Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buluttan Hayatlar

96 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabın yarım kaldığını duyduğum zaman okumakta tereddüt etmiştim. Buna rağmen kitabın sonuna geldiğimde yarım kaldığı aklımdan çıkmıştı bile. Okurken kafamda oluşan sorular cevaplandı. Belki kitap tamamlansaydı farklı anlara, olaylara bizi sürükleyebilirdi. Ancak şuan ki haliyle okuduğumuz olayın sonuçlanmış olması tamamlanmamış lafını ortadan kaldırıyor. Ne anlattığına gelirsek, iki arkadaş, aralarından geçen bir olay, oluşan kin ve zamanla ortaya çıkan birikmiş olayların sonucu diyebiliriz. Kitabın bıraktığı etki kişiden kişiye değişse de ben elimden bırakamadan bir anda okudum.
Canistan
CanistanYusuf Atılgan · Can Yayınları · 20174,356 okunma
Reklam
204 syf.
10/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Dünyanın herhangi bir yerinde bulunan bir ülkede, hayat olağan şekliyle devam ediyordu. Ancak bir gün hepimizin kabullendiği yaşamın bir aşaması olan ölüm, ortadan kalkıyor. Günler haftalar geçiyor ancak tek bir ölüm bile yaşanmıyor. Peki, bunun sonuçları neler olacak? İlk başta bu durum büyük bir sevinçle karşılanıyor. Sonuçta ölümsüzlük herkesin hayalidir değil mi? Ama ya sonra? Gittikçe artan nüfus, bakılması gereken hasta ve yaşlılar, iflas eden iş kolları ve daha bir sürü olay… Sonra bir gün ölüm tekrar ortaya çıkıyor. Ama bildiğimiz şekilde değil… Ölüm insanlara bir mektup yazıyor ve onlara neden aylardır ölüm olmadığını açıklamakla kalmıyor bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini anlatıyor… Ölümsüz bir süreç ve sonrasında yeni bir ölüm çağrısı… Acaba bu ülkede tam olarak neler yaşandı? Ölüm neler yaptı?
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma
306 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
David, karısıyla iki oğlunu uçak kazasında kaybetmiştir. Bunu izleyen süreçte işten izin almış, kendini eve kapatmış ve ailesinin geride bıraktığı eşyalarla alkolün sağladığı bulanıklık arasında yaşamını sürdürmeye devam etmektedir. Çevresindeki herkesi kendinden uzaklaştırmış ve bir daha gülemeyeceğini düşündüğü bir anda televizyonda gördüğü kısa filme gülmeye başlamış ve hayatına bir amaç girmiştir. Bu kısa filmin oyuncusu olan Hector Mann’in diğer filmlerini de görmek için seyahate çıkar. Başlarda bu seyahati anlamlı kılmak için çevresine bir kitap yazacağını söylemiştir. Ancak filmleri gördükçe bu düşüncesini gerçeğe dönüştürmeye karar verir. Elde ettiği bütün kaynaklar Hector Mann’in 60yıl önce ortadan kaybolduğunu ve ölü olduğunu göstermektedir. Ancak kitap yayınlandıktan bir süre sonra David Hector Mann’den bir davet alır. David’i yaşama döndüren ve tüm dünyaca öldü bilinen kişi David’le tanışmak istemektedir. Başta şaka olduğunu düşünse de, karşılaştığı çeşitli durumlar doğrultusunda bu mektubun gerçek olduğunu düşünür ve filmlerin peşinde geçirdiği maceraya yeni bir tanesini eklemeye karar verir.
Yanılsamalar Kitabı
Yanılsamalar KitabıPaul Auster · Can Yayınları · 20181,159 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Körlük deyince ilk aklıma gelen duyusal organlarımızdan olan gözün işlevini yitirmesiydi. Bu nedenle kitabın bu süreci anlatacağını düşünmüştüm. Bir yandan haklı olsam da kitabı okudukça yanıldığımı anladım. Evet, başlangıç hepimizin ilk aklına gelen şekliyle körlük fikrini ele alıyor. İlk başta bir kadının kocasının yanında olmak için kör olmadığı halde kör oldum demesi, daha sonrasında kocası için yaptığı fedakarlıklar etkiliyor insanı. Ancak zamanla aslında neleri görmekten vazgeçtiğimizi, oluşan körlükten ziyade insanların kendi kendilerine oluşturduğu körlüğü ya da başka bir deyişler görmekten vazgeçtiğimiz şeyleri anlatıyor. İnsan hayatını, insanlara olan saygımızı en önemlisi kendimize olan saygımızı nasıl kaybedebileceğimizi, insan olmaktan nasıl çıkabileceğimizi anlatıyor. Var olabilmek için yapabileceğimiz şeyleri. En sonunda ise bütün yaşanmışlıklara rağmen, her şeyi bir anda nasıl geride bırakabildiğimizi anlatıyor. En azından, kitabın sonunda bende uyandırdığı düşünceler bu şekildeydi.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Hepimiz istediğimiz şekilde yaşadığımızı düşünürüz. Ancak bu ne kadar doğrudur. Hayatımızın bir yerinde yerine getirmemiz gereken bazı sorumluluklarla karşılaşırız. Peki, bu sorumlulukları yerine getirmesek ne olur? Hayatımızı nasıl etkiler? Ya da bu sorumluluklar gerçekten bize mi aittir? Yoksa başkaları tarafından bize mi yüklenmiştir? Bir diğer soru ise kendi istediğimiz yolda mı ilerleyeceğiz? Yoksa başkalarının bize yüklediği sorumlulukların, mecburiyetlerin peşinden mi gideceğiz? Bu kitapta bu ikilemde kalan bir kişinin karar aşaması anlatılıyor… Bir yanda hayalleri istekleri, diğer yanda vatani görevi ve sorumlulukları… Peki, sonuç ne olacak sizce? Hangisi ağır basacak? Benlik duygusu mu yoksa vatani sorumlulukları mı?
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162bin okunma
Reklam
96 syf.
6/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Klasik deney laboratuvarları ve kobaylarının başka bir boyuta taşınmış hali diyebiliriz sanırım. Bir şehir laboratuvar, şehrin insanları ise kobay haline gelirse durum ne olur dersiniz? Quiquendone kenti kendi halinde, sakin, ölçülü ve ağırkanlı insanlarla dolu bir kenttir. İnsanlar hiçbir karar almadan, yavaş tempoda yaşamlarını sürdürmektedirler. Öyle ki bir binanın yapımı bile yüzyıllar sürebilmektedir. Ancak Doktor Ox bu şehirde bir deney laboratuvarı kurmaya karar verdiği anda her şey değişecektir. Görünürde Doktor Ox’un bu kente geliş amacı aydınlatma sistemi kurmaktır. Ama aslında insan kişiliklerini değiştirmek üzerine bir deney yürütmektedir. Ve bu sakin halk onun için inanılmaz bir fırsattır. Doktor Ox’un amacına ulaşıp ulaşamayacağı ise kitabın sayfalarında sizi beklemektedir.
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,1bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Jack London bu kitabında medeniyetin merkezinden vahşi hayatın temellerine olan bir yolculuğu; bir köpeğin, evinin sıcak ve güvenli ortamından uzaklaştırılarak, kızak köpeği olmaya zorlanması sürecinde başına gelen olayları bizlere anlatıyor. Köpeğin, başlangıçta kendine olan güvenini yitirmesi, daha sorasında ise içgüdüleri, zekası ve kazandığı tecrübeler sayesinde sergilediği güçlü duruşuyla sizi içine alan ve bir solukta okuyacağınız bir kitap.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
352 syf.
9/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Öyle bir dünya düşünün ki, her an izleniyorsunuz. Evde, işte, sokakta, hatta uykunuzda bile... Bütün hayatınız planlı, tutkudan ve duygudan uzak. Öyle bir dünya düşünün ki ne geçmişe, ne geleceğe, ne de şu an içinde bulunduğunuz ana güvenebilirsiniz. Devlet istedikten sonra her şey değiştirilebilir, herkes yada her olay tarihten, hafızalardan silinebilir yada yoktan var edilebilir... George Orwell, bizlere bu dünyanın kapılarını açarak küçük bir gezintiye çıkarıyor; ana karakterimizin bakış açısı, düşünceleri ve yaptığı seçimlerle bizleri baş başa bırakıyor...
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019166,2bin okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Aslında kitabın konusu bir yanıyla hepimizin daha önce duyduğu bir olayı ele alıyor.. Genç ve güzel bir kız ünlü olma hayalleriyle gittiği ülkede kendini bir genelevde çalışırken bulur.. Ama sadece bu kadarla kalıyor mu? Genelde bu konu işlenirken ana karakterin bu hayata mecbur olduğu, paraya ihtiyacı olduğu ya da zorlandığı ele alınır. Ancak Paulo Coelho farklı bir bakış açısıyla ele almış. Evet standart bir girişle başlıyor.. Ana karakterimiz Maria ünlü olmak hayalleriyle yeni bir maceraya atılıyor. Ancak kendisini dansçı olarak çalışırken buluyor. Pes etmeyip fotoğraflarını ajanslara dağıtırken kendisine yapılan bir teklif ve macera arayışıyla bu teklifi kabul etmesi sonucu hayatı değişiyor. hiçbir mecburiyeti olmamasına rağmen, sadece kendi isteğiyle bu işe giriyor. Ve açıkçası benim için bu noktada kitap merak uyandırmaya başladı. Dönebileceği bir evi ve hayatı, aşık olacağına dair hayalleri varken ona bunu yaptıran ne olabilir? Bu kitapta bu sorunun cevabını, Maria'nın Macera arayışı içinde edindiği tecrübeleri, kendince en iyi olma çabasını, bu süreçte neler hissettiğini ve en önemlisi insanları anlamaya çalışırken kendini bulma çabasını okuyacaksınız..
On Bir Dakika
On Bir DakikaPaulo Coelho · Can Yayınları · 20204,968 okunma
77 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bir vapur seyahati, (görünürde) bir ana karakter, vapurda gerçekleşen bir olay.. Vapurda yolculuk eden bir satranç şampiyonuna hırslı bir yolcumuz meydan okuyor ve oyunları başlıyor.. Ancak şampiyona denk olamadıklarından şampiyona karşı birkaç kişi birlikte oynuyorlar.. Ama bu durumda sonucu değiştirmiyor, şampiyon oyunu kazanıyor. Ta ki arkadan bir ses hamle önerilerinde bulunana kadar. Ana karakterimizin bu kişiye olan merakı kitabın konusunu ve ana karakterini değiştiriyor. Yeni karakterimiz Dr.B. Peki kimdir bu Dr. B ve satrancı nasıl bu kadar iyi oynayabiliyor? Dr. B tek kişilik bir hücrede hapsedilmiş, hücresindeki eşyalardan başka hiçbir şeyi olmayan, gördüğü sert muamelenin ve en çokta yalnız geçirdiği yılların sonucunda psikolojik hasar almış bir kişidir. Götürüldüğü bir sorgulama için beklerken şans eseri bir kitabı fark eder ve hücredeki yalnızlığını biraz olsun hafifletmek amacıyla bu kitabı çalar. Ancak kitap bir satranç kitabıdır ve Dr.B tekrar ümitsizliğe kapılır. Ne yazık ki başka bir seçeneği yoktur ve bu kitabı okumak zorundadır. İlk önce kitaptaki hamleleri ezberler, daha sonra ise zihninde defalarca kendisiyle oyunlar oynar. Ancak bir noktada oynayacak oyun kalmaz ve tekrardan bir kısır döngüye girer. Bu durum karşısında sinir krizi geçirir ve kendisini hastanede bulur. Burada tedavi edilen Dr.B serbest bırakılır. Ancak doktoru bir daha satranç oynamamasını aksi takdirde tekrar kriz geçireceğini söyler. Dr. B'nin bütün satranç tecrübesi zihninde canlandırdığı bu oyunlardır aslında. Dr. B satrancı sadece zihninde kendi hayal gücüyle mi oynayabiliyor yoksa gerçekten satranca dair bildiği şeyler doğru mu?
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,6bin okunma
Reklam
304 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Her yerin bembeyaz olduğu, sıcaklığın genel olarak sıfırın altında olduğu bir gezegen ve buraya gönderilmiş bir elçi, Bay Ai... Kurguya baktığımız zaman Gethen bir diğer adıyla Kış gezegeninde yaşayan insanlar cinsiyetsiz olarak tasvir edilmiş. Aylık olarak kemmer dedikleri bir döngüye giriyor, bu döngü sırasında cinsellikleri açığa çıkıyor ve o sırada denk geldikleri insanla birleşiyorlar. Bir kişi o anki duruma göre erkek veya kadın olabiliyor. Aynı zamanda bir çocuğun babası başka bir döngüde başka bir çocuğun annesi olabiliyor. Bay Ai ise bu gezegenin insanlarıyla fiziksel benzerlikler gösterse de daha uzun, koyu tenli ve tek cinsiyetli olarak betimlenmiş. Kitap Bay Ai’nin bu gezegene gelişinden başlayarak başına gelen olayları; şüphelerini, umutlarını, beklentilerini, ve her ne kadar kendisi bu ilişkiyi tanımlayamasa da benim arkadaşlık demeyi tercih ettiğim bir ilişkinin oluşumunu anlatıyor. Bu süreçte gezegendeki siyasi yapıları, ülkeler arasındaki rekabeti, çıkar çatışmalarını ve dostluk gibi çeşitli konuları Bay Ai'nin gözünden bizlere aktarıyor.
Karanlığın Sol Eli
Karanlığın Sol EliUrsula K. Le Guin · Ayrıntı Yayınları · 20213,042 okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Şimdiye kadar, yalnızca insanların gözlerinde varlığını sürdürmüş bir kadın, etrafında kimsenin olmayacağı bir yaşama sürüklendiği zaman varlığını sürdürmeye devam edebilir mi? Madame de Prie'nin sürgün hayatı bu soruya cevap olacaktır. Bu kitapta, Madame de Prie'nin sürgün haberini aldığı andan itibaren yaşadıklarını, planlarını, umutlarını, hayal kırıklıklarını ve dahasını bulacaksınız.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,3bin okunma
264 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İlk önce filmi izleyenlerdenim. Filmi izledikten sonra kitabı mutlaka okumalıyım demiştim. Normalde olayları bildiğim için kitabı okumak eziyet olur, sıkılırdım. Ama bu kitapta tam tersi oldu. Olayları bildiğim halde kitabı elimden bırakamadım ve her sayfayı artan bir merakla okudum. Basitçe söylersek ana karakterimiz olan Jean-Baptiste Grenouille'in doğumundan ölümüne kadar başından geçenleri anlatıyor. Adından da anlaşıldığı gibi kitabın ana teması kokular etrafında dönüyor. Bütün kokuların merkezinde ise Jean-Baptiste Grenouille duruyor. Grenouille'in koku duyusu her şeyin üzerinde. Öyle ki gözleriyle değil burnuyla görüyor, nesneleri isimleriyle değil kokularıyla tanıyor. Diğer bir deyişle kokusu olmayan bir şey onun dünyasında var olmuyor. Buna rağmen kendi kokusunun olmadığı gerçeğiyle karşı karşıya geliyor ve kendi kokusunu kendi elleriyle yaratıp, sahte bir kokuyla insanlara varlığını göstermeye karar veriyor. Şunu unutmamak gerekir ki, Jean-Baptiste Grenouille'in bu amaç uğruna yapamayacağı hiçbir şey yoktur, çünkü onun için tek önemli olan şey kokuların varlığıdır.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201822bin okunma