"Yukarıda havada asılı duruyor albatros
Ve yuvarlanan dalgaların derinliklerinde
Mercan kayaların labirentlerinde
Uzak bir zamanın yankısı
Kumsala vuruyor ağlamaklı
Ve herşey yeşil ve denizin altında..."
Aynı uçurumdan iki kere düşmeyiz. Fakat hep aynı şekilde, gülünçlükle korku arasında düşeriz. Ve düşmeyi öylesine istemeyiz ki, asılır, çığlık atarız. Topuk darbeleriyle parmaklarımızı parçalarlar, gaga darbeleriyle dişlerimizi kırarlar, gözlerimizi oyarlar. Uçurumun kenarları yüksek köşklerle çevrelenmiştir. Tarih, şu akılcı tanrıça, oradadır Fêtes Meydanı'nın ortasında bir heykel olarak dikilmiştir; ona bedel olarak her yıl bir demet kurumuş şakayık, bahşiş olarak da her gün, kuşlar için ekmek kırıntıları bırakılır.