Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

『Ʉ₦ØⱤ₮ⱧØĐØӾ∇7』

『Ʉ₦ØⱤ₮ⱧØĐØӾ∇7』
@Bookstagirl
Sıkı Okur
∇7₢₪∇7 ϝ.ɳ.
Algology Nurse/ Workplace Nurse
Modena/Italy
5 Şubat
7 kütüphaneci puanı
930 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
unorthodox_7
Modern insanın mağara adamından daha perişan yaşadığı ve modern insanın besin ve barınak edinme yeterliliğinin mağara adamından bin kat fazla olduğu gerçeği ortadayken, tek açıklama olağanüstü derecede kötü bir yönetimin varlığıdır.
Reklam
Kitapların yardımıyla, zaten olduğum şeyin ne olduğunu keşfettim; bir sosyalisttim ben. O günden beri çok kitap okudum, ama hiçbir ekonomik savunu, sosyalizmin mantık ve kaçınılmazlığını gösteren hiçbir parlak açıklama beni, toplum çukurunun duvarlarının etrafımda yükseldiğini ve dipteki mezbahaya doğru kaydığımı hissettiğim o günkü gibi etkilemiyor
Cüret ettiğim takdirde dünyadaki her şey mümkün olacaktı. Cüret ettim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat, besin ve sığınacak yer bulma meselesiydi. lnsan, besin ve sığınacak yer için bir şeyler satıyordu. Tacir ayakkabılarını; politikacı insanlığını; birkaç istisna dışında halkın bütün temsilcileri de, insanların güvenini satıyordu. Hemen hepsi şereflerini satmaktaydı. Kadınlar da ister sokakta, ister kutsal evlilik bağıyla bağlanmış olsunlar, etlerini satmaya meyilliydiler. Her şeyin fiyatı vardı; tüm erkek ve kadınlar satılıktı. lşçinin kaslarından başka bir şeyi yoktu. Pazaryerinde işçinin şerefi beş para etmezdi. Onun kasları vardı ve kaslarını satabilirdi ancak. Ama bir fark vardı arada; hayati bir fark. Ayakkabılar, güven ve şeref bir şekilde yenilenebilirdi. Bunlar için bitmeyen bir stok vardı. Oysa kaslar yenilenemezdi...
116 syf.
9/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Safdil
SafdilVoltaire
8.4/10 · 597 okunma
Reklam
... 'Her şerde bir hayır vardır' anlayışını düstur edindi.Zaten dünya üzerinde 'felaketler hiçbir işe yaramaz' diyebilecek kaç dürüst insan vardır ki?
Büyük kayba uğrayanlar büyük üzüntü çekerler.Şayet bu üzüntülerini bastırıyorlarsa, kibri mezara kadar taşıyor demektir.
Doktor kitabının sonuna doğru şunları yazmıştı: “Devlet büyük bir ailedir. Onun fertleri sizin kardeşlerinizdir. Yoksulların kusurları kısmen de üst tabakanın ihmali ve ilgisizliğinden ileri gelmektedir.”
İşin özeti: Ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Herkes, hayattan fazlasını almak isterken ona bir şey katmak istemiyor. Egoist, istismarcı ve asalak olarak atıldıkları hayatın anlamını başkalarının sırtından geçinmekte arıyorlar. Çocuklarına bu ‘hayat felsefesini’ aşılayanlarsa anne ve babalar! Bu öğüt ve telkinlerle büyüyen çocuklar gelecekte egoist, kendini beğenmiş, sığ ve ruhsal olarak zayıf olup; ahlaksız ve şehvet düşkünü bireyler olarak toplum hayatına katılmaktadırlar. Bu gençlerde vatanına, halkına karşı sevgi, fikirlere, emek gerektiren işlere karşı hürmet hissi yoktur. Ebeveynlerini de içten sevmemektedirler. İşin özeti ne ekerseniz, onu biçersiniz; ne pişirirseniz onu yersiniz. Gençlerin ruhunu bakımsız bir tarla gibi boş bırakırsanız orada sadece ısırgan otları ve dikenler gibi zararlı otlar yetişir. Anne ve babaların çocukların beynini ve ruhlarını işlemeden bırakması ne akla uyar ne de vicdana. Böyle bir ihmal ahlaksızlıktır ve cinayetten bir farkı yoktur. Çocukların terbiye edilmemesi sadece aileyi değil; toplumu ve devleti de ilgilendirir. İstediğiniz kadar mükemmel kanunlar yapın,seçimleri mevzuatları oluşturun, siyasi ideolojilerin mucizevi güçlerine inanın, çocuklarınız iyi terbiye görmeden hayata atılırlarsa ne kadar iyi bir hukuka sahip olursak olalım toplum hayatımız sönük ve sefil olacaktır.
Johan Vilhelm SnelmanKitabı okudu
Reklam
‘Hayattaki düzensizliğin en büyük nedenlerinden birisi şudur: Herkes hayatta zengin olmak istemekte, fakat hiç kimse hayatını düzene sokmak istememektedir.’ Lev Tolstoy
" Aslında dinsizlik manevi fakirlik ve hastalıklı bir ruh halinin belirtisi ve halkın sahip olduğu değerlerin yok olmasıdır. Bunun sonucunda insanlar hayvani duygularının esiri olur, maneviyat kaybı, ahlaksızlık, egoizm, hırsızlık ve duygusal çöküntü başlar... Bundan daha korkunç ne olabilir doğrusu bilmiyorum? Kendi vicdanınız, halk ve Tanrı’nın huzurunda dürüst olmak istiyorsanız suçluyu uzakta aramanıza gerek yok. Bilimi, felsefeyi ve aydınları suçlamak riyakâr insanların silahı olmuştur. Onun yerine kendinizi suçlayın ve önce kendinizi tedavi edin. Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin. Tanrı’yı önce kendi içinizde, ruhunuzda arayın ve bunu kendiniz için yapın. Bunları yaptıktan sonra da halka Tanrı’ya giden yolda rehberlik yapın. Kalbinde Tanrı inancı olmayan bir halkın kurtuluşu yoktur. "
Johan Vilhelm SnelmanKitabı okudu
“Aydın olmak, modaya uygun giyinmek değildir. Aydınlar toplumun beyni sayılırlar. Toplum, sizi iyi bir eğitim gördükten sonra yüksek bir maaş alıp, akşamları salonlarda iskambil veyaGrigory Petrov 98 domino masasının başına geçip eğlenin diye okutmamıştır. Böyle yapanlar gerçek aydın değil; aydınların küflenmişidir. Aydınların görevi toplumun zekâsını, vicdanını, irade ve enerjisini uyandırmak ve harekete geçirmektir. Köylülere, işçilere ve toplumun alt tabakalarına nasıl daha iyi yaşayabileceklerini ve bunun için neler yapmaları gerektiğini öğretmelisiniz. Halka nasıl çalışmaları gerektiğini; ucuz ve mütevazı olsa da daha iyi evlerin nasıl inşa edilebileceğini; kendilerini ve ailelerini hastalıklardan nasıl koruyacaklarını öğretin. Onlara mutlu bir aile hayatı kurmanın yolları, eşlerin birbirlerine nasıl davranmaları gerektiği ve çocukların nasıl yetiştirileceği konularında eğitim verin. Halkı düzene, dakikliğe ve disipline alıştırın. Onlara adaletli olmayı ve hukuk kurallarına uymayı öğretin. Ve en önemlisi de bütün bu işlerde topluma bizzat örnek olun. Halkı eğitirken yaklaşımınız, sözleriniz ve yaptığınız işlerle halkın öğretmeni olduğunuzu gösterin..."
9,3bin öğeden 9,3bin ile 9,3bin arasındakiler gösteriliyor.