Bazı gece yarıları uyanır, beni kendisini seyrederken bulurdu. Yüzümü okşar, burnumu oynatır ya da göğsüme sokulur yine uyurdu. İçim büyür, içimde dolunay olur, önünden ince bir bulut geçer, bedenim manzaraya dar gelir, burun direğim sızlardı.
Beni rahatsız etmesinler diye bütün dünyayı bir kapiğe satarım. Beni kıyamet kopmasıyla çaysız kalmam arasında seçim yapmak zorunda bıraksalar, dünya yıkılsa umurumda olmayacağını, ama çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım.
Bir vardır bazı şeyler bir yoktur belki. Ama gökten elma düşmesi yalnız masallardadır. Artık bütün şehirlerin göğünü yalnızlık kaplamıştır. Gökyüzü boylu boyunca yalnızlıktır.
... cennete inananların cehennemliğinde şimdi yasın oğluyuz Cevdet. Yasın oğluyuz demek... Demek bazı şeyler düşünerek, okunarak, anlatılarak değil; ancak ve ancak yaşanarak öğrenilebiliyormuş. Peh, ucuz ölüyoruz be Cevdet!