Gerçek dostluk araya hiçbir dostu koymamaktır. Gerçek dostluk, dost ne yaparsa yapsın su-i zanda bulunmamaktır. Gerçek dostluk, dostun sırrını hiçbir dostla paylaşmamaktır.
Tarih yazacak!
Mısır'ın Nil Nehri vardı ama Gazze susuzluktan öldü...
Tarih yazacak!
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri petrol denizlerine sahipken, Gazze'nin ambulanslarında bir damla yakıtı yoktu...
Tarih yazacak!
İslam ülkelerinin 80 milyonluk orduları vardı ama Gazze'de bir tek askeri yoktu...
Tarih yazacak!
Suudi Arabistan, eğlence organizasyonları için milyarlarca dolar harcarken Gazze'de bir parça ekmek yoktu...
Tarih yazacak!
Ne İslam adına ne de kardeşlerine yardım etmek için, milyarlık ümmet izlemekten başka hiçbir şey yapmadı!
Sessiz kalmanın hesabı sorulacak...
Ve tarih, onu da yazacak!
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.
Bedir'de 313 kişi idik
Bin küsur kişiyi yendik.
Mute'de 3000 kişi idik
100 bine kafa tuttuk.
Malazgirt
50 bin mücahit 120 bini devirdi.
Sırp Sındığı savaşında 10 bin Aslan
Yüzbin Haçlıyı dağıttı.
Esas olan kemiyet değil, keyfiyet.
Şimdi 2 milyarız
Çer çöp gibiyiz.
#GazaStarving
Tarifesiz acı çok acı, sözlerin tükendiği yer, insanların çocuklarının tek parça bedeni bulduğunda bile şükrettiği bir vahşet!! Allah katil İsrail’i ve sesli sessiz tüm destekçilerini kahretsin!!!!
Açıklamasına göre ona yapılan işkencelere değil bir kadın en güçlü erkeklerin bile dayanması mümkün değildi. New York’ta ilk mahkemeye çıktığında durumu içler acısı idi, yakalandığı sırada göğsünden yaralanmış doğru dürüst tedavi edilmemişti, böbreklerinden biri ve bağırsaklarından bir kısmı alınmıştı, ayakta duramıyordu, otururken de birilerine dayanıyordu, çok zayıf düşmüştü, vücudunda kanamalar görülüyordu.
Yapılan işkencelerin birini şöyle naklediyorlar: Kur’an-ı Kerim parçalanmış, sayfaları yere serilmiş ve kanları akarken üzerinden yürümesi istenmişti, maksat diğer mahkumlara, onun kanı ile kirlenmiş Kutsal Kitab’ı göstermekti.
Yakaladıklarında zerk ettikleri bir ilaç ve sonraki işkenceler yüzünden psikolojisi altüst olan, kaybolan çocuklarının acısıyla hayal görmeye başlayan, ruh ve bedeni acil müdahale ve tedaviye muhtaç olduğu halde buna izin verilmeyen mazlum Afiye’nin son durumu hakkında bilgiye ulaşamadım. Yapılanların dünya kamuoyuna ve bilgisine ulaştırılması her bilenin birinci vazifesi olmalıdır."