Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serhat

Serhat
@Ehli_sunnet
Beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni salihler arasına kat (Amin) [Yusuf-101]
فقه / تفسير / حديث/ سير / تصوف / شعر
..............................................................
..............................................................
Beğeni ve yorumlarım şahsi anlaşılmasın. Lütfen! ! !
1710 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Peyami Safa'nın kaleminden Nazım Hikmet
Nazım Hikmet şimdi hapislerde çürümüyor. Macaristan'da ve Rusya'da, azgın domuz gibi, Türk'ün mezarını kazmaya uğraşan sinsi propagandayı idare ediyor. Türkiye'de, Nazım Hikmet de dahil Marxist yoktur. Hiçbir yabancı dili iyi bilmeyen Nazım Hikmet lirik ve hayalci bir komünistti. Marksizm'in felsefe ve iktisadi temellerinden, yüz seneden beri uğradığı tenkitlerden haberi yoktu. Cahit Rusya'ya gidemedi. Nazım Hikmet'in bir Kremlin casusu olduğunu anlamasına da ömrü vefa etmedi.
Sayfa 172
Reklam
Peyami Safa, Akşemseddin hazretlerinin torunuymuş!
Bir gün, evimde, tanınmış bir tarihçimiz ailemizin şeceresini gösteren vesikayı gözden geçiriyordu: -Yahu! Dedi, hazret, sen Akşemseddin'in torunu musun? Gülümseyerek: -Evet! Dedim.
Milliyet, 30 Mayıs 1956
Şiirlerini yollayan, Cahit Sıtkı Tarancı
Daha evvel aynı şiirlerini bir mektupla Nurullah Ataç beye yollamış. Arkadaşımız ona 'Şiirde hiçbir istidadı (Yeteneği, yatkınlığı) olmadığını' bildirmiş ve bundan vazgeçmesini tavsiye etmiş.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ah! Monşer Siz bir de iki binli yılları görseydiniz...
'Milli terbiyemiz ne kadar bozuldu' diye başlayan bir konferans verecek değilim, fakat milli terbiyemiz gerçekten ne kadar bozuldu!
Sayfa 168
Ben de hiç hazzetmem böylesinden
Avrupa'da aralarında samimilik olmayan insanlardan birinin ötekine senli benli hitap etmesi hakaret derecesinde terbiyesizliktir.
Sayfa 166
Reklam
'Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir'
Tekâmülü (Gelişimi, evrimi) sadece bir mekanizme irca edenler (Bir düzeneğe indirgeyenler) , tek bir hücrenin bile niçin insan eliyle, hattâ nazarî (Teorik) olarak yaratılamadığı sorgusu önünde apışıp kalıyorlardı.
Sayfa 45
Kitabın 'Takdim' kısmından iktibas
Dostoyevski'ye atfedilen, Palto'nun Rus edebiyatındaki yerini çok iyi özetleyen, "Hepimiz Gogol'ün paltosundan çıktık," sözü ona değil, Fransız diplomat, yazar ve edebiyat eleştirmeni Eugène-Melchior Vogüé'ye (1848-1910) aittir. Dostoyevski'yi şahsen tanıyan, Rusça bilen Vogüé 1886 yılında yazdığı Le Roman Rus (Rus Romanı) adlı kitabında, "Rus yazarları haklı olarak, hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık!" derler," diye yazmıştı. Sonraki yıllarda basına, her nedense, sanki Vogüé bu sözü Dostoyevski'den duyarak yazmış gibi yansıdı.
Ruh sahasında her şey mümkündür. Ruhun güzelliği de orada değil mi? Namütenahi (Sonsuz) tesirlere göre namütenahi şekiller almaya müstait (Kabiliyetli) bir cevher oluşu değil mi? Ruhun alçısından istenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir; fakat bu kalıpların üstünde cemiyetin de parmakları vardır.
Sayfa 287
Bizde zeki ve güzel kadınlara pek sık rastlamıyoruz, Vedia hanım
Bu iki şey: Kafa ve karakter yan yana çok az geliyor. Ben böyle bir adama hemen hiç rastlamadım.
Sayfa 219
Suriye devletinin Hatay'a bakışı
Haritaya baktığımda Hatay ilimizin Suriye toprağı olarak gösterildiğini farkettim.
Sayfa 15
Reklam
Keşşaf tefsirine dair bilgi
Zemahşeri meşhur tefsirini yazıncaya kadar, ondan önce yetişen müfessirler bu bilgiden (Kur'an-ı kerimin edebî ve belâgi mükemmelliğinden) habersizdiler. Zemahşeri tefsirini yazdı, bu bilginin kaidelerine göre, Kur'ân âyetlerini inceledi. Mucizelerinden bazılarını meydana koydu. Onun tefsiri bu üstünlükleriyle bütün tefsirlerden yüksek ve ayrı bir yer tutar. Ancak o, Kur'ân'ın belagatini ehl-i bid'atın (Mu'tezile'nin) inançlarına uygun olarak açıkladığı için eseri belâgat bakımından çok zenginse de, Sünnilerden birçokları onun bu tefsirlerini okumaktan sakınırlar. Ehl-i sünnet inancı sağlam olup bu bilgiyi az çok bilen ve onun sözlerini o bilginin kendisinden istifade edip red edebilecek ve onun sözleri bid'at olduğunu anlayacak kimseler onun bu eserinden faydalanmalıdırlar. Çünkü bu inançta ve bu derecede bilgi sahibi olanlar, onun bu bid'atlerinden sakınabildikleri için, inançlarına zararı dokunmaz. Bu kimseler bozuk mezheplerin tesirine kapılmadan bu kitabı okuyarak, Kur'ân'ın mucizelerinden bazı şeyler öğrenebilirler.
Sayfa 247
Arapça'nın belâgatine dair
Arap'ın "Zeyd bana geldi." demesi ile "Bana Zeyd geldi." demesi birbirinden farklıdır. Arapçada bir nesneyi cümlenin baş tarafında anmak, o sözü söyleyen kimsenin o nesneye fazlacaönem vermekte olduğunu anlatır. Demek ki "Bana Zeyd geldi." diyen kimse, Zeyd'in şahsından ziyade gelmesine önem vermiş olduğunu bildirmiş oluyor. "Zeydün Kaimun" (Zeyd ayakta duruyor) ve “İnne Zeyden Kaimün" (Elbette Zeyd ayakta duruyor), "İnne Zeyden le-kaimün" (Hiç şüphe yok ki Zeyd) ayaktadır cümleleri i'râb bakımından her ne kadar birbirine benziyor, yani her üçü de tenvinli ise de, delâletleri bakımından birbirinden başkadır. Çünkü birincisi teʼkid edatsız (Kuvvetlendirme edatı bulunmayan) olup, tereddüt ve inkâr etmeyen, ikincisi tereddüt içinde bulunan, üçüncüsü Zeyd'in ayakta bulunma hâlini inkâr eden kimseye söylenir ki bunların anlamları birbirinden başkadır.
Sayfa 1242
256 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.