Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melih Kaan Kalkanlı

216 syf.
·
Puan vermedi
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman
7.4/10 · 12bin okunma
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London
8.3/10 · 14,7bin okunma
İngiltere'de faşist hissiyatın güçlenişine dair yanlış anlaşılması olanaksız örnekler isterseniz, Habeşistan Savaşı sırasında basına yazılan İtalyan saldırısını onaylayan sayısız mektuptan birkaçına ve İspanya'daki faşist ayaklanma karşısında gerek Katolik gerekse Anglikan vaaz kürsülerinden yükselen sevinç çığlıklarına bakabilirsiniz (17 Ağustos 1936 tarihli Daily Mail'e bakın).

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşte size Kuzey kültünün ilginç bir örneği. Yalnızca siz, ben ve Güney İngiltere'deki diğer herkesi "semirmiş ve miskin" olmakla itham etmekle yetinmiyorlar, belirli bir enlemin kuzeyinde su bile H₂O olmayı bırakıp gizemli bir biçimde daha üstün bir şeye dönüşüyor.
Elinden geleni ardına koymamasına rağmen, insanoğlu hâlâ pisliğini her yere ulaştırmayı başaramadı. Yeryüzü o kadar engin ve hâlâ o kadar boş ki, uygarlığın pis kalbinde bile otların gri yerine yeşil olduğu çayırlar bulabilirsiniz; ararsanız belki içinde somon konserveleri yerine canlı balıklar olan akarsular bile bulabilirsiniz.
Reklam
Kömür madencilerini iş başında izlediğinizde, bir anlığına insanların ne kadar farklı evrenlerde yaşadıklarını fark edersiniz. Burada aşağıda, kömürün kazıldığı yerde, insanın hayatı boyunca hakkında hiçbir şey duymayabileceği ayrı bir dünyadasınızdır. Hatta çoğu kişi muhtemelen hakkında bir şey duymamayı tercih edecektir de.
Makineler gelişerek daha verimli, yani daha çok en aptal insanın bile kullanabileceği hale gelmekte; bu nedenle, makineleşmedeki ilerlemenin hedefinde, o dünyanın sakinleri ister aptal olsun ister olmasın, en aptal insanın bile güven içinde yaşayabileceği bir dünya vardır.
Gerçek şu ki, insanlarda takdir ettiğimiz birçok nitelik ancak bir tür felaket, ıstırap ya da zorluk karşısında işlerlik kazanabilir; ancak makineleşme süreci, felaketleri, ıstırabı ve zorlukları ortadan kaldırma eğilimindedir. Ve fiziksel emeği hiç ihtiyaç olmayan bir dünyada fiziksel güç neden ayakta kalsın? Sadakat cömertlik ve benzeri nitelikler de hiçbir şeyin aksamadığı bir dünyada sadece önemsiz hale gelmek de kalmayacak, muhtemelen tasavvur dahi edilemez olacaklardır.
Lütfen unutmayın ki, "ilerleme"nin bu özünde "şiş göbekli" versiyonunun, sosyalist doktrinin ayrılmaz bir parçası değildir; ama öyle görülmeye başlanmıştır ve bunun sonucunda, her tür insanın içinde yara-dılıştan var olan örtük muhafazakârlık kolayca sosyalizme karşı harekete geçirilmiştir.
Sosyalizm, özü itibarıyla, kentsel bir öğretidir. Sanayi ile az çok eşzamanlı olarak gelişmiştir, kökleri daima şehirli proletaryada ve şehirli entelektüelde olmuştur ve endüstriyel olmayan bir toplumda ortaya çıkıp çıkmayacağı şüphelidir. Sanayi var olduğunda, sosyalizm fikri doğal olarak ortaya çıkar, çünkü özel mülkiyet ancak her birey (ya da aile veya diğer bir birim) en azından bir dereceye kadar kendi kendine yettiğinde hoş görülebilir; ama sanayi, herkesin bir an için olsun kendi kendine yetmesini olanaksız hale getirir. Sanayi, oldukça düşük bir seviyeyi aşar aşmaz, kolektivizmin bir biçimine yol açmak zorundadır. Bu biçim elbette sosyalizm olmak zorunda değildir; faşizmin bir tür kehanetini teşkil ettiği köle devletine götürmesi de olasıdır.
Reklam
Peki ya faşizmden maddi anlamda hiçbir çıkarı olmayacak ve çoğunlukla bunun farkında olmasına rağmen faşist olan milyonlar? Onların yaklaşımının tamamen ideolojik olduğu açıkça ortadadır. Kitleler halinde hızla faşizme yönelmeleri, ancak komünizmin kökü ekonomik saiklerden daha derinde yatan belirli şeylere (vatanseverlik, din vb.) saldırması ya da saldırıyormuş gibi gö-rünmesi sayesinde mümkün olmuştur ve komünizmin faşizme götürdüğü, bu anlamda, doğrudur.
Ne yazık ki, Marksistler neredeyse daima ideolojik çuvallardan ekonomik kediler çıkarmaya yoğunlaşır; bu, bir anlamda gerçeği açığa çıkarsa da, propagandalarının çok büyük kısmının hedefi şaşması gibi olumsuz bir sonucu da beraberinde getirir.
Kapitalist sistemde, Ingiltere'nin görece konfor içinde yaşayabilmesi için, yüz milyon Hintli açlık sınırında yaşamak zorundadır. Korkunç bir durum, ama her taksiye binişinizde ya da her bir tabak kremalı çilek yiyişinizde ona boyun eğersiniz. Alternatifi, imparatorluktan kurtulmak ve İngiltere'yi hepimizin çok ağır koşullarda çalışmak zorunda kalacağı ve ağırlıklı olarak ringa balığı ve patatesle beslendiğimiz, soğuk ve önemsiz küçük bir ada haline getirmektir. Bu, herhangi bir solcunun isteyeceği en son şeydir. Yine de, solcular ahlaki açıdan emperyalizmden hiçbir şekilde sorumlu olmadıklarını hissetmeye devam ederler. İmparatorluğun ürünlerini kabul etmeye ve onu bir arada tutan insanlarla alay ederek ruhlarını kurtarmaya tamamen hazırlardır.
Sayfa 166 - Can yayınlarıKitabı okudu
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.