Dolunay Kadınları, Umman’da yaşayan üç kız kardeşin evlenip ayrı yollara doğru gidişleri ve bu yollarda hayatlarında olan (anne ve babaları) ve yeni hayatlarına giren insanların (çocukları, eşleri ve eşlerinin aileleri) geçmişten getirdikleri acıları anlatılıyor. Birçok karakter var kitapta, dikkatli okumak gerekiyor anlayabilmek için. İnsanları birbirleri ile rızaları olmadan ve tanımadan evlendirmelerinden kaynaklı içlerinde hep sevgi eksikliği olması yada eşlerin birbirleriyle anlaşamamaları yüzünden mutsuz hayatlar yaşadıklarını görüyoruz. O yıllarda Umman’daki kölelik sisteminin anlaşmalarla kaldırılmasına rağmen hala gizliden gizliye köle ticaretinin yapılması ve kadınların birçok konuda söz haklarının olmayışının insanların hayatını nasıl etkilediği ifade edilmiş.
Karakterlerin içlerinde yaşadığı yaraların travmaları insanı çok etkiliyor. Abdullah'ın çocukken Saksağan avlamak için babasının tüfeğini çalması ve babasının onu cezalandırarak halata bağlayıp kuyudan baş aşağı sallandırmasının travmasını hala yaşaması ve çok sevdiği eşi Meyye tarafından hiç sevilmemesi, Salime'nin amcasının evinde ne köleler gibi oyun oynayıp eğlenememesi nede evin kızı gibi olamaması. Yengesinin yemek yerken sürekli onu izlemesi yüzünden hep aç sofradan kalkması ve sürekle aç gezmesinden kaynaklanan travması ve en acısı kleptomani hastalığı olan Maskat'ın bunun farkında olmayıp hırsızlık yaptım ben diye elini keserek kendini cezalandırıp kan kaybından ölmesi gibi......