Bir insanın Ermiş’i okuduktan sonra aynı insan olarak kalabilme şansı yok. “Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti.” cümlesinin karşılığıdır bu eser .
Tek bir tutkusu vardı: Tüm yaşamı boyunca; gerçekte ne ise ,o olarak kalmak; kendi kişiliğini salt bir ay ya da bir yıl süreyle değil,ömrünün sonuna dek yitirmemek.
Sahte bir ruhsal hayata sokulmak asla işe yaramaz. Her zaman en ummadığınız anda yan duvarları çökertiverir. Bu durumda mutsuzluk her yeri sarar. Platformunuz ne kadar ev yapımı olursa olsun,uyanmak , ayağa kalkmak
yaşayabileceğinizin en çoğunu yaşamak, yapabileceğinizin en iyisini yapmak ve sahteliklerin içeri sokulmasından vazgeçmek daha iyidir. Gerçek bir anlam taşıyan ve sizin için sağlıklı olan şeylere tutunmakla yetinmeyi bilmelisiniz.
"Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur.Manzara değişir,insanlar değişir,ihtiyaçlar değişir ama tren hep ileri gider.Hayat bir trendir,tren istasyonu değil.."
Bence,başarı sözcüğünü mutlaka kullanmak gerekiyorsa, başarının hayatın neresine yerlestirebileceginin tek bir cevabı olabilir: hayatın kendisine.
Bence aslolan,hangi şekilde olursa olsun,insanın olabildiğince kendisini kendi olarak hissedebileceği bir hayatı sürdürmeyi gerçekleştirebilmesi.Bir yandan da hayatın bir süreç olduğunu, kendimizi her an kendimiz olarak hissetmemizin mümkün olamayacağını ,hayatın inişleri çıkışları oldugunu kabul ederek.Kendimize başarılı bir hayat ısmarlamaya çalışmanın,kendimizden vazgecme tehlikesini de beraberinde getireceğinin idrakiyle
"Evrimsizlik.Varoluşun anlamını düşünmeden yaşamak.Tırnaklarını geçirdiğin bir inancın içine başını sokup analiz etmeden bir parazit gibi beslenmek.Hayata katkısız,gelişime duyarsız,evrene bilgisiz var olabileceğini sanmak...
Tüketmek.Tüketerek tükenmek ve her an ölmek"
Yaşamınızın bir döneminde olaylarla ilgili bakış açınızın tümden değiştiği, o ana dek gördüğünüz herşeyin henüz bilmediğiniz öbür yüzünüzü size döndürdüğünü ansızın farkettiğiniz oldu mu hiç?