Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Cahit

Meşguliyetinizi bir iş olarak görüyorsanız, onu sadece para için yaparsınız, hafta sonuna dair hayal kurarken sık sık saate bakarsınız ve hayata geçirmeye çalıştığınız hobileriniz muhtemelen etki yaratma gereksiniminizi işinize nazaran daha çok tatmin ediyordur. Meşguliyetinizi bir kariyer olarak görüyorsanız, ilerleme, terfi ve saygınlık gibi daha büyük hedefleriniz vardır. Bu hedeflerinizi hayata geçirmeniz çoğu zaman size enerji verir ve işi iyi bir şekilde tamamlamak için bazen de eve iş getirirsiniz. Yine de bazen neden bu kadar çok çalıştığınızı merak edersiniz. İşinizi, insanların sırf başkalarıyla yarışmış olmak için yarıştığı bir mücadele ortamı olarak da görebilirsiniz. Bununla birlikte, meşguliyetinizi görev aşkıyla yaptığınız bir meslek olarak görüyorsanız, özü itibariyle tatmin olursunuz; bir şeye ulaşmak için çalışmazsınız. Yaptığınız çalışmayı çoğunluğun iyiliğine bir katkı olarak görürsünüz veya değeri size oldukça açık görünen büyük bir şirkette size düşen rolü oynuyorsunuzdur. İş günü içinde sık sık akışa kapılırsınız ve ne "çıkış saati" umurunuzdadır ne de "Oh be, bugün cuma!" diye haykırma ihtiyacı duyarsınız. Başınıza talih kuşu konsa bile, belki de ücret almadan çalışmaya devam edersiniz.
Reklam
Amaçlarımıza doğru ilerledikçe elde ettiğimiz keyif onlara ulaştıktan sonra elde ettiğimiz keyiften daha fazladır; çünkü Shakespeare'in dediği gibi, "Asıl zevk bir şeyin peşine düşmekte."
Biz, zamanın geçişinden canı yananlar, uyuşturucu müptelasıyız aslında. Oyalayıcı şeyler peşinde koşarak oyalanıyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anlaşılan, insanlar artık hologramlardan sevgi umuyor. Robotlara gönlünü kaptırıyor. Söz, duygu, düşünce hatta deneyim emojiye indirgendi. Benlik imgesi ise avatar. Hipergerçekliğin Everest zirvesi! Androidlerle nikahlanacağız. Etlerimiz kemiklerimizden sıyırılsın. Metal iskelet, elektronik devreler ve harddiskle yola devam ederiz. Markalı, yayımlanan, download edilen sanrılar, yaşantıdan daha güzel. Yapaylık, doğallıktan daha temiz. Ebedi mahkumiyet eşittir özgürlük. Kendini imha ise kemale ermenin güvenli yolu. Belki ben de bir çizgi film karakterinin dijital kopyasıyla istikrarlı bir ilişki kurar, ilelebet mutlu mesut yaşarım?.. Ne işim var fotojenik bir hayaletle?!
İnsanlar kendi maddi / manevi çıkarları doğrultusunda deliriyorlar. Evet. Hatta aptallıkta ve acizlikte bile bir menfaat motifi göze çarpıyor.
Reklam
Küllerinden doğan bir şey varsa o da aşktır herhalde. Aşk iki kişiyi psikolojik ve fizyolojik muhtaçlık ortak paydasında buluşturan her türlü karambol mü demek? Yoksa bu ezeli katakulli bir mucize içeriyor mu? Bence âşık, her şeyin kendi lehine işlediği hissine kapılan kişidir. Salağın tekidir yani. Kendimden biliyorum.
"Düşük IQ'lu kimseler hayal kuramaz. Çünkü varsayımlarla düşünemezler. Hayal kurmak ile teori kurmak arasında sıkı bir bağ var: İkisi de zeka ve bilgi gerektirir. Aptallar arzularını, taleplerini, beklentilerini hayal zannederler. Ev, otomobil, düzenli gelir...
Günün birinde geçmiş tümüyle bitecek ve gelecek başlayacak sanıyorsun. Maalesef öyle olmuyor. Mazi şoklar, sürprizler ve gizemli skandallarla kontrolden çıkıveriyor.
Gençliği elden bırakmamak gerek. Masumiyetin asıl yurdu. Çelişkilerin keskinliğinden yakanı sıyıramazsın. Lütuf da bu dilemmalardadır. İtirazda, hatta isyanda kendini gösteren bir varoluşsal iddiadır gençlik. Kaderinle çekişirsin. Her şeyin acemisisindir. Sükunetinde bile dinamizm vardır. Sonra... eğer akıllanırsan tabii, uzlaşmacı hatta tavizkar biri olup çıkarsın.
Hayatın zor taraflarını erken tanıyanlar, ileri yaşlarda tatillerden, kutlamalardan, sürprizlerden, hediyelerden, lezzetlerden, hoşluklardan... daha çok sevinç devşirme imkanına kavuşurlar. Çocukluğu boyunca pohpohlanmış, ağzında gümüş kaşıkla doğmuş, el bek gül bebek büyütülmüş kimseler kolayca kaknem mahluklara dönüşüyorlar.
Reklam
Müzik; yaşadığımız hakikatler[?] ile kurduğumuz hayaller arasındaki köprü ise... bizler, benliğimize sirayet eden melodilerle gerçekleşiyor, düşleşiyoruzdur belki? Fakat... gündüzleri Mahler [V. Senfoni, 1902], geceleri Gencebay [Biraraya Gelemeyiz, 1975] dinliyoruz. Trajedimizin kalitesi artsa da düşse de, komedinin çemberinden çıkamıyoruz.
Ferdin gündelik yaşamında aceleden hayır gelmez. Fakat toplum tarihe geç kaldı mı, bireyin de ömrü heder olur. Millet zaman kaybedince, geri kalmışlıktan zor kurtulunur.
Sahi, evren'e gönderdiği mesajlara cevap alan var mı?
643 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.