..., geçmişte bir sabah hizmetçi kızlardan biri kılıfını çıkarmak için yastığı silkelediğinde tabancanın yere çarpıp patlamasıyla kurşunun odadaki dolabı parçalayıp salonun duvarını aşarak savaş patlamışçasına bir gümbürtü içinde komşu evin yemek odasından geçip meydanın ta öte yanındaki kilisenin ana mihrabında duran insan büyüklüğündeki alçıdan bir aziz heykelini un ufak ettiğinden beri. O zamanlar küçücük bir çocuk olan Santiago Nasar, bu talihsizlikten alınanan dersi hiçbir zaman unutmamıştı.
"Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.” Stefan Weidner. .
Arka kapaktaki yazıyı okuduğumda iyice merak etmiştim dilini. Dili o kadar yalın o kadar temiz ki.Türkçeyi çok güzel kullanmış. Okurken çok keyif alarak okudum. Okudukça keyif alıyor keyif aldıkça kullandığı dili daha çok seviyorsunuz. .
Bir kaybolup bir var oluyorsunuz, bir görünüyor bir kayboluyorsunuz okurken, bir şaşırıp bir seviniyor, bir üzülüp bir sinirleniyorsunuz ama merakla okuyorsunuz. Ne oldu ne olacak. Ramazan,Cennetin Oğlu,muhtar,bekçi,Cingil Nuri,Rıza,Reşit ... Acaba gerçekten kimdi bunlar, varmıydı yokmuydu...
İki zaman birbiri içinde, bir geçmişe gidiyor bir şimdide dolanıyorsunuz ama büyük bir keyif alıyorsunuz okurken. Ütopik bir kitap gerçekten hayret ediyorsunuz karakterlerin romandaki yerleştiriliş derinliğine. Sadece sonunda bir anda bittiya böyle bi müddet kaldım, galiba devamını da bekledim ilk okuduğum bir yazar ve kesinlikle son olmucak
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma