kadar büyük bir heyecanla çarpıyor kanatlarım
Payıma bunu diliyorum
Evine gelen yorgun bir kocayı muhabbetle sarmayı
Çocuklarına yemek yapan annenin mutluluğunu
Sobası yanmış bir hanenin sıcaklığını
Başka bir şey dilemiyorum payıma
Sade, küçük bir mutluluk
Kırlangıçlar gibi yuvamı örmek
Her bir eklentide nefesimi üflemek
İçini dayamak döşemek istiyorum huzurla
Huzurla ölmek istiyorum
İlk okuduğum Bahadır Yenişehirlioğlu kitabı.
Her insanın anlaşılmaya ihtiyacı vardı. Her insanın dinlenilmeye. Kimi zaman hasta ediyordu insanı anlaşılamamak kimi hastayı da çaresiz bırakıyordu. Tuhaf bir şekilde can yakıyorsa aşk gerçektir cümlesi sadece aşığı değil, çevresini de yakıyordu. Kimi asaletine ve zenginliğine aşık yakıyor Alparslanı Zeliha dan ayrı koyarak.. Kimi el âlemin diline aşık veriyor Hilal'i sevilmeyeceği bir ev'e.. Anlaşılamamak hasta ediyor Alparslanı.. Anlaşılamamak daha da hasta ediyor hasta Hilal'i.. Bir hikâyede bir sürü can yitip gidiyor, Kulakları sağır bir sürü insanın elinde..
İki gün de bitirebilirsiniz bu kitabı.. Bittiğinde biraz buruk ama sihirli birçok cümleyle ayrılırsınız.. Okumanız temennilerimle..
Son HasatBahadır Yenişehirlioğlu · Timaş Yayınları · 2017970 okunma
Keşke ile İyi ki arasında sıkışmanıza sebep olacağına kuşkum yok.. Birçok işi yaparak da tembel olabilirmiş insan.. Bir işi iyi yapma iradesini göstermediği için.. Ve bu kitabı bitirdiğimde kaanatim şu oldu ki, ortalama düzeye göre iyi bir öğrenci olarak mezun olduğum okuldan, iyi bir hadisçi iyi bir kelamcı iyi bir felsefeci olarak değil, ezber kuvveti iyi olan bir öğrenci olarak mezun oldum. Not ortalamasının ezber kuvvetimizi yansıttığı bu sistemde içselleştirilememiş bilgilerle mezun oluyoruz biz. Özümsenmemiş bilgileri diğer nesillere yine aynı hazin metotla aktarıyoruz.. Ülkece tembelleşiyoruz. Bilinç nasıl kullanılmaz'ın eğitimini alıyoruz; günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı vererek.. Edindiğimiz koltuklarda bilgece gülümsüyoruz, cehaletimize.. Erbaş'ın tabiriyle bürolara tıkılmış insan konservesi oluyoruz nihayetinde hepimiz. Ve bu kısır döngüde öğütülüyoruz.. Bu kitabın bana hissettirdikleri böyle dostlarım.. Okumanızı tavsiye eder, geçmişinize eseflenmeyi bir kenara bırakıp geleceğe odaklanmanızı temenni ederim.