Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Birrokpi
Birrokpi
@Birrokpi
50 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Korku
Çok ama çok sevdiğim tadı damağımda kalan bir kitapla geldim. Aşırı aşırı iyiydi.
Korku/ Stefan Zweig
Kitaba başlamadan önce konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu sadece Stefan Zweig kitabı olduğu için gözüm kapalı almıştım. Okumaya başladığımda kitabın beni bu kadar içine çekeceğini düşünmüyordum.
Konusuna gelirsek; Bayan Irene ünlü bir avukatın karısıdır ve iki çoçuğu vardır. Hayatın tekdüzeliğinden sıkılmış olan Irene bir baloda tanıştığı piyanistle yasak ilişki yaşamaya başlar ve bu ilişki boyunca her eve dönüşte içine ifşa olma korkusu yerleşir. Bir gün piyanistin evinden çıkarken piyanistin sevgilisi olduğunu iddia eden kadınla karşılaşır ve korku bir zehrin damarlara yayılması gibi içine yerleşip yayılır. Korkunun insan üzerindeki etkisini adım adım duyguları kendiniz yaşıyormuşcasına okuyorsunuz. Sürekli panik halde ve açığa çıkma korkusuyla yaşamaya başlayan Irene aslında hiç beklemediği süprizlerle karşılaşır. Burdan sonra kurgunun güçlü oluşu ve yazılış biçimi sizi mest edecek. Kocasıyla olan diyologları ve olayları ele alışlarını çok öğretici ve güzeldi. Ben çok sevdim.
Bir çırpıda bitireceğiniz az kelimelerle anca bu kadar mütiş bir şaheser çıkabilirdi. Kitap betimlemeleriyle olsun olay örgüsüyle olsun herşey olması gerektiği tutarda kullanmış yazar. Ne fazla ne az tamamıyla mükemmel bir eser. Kitabı karakterle yaşıyor o anda ki korkusunu hissediyor yaşıyorsunuz.
Kitabı çok çok sevdim. Okumanızı isterim.
Jane Eyre
Jane Eyre/ Charlotte Brontë
Jane çok küçük yaşta ailesini kaybetmesiyle akrabalarının evinde yaşamaya başlar. Ama maalesef ki o malikanede istenmemektedir. Jane on yaşındayken yengesi evden, çok uzak katı kurallı, disiplinli bir okula gönderilir. Bu okulda altı yıllık öğrenci hayatından sonra öğretmen olur ve iki yıl boyunca mürebbiyelik yapmaya başlar ama bu sıradanlık ve tekdüzelik artık jane'ni boğmaya ve sıkmaya başlamıştır. Ve mürebbiyelik için Thornfield Malikanesinde işe başlar. Ama hayat Jane için yeni başlamıştır çünkü evin gizlerle dolu sahibi Mr. Rochester'e aşık olur. Acıklı, hüzünlü, gerilimli ve bir o kadar da tutkulu maceraları başlar.
Kısa bir bilgi: Charlotte Brontë Jane Eyre romanını İngiltere Victoria dönemindeyken kadına önem verilmeyen bir zamandayken bir kadın yazar ve kadın odaklı roman yazmıştır. Ve ilk feminist roman özelliğide taşımaktadır.
Jane kararlarını mantıklı ve doğru bulmakla beraber azmini ve sabrını çok sevdim. Bir kadının Victoria döneminde tek başına hayata mücadele edebilmesini görmek çok iyiydi. Jane'nin tavırlarını konuşma üslubunu çok sevdim. Bay Rohcester'i ayrı sevdim. Kendi yorumuma gelirsek kitaptan o kadar beklentim yüksekti ki hayal kırıklığına uğradım. Bu benden kaynaklı bir sorunda olabilir çünkü baya bir beklentim vardı. Siz daha çok sevebilirsizniz çünkü roman güzeldi ben çok beklentiliydim. Okuduğum için mutluyum ama eksiğim aynı zamanda. Sadece kitabın sonuna doğru kitabı daha çok sevmeye başlamıştım ama kitap bitti;( O yüzden arada kaldım.
Cimri
Çok ama çok severek okuduğum ve Moliéré ile tanışma kitabım olan Cimri ile geldim.
Konusu; Kitap beş sahneden oluşuyor. Aşırı cimri olan Harpagon'nun paraya, altına fazla değer vermesinin getirdiği acınası durumu okuduğumuz gibi Moliéré aşk, aile ve kara mizahı doğru orantıda birleştirerek okuyucuya ziyafet sunmuş. Kitap bıyunca günlük hayatımızda olan insanlarla rastlaştığımı gördüm. Kitabı ilerki zamanlarda tekrar okumak istiyorum.
Ve kitabın başında Moliéré hayatı ile ilgili bilgiler çok bilinçlendirici ve güzellerdi.
Kitabı çok çok sevdim. Okumanızı isrerim.
Okur Takip Önerileri
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem Güneş
Yoruma geçmeden şuraya Raşit sonunda öldü diye bağırabilir miyim! Hayatımda ilk kez bir karakterin ölmesine bu kadar sevindim. Hak ettiği biçimde öldü.
Konusu; Meryem Afganistan'ın Herat şehrinde yaşayan onbeş yaşında gayri-meşru bir çocuktur. Herat'tan birkaç kilometre uzaklıkta annesi Nana ile tek odalı bir kulübede
Ermiş
Niye bu kadar geç tanıştım bu kitapla diye ağlayasım var;(
Çok ama çok güzeldi.
Konusu; El Mustafa adlı ermişin oniki yıldır yaşadığı şehirden ayrılırken etrafına halk toplanır ve El Mustafa'ya şehri terk etmeden yaşamın odağında olan aşk, acı, dostluk, özgürlük, yasalar, çocuklar, din, güzellik, ölüm gibi ve daha pek çok konuda Ermiş'e sorular yöneltirler. Ermiş'ten kendilerini ve insanlığı anlatmasını ve yönlendirmesini isterler.
"Az olsun öz olsun" cümlesinin kitap olmuş hali. Bu kadar az sayfaya hayatı ve hayatın olgusunu yerleştirmek gerçekten ustalık işi. Hayran oldum. Defalarca kez okuyacağım. Her kelimenin, her cümlenin anlamını daha iyi kavramak için. Kitabın her satırının altını çizdim. Çok çok iyiydi. Favorilerime girdi net.
Eğer kitaplığınız da varsa durmayın hemen okuyun!
Kitabı okudum çok çok sevdim. Okumanızı şiddetle isterim.
Yüzyıllık Yalnızlık
Selam Dostlar!
Bugün size elimde en iki haftadır sürünen kitapla geldim. Doğrusu niye böyle oldu bilmiyorum. Kitap baya akıcıydı çünkü.
Neyse...
Konusuna gelirsek; Kitap (Nobel Ödüllü bu arada dkdkdkd) sürekli kendini tekrar eden kaderler etrafında dönüyor. Şöyleki Buendia soyunun altı kuşak boyunca sürekli tekrarlanan olaylar etrafında
Beyaz Gemi
Beyaz Gemi/ Cengiz Aytmatov
Kitap küçük bir çocuğun üç haneli bir köyde hayellerini, çocukluk umutlarını ve özgürlük düşüncelerini okuyoruz. Kitap içinde birçok sembol bulunduruyor. Bu semboller Mümin dedenin eskiyi ve gelenekseliği temsil ederken küçük çocuğun daha modern ve özgür düşünceyi sembolize etmesi gibi. Bunlarla beraber halasının kısır olduğu için eniştesinden sürekli şiddete maruz kalması ve insanların sığlığını belirtiği kadar toplumun olaylara duyarsızlaşmasını görüyoruz. Ve gel gelelim Beyaz Gemi'ye; beyaz gemi her insanın içinde olan özgürlüğü uzakta arama düşüncesi bence. Küçük çoçuğumuz da hayellerinde kurduğu dünyada balık olup Beyaz Gemi'nin onu beraberinde götürüp özgürlüğe kavuşturacağını kurarak aslında bunu gerçekten insanların özgürlüğe duyduğu hasreti gösteriyor.
Kitapta Maral ana hikayesi çok anlamlıydı. İnsanlar ve bitip tükenmeyen nankörlükleri.
Yazım dili baya akıcı ve sadeydi. Bence Cengiz Ayamatov okumak istiyorsanız bence güzel bir tanışma kitabı olur.
Kitabı sevdim. Okumanızı isterim.
Kırmızı Saçlı Kadın
Orhan Pamuk/ Kırmızı Saçlı Kadın
Orhan Pamuk okumayı çok ama çok istiyordum ve hangi kitabından başlasam diye sürekli düşünüyordum. Seçimimi Kırmızı Saçlı Kadın'dan yana kullandım.
Kitabın konusuna gelirsek; Kitap baba-oğul ilişkisini efsanelerle sarmalayarak okura sunulmuş. 1980'lerde Cem'in babasının annesiyle onu terk etmesiyle öngören
Beyaz Diş
Jack London/ Beyaz Diş
Beyaz Diş, Jack London'la tanışma kitabım oldu. Kitabı nasıl anlatacağımı, nasıl yorumlayacağımı bilmiyorum. Bir süredir yorumundan kaçtığım bir kitap ve artık yorumunu girmem lazım, dedim.
Kitap kırma bir kurdun doğaya, insanlara, varoluşa, insan ırkına ve kendi ırkına olan sürecini denimleyerek, tecrübe ederek anlatıyor. Şöyle ki Beyaz Diş bir mağrada doğuyor ve mağaraya kendini sınırlıyor. Tek alanı mağara duvarı. (Burda durup şunu demek istiyorum; aslında bu mağara bence biz insanların düşüncelerimiz için koyduğumuz sınırlar. Sınırlar koydukça yobazlaşıyor kendi türümüze yabancılaşıyoruz.) Beyaz Diş'in mağaradan ilk çıkışı, yaşadığı hayretler, doğaya karışak sınırları yıktığı, tehlikeye karşı kendi türünü, annesini koruma güdüsü muazzam bir şekilde yazılmış ve okuyucuya aktarılmış. Ve Beyaz Diş'in insanlarla ilk tanışması, onlara tanrı olarak bakması, itaat ederken bile içindeki vahşi doğaya olan özlemi göz doldurucuydu. Ve kampta başlayan serüveni dolu dolu acı ve tecrübelere gebe kalıyor. Kampta ki sahibinden sonra Yakışıklı Smit'in Beyaz Diş'e davranışı ve onu bir kafesin içinde canice insanlığa sığmayan bir şekilde zorla dövüştürmeye başlaması (günümüzdeki canilerin aynasıydı Yakışıklı Smit) ve Beyaz Diş'in asla pes etmemesi, hayata sımsıkı tutunurken Scott ile karşılaşması tam bir kıştan sonra gelen bahar gibiydi.
Jack London açık sade ve yalın biçimde yazması ve kitapta kelimelerle oyunu müthişti. Beyaz Diş asla unutmayacağım kitaplar arasında yerini aldı.
Kitap çok sevdim. Okumanızı isterim.
İnsancıklar
Fyodor Dostoyevski-İnsancıklar
Dostoyevski'den okuduğum üçüncü kitaptı İnsancıklar ve Dostoyevski'in yirmidört yaşında yazdığı ilk kitabı.
Kitap Varvara ve Makar'ın birbirlerine mektuplarından oluşuyor. Bu mektuplar gün içinde yaşadıkları olaylar ve duygularından oluşuyor. Varvara genç ve fakir bir kızdır, Makar ise yaşlı bir memurdur. Varvara ve Makar uzaktan akrabadır. Kitap 1847 yıllarının zenginleriyle fakirleri arasındaki uçurumu göz önüne çıkartmakla birlikte o zamanda insanların düşüncelerini yansıtmış.
Ben kitabı Dostoyevski'nin kaleminin altında buldum. İlk romanı olduğu için olabilir. Çünkü daha önce Yeraltından Notlar'ı okuyup hayranlık duymuştum. Beklentimi karşılamadı ama Dostoyevski'ye başlamak istiyorsanız İnsancıklar'dan başlamanızı tavsiye ederim.
Kitabı okudum. Okumanızı isterim.
Veronika Ölmek İstiyor
Selam!
Veronika Ölmek İstiyor
Çok ama çok sevdiğim bir kitap yorumuyla geldim. Çok heyecanlıyım dkdkdkkdkd.
[Konusu; Veronika hayatının monotonluğundan sıkılarak intihar eder. Ama bu intihar girişimi başarısızlıkla sonuçlanır ve kendini akıl hastanesinde bulur. Veronika akıl hastanesinde çok az bir ömrü kaldığını öğrenir ve kalan zamanında tekrar intihar etmek için çözüm arayışına girer. Bu arayış içinde kendi içindeki kaybolan benliklerini bulur. Kitabın sonu çok iyiydi.
Ah ne desem bilemiyorum. Paulo Coelho ile tanışma kitabımdı ama kesinlikle son olmayacak. Yazarın olayları anlatış biçimi, düşüncelerini aktarış haline bayıldım. Kitabın dili çok akıcı hemen okunup bitiriyorsunuz kitabı. Net en sevdiğim kitapların arasına girdi dkdkdkdk.
Kitabı çok sevdim. Okumanızı isterim.
Yabancı
Albert Camus / Yabancı
Uzun zamandır Albert Camus okumak istiyordum ve Yabancı kitabıyla ilgili bir sürü yorum görünce aldım, okudum.
Kitap ana karakterin annesinin ölümüyle başlayıp, işlediği cinayetin dava sürecini işlemiş. Yazar ana karakteri kalabalık, sosyal ortamlarda yaşadığı yanlızlığı, yabancılığı hayata olan umursamazlığı o kadar güzel bir biçimde sorgulatıp işlemiş ki. Aslında bulunduğumuz toplumda verdiğimiz tepkiler, duygular bile ileriki hayatımızı nasıl biçimlendirdiğini okuyoruz. Yazarın dili akıcıydı hemen okuyup bitirilir bir kitap.
Kitap beklentimi karşılamadı ama yazarla tanışma kitabım olduğu için mutluyum.
Kitabı sevdim. Okumanızı isterim.
İntibah
Namık Kemal / İntibah
Ali Bey gençliğinin verdiği bilgisizlikle Mahpeyker'e aşık olur ama bu aşk pişmanlıklarla doludur. Mahpayker Ali Bey için doğru insan değildir bu yüzden insanlar Ali Bey'i sürekli uyarırlar lakin Ali Bey hiçbir uyarıyı kaale almaz. Ali Bey'in annesi oğlunun bu haline üzülüp çare ararken Dilaşub'u eve alır. Ali Bey Dilaşub'a tutulur ama bu sevgi fazla sürmez çünkü kaderin pençesinde onu bekleyen hayat acımasızdır.
İntibah'ı kitablarımın arasında görüp okumaya karara vermiştim. Kitaptan beklentim neydi bilmiyorum ama kitabı sevmediğime eminim.
Kitabı okurken Ali Bey'i hiç mi hiç sevmedim. Mahpeyker'e söyleyecek sözüm yok, başlarsam susamam çünkü. Dilaşub beni kanser etti. Sanırım kitabı sevmeme sevebim bir kadının, kendine ne yaparsa yapsın bir erkeği sevmeye devam etmesi beni sinir etti. Evet son ana kadar hep iyi niyetliydi ama... Ama işte.
Kitabın asıl ismi Son Pişmanlık . Ama bu ismi o zamanın koşullarında koyamamış Namık Kemal. Kitabın yazım tarzı biraz garip kopuk kopuktu sanki ama baya akıcıydı kitap.
Kitabı okudum, okumanızı isterim.
Mutluluğun Kıyısında
MUTLULUĞUN KIYISINDA / FYODOR DOSTOYEVSKİ
Kitabı yorumlamak gerekirse kitap üç hikayeden oluşuyor. Mutluluğun kıyısında, Beyaz geceler ve Soytarı. Ben en çok ikinci hikayeyi sevdim Beyaz geceler. Sevmemin nedeni ikinci hikayedeki adamı kendime benzetmem. Baya baya bana benziyordu, düşüce yapısı olarak kendimi gördüm. Genel olarak Dosteveskinin kaleminin altında kalan bir kitap. Ne sevdim ne sevmedim.
Yine de kısa hikayeler okumak istiyorsanız bakın derim.
Kitabı okudum. Okumanızı isterim.
Uçurtma Avcısı
UÇURMA AVCISI /KHALED HOSSEİNİ
Buraya ne yazsam da Hasan'ın küçük bedenini kuşatıp sarsa kelimelerim. Kelimelerim, cümlelerim Hasan'ı göğsüme yatırsa, başını okşasa, geçti Hasan dese. Ah benim kırık cümlelerimin çocuğu Hasan.
Kitap hakkında yorum yapmak istemiyorum. Sadece kitabı herkes hayatında bir kere alıp okumalı diyip kitabın konusundan bahsedeceğim.
Kitab Emir'in gözünden yani yaşadıklarını anlatılıyor. Emir'in Afganistandaki 1975'ten önce geçen çocukluğunu ve 1975'te denimlediği ihanet etmenin acısını, 1975'ten sonra hayatının geri kalan kısmındaki yansımasını okuyoruz. Bununla beraber yazarın karakteriyle bize sunduğu Afganistanın gerçekleri, Afganistanda çocuk olamamayı, kadın olmanın zorluğunun yanı sıra bir insan olarak kabul edilmeye çalışmasının acısı ve savaşın insan toplumu üzerindeki vahşetinin gerçeğini yüzümüze çarpıyor.
Kitapta yer yer çok duygulandım, yer yer kızdım, üzüldüm ve dünyaya gözümüzü bağlayarak baktığımızı fark ettim. Bakıyoruz ama görmüyoruz. Görmek istemiyoruz.
Yazarın dili sade cümle kalabalığından sıyrılarak okuyucuya kelime israfı yapılmadan da kitapta verilen duyguyu hissettirilebileceğini göstermiş. Anlatım tarzını sevdim.
(Yorum yapmayacağım diyip bu kadar şey yazan bana göz devirebilirsiniz dkdkdkdkdmdmdm)
Kitabı sevdim. Okumanızı isterim.
Şiva ve Saki
Şiva Ve Saki
Engin Telli'in derlediği kısa öykülerden oluşuyor kitap. Ben iki gün gibi kısa bir sürede bitirdim. Kitap çok güzeldi. Çok güzel mesajlar olduğu kadar güzel öğretileri vardı. Bazı öyküleri ayrı sevdim. Birçok yerin altını çizip postitledim. Bir öyküyü alta bırakacağım sizin için.
Ben kitabı sevdim. Okumanızı isterim.
platon sokratesin savunması
Platon
Sokratesin Savunması
Sokrates'in öğrencisi olan Platon Sokrates'e yöneltilen suçlamar üzerine mahkeme çıkarıldığında yaptığı savunma ve verilen ceza üzerine zehri içmesine kadar olan evrensel konuşmalarını kitaba dökmüş.
Kitap Sokrates'in zanaatkârların, sanatçıların ve en bilgili görünenlerin kibre yenik düşerek bilgeliklerini gölgede bıraktıklarını gözlemlemiş bunun sonucunda insanın her zaman erdem ve bilgiye sadık kalmaları gerektiğini savunmuş. Savunurken insanların önyargılarını, dayatmalarını, insanın düşüncesi için dahi suçladıklarını okuyoruz. Bununla beraber Sokrates'in kendi doğru ve prensiblerini ölümden daha üstün tuttuğunu ve insanlara ölümüne kadar erdemli olmaya ve dünyevi uğraşlar için endişelerinden kurtulmalarını gerektiğini vurguluyor.
Sokrates'in kendini savunurkenki tavrı ve cümlelerdeki uslup çok hoşuma gitti. Ve Sokratesin birçok düşüncesi günümüzde uygulanması gerektiğini düşünüyorym.
Kitabı sevdim tek oturuşta bitecek bir kitap. Okumanızı isterim.
bin dokuz yüz seksen dört
George Orwell
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
George Orwell en çok bilinen iki eserinden biri olan 1984 distopya türünün en önemli kitapları başında gelir. Kitap 1984 yılında dünyanın artık sadece 3 süpergüç ülke tarafından yönetilmeye başlanması ve bu her ülke birbirinin rol modeli olmakla birlikte aynı yönetim kalıplarına sahiptirler. Bu kalıplar
