Derin kederim içinde bir tesellim şu ki hayatımızın bu kısa devresi hafızamda her zaman temiz ve ışıklı bir hatıra olarak kalacak ve beni tekrar eski ruh uyuşukluğuma düşmekten koruyacak.
Her isteğimiz yere gidiyoruz gibi geliyor bize,halbuki ölmüş köklerin arasından daima aynı boşluğa,imkânsızlığın ta kendisi olan bir imkân kalabalığına çıkıyoruz.
Ey gözüm,ey boynum,ey kollarım,karanlık ve aydınlıklarım...size şükrediyorum,bu dakikanın sarayında,bu anın mucizesinde beraberce var olduğumuz için;sizinle bir andan öbürüne geçebildiğim için;anları birleştirip düz ve yekpare zaman kurabildiğim için!
İnsanoğlu güzel şeye düşmandı.Nasıl bilmeden kendi saadetini,başkasının saadetini yıkmak isterdi?İnsanoğlu huzurun,iyiliğin düşmanıydı,kendi kendisinin düşmanıydı.
Sabah saat yedide kalkıyor,okuyor;dışarıdan kitaplar getirip götürüyordu.Yüzünde ne uyuşukluk,ne yorgunluk,ne de can sıkıntısı görünüyordu.Hatta yanaklarına kan,gözlerine ışık,cesaret ya da hiç değilse,kendine güvene benzer bir şeyler gelmişti.
Onun istediği,hayatı basit görmek ve olduğu gibi almaktı.Hayat sorunlarını çöze çöze zorluklarını daha iyi takdir ediyor ve yolunun yanlış yönde gittiğini görüp de doğru yolu bulunca içinden bununla övünüyor ve mutlu oluyordu.
Okuyanlarımız az.Hele"okuma oburları"mız?Onlar büsbütün az.Fakat bunların,işte bunların Türkiye için büyük bir tehlike olmadığını söyleyebilir misiniz?