Sokaklara çıkıyorum sonra kedilerden görüyorum
gazinolardan
inanmazsın bir taşra kurmuşlar aynı bize bakıyor
bir yanım asaf halet söylüyor diğer yanım fabrika
bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana
bugün yepyeni bir imparatorluk öğreniyorum
ekmeğin ağırlığından da yeni bir imparatorluk
örneğin gül dönüyor bir beygiri tasfiye ediyor şair
arabca akdeniz diyor ben
aynadan dönüyorum ayna
benden dönmüyor.
Ancak siz de biliyorsunuz ki onlarca,hatta yüzlerce deli özgürce dışarda dolaşıyor,çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz.
Anne.. Beni bırakma. Çok uzaklara gittim evet, ama bak döndüm. Burdayım annem. Soru da sormazsın ki sen.
Anne.. Ölme sakın..
Umutsuz bile değilim artık annem. Bildiğim tek şey, her tarafım acıyor. Hatırlar mısın anne? Küçük bir çocukken ben, hikayeler anlatırdın. Hepsinin sonu iyi biterdi.
Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım...