distopik edebiyatın başını çeken, (bkz: 1984) e ilham kaynağı olmuş bir (bkz: yevgeni zamyatin) romanı. distopya romanları insanın ve toplumun uç noktalarına ayna tutmakta. biz romanı da insanın hamurunda olan duygu, sevgi, renk gibi ruha hitap eden ve onun esneybilen, hissedebilen, düşünebilen, değişebilen bir canlı olmasını sağlayan kavramların hiçe sayıldığı, bastırıldığı mekanik bir toplumu resmetmektedir. bu bireyin bana sadece sol beyniyle yaşaması ve sağ yarımını bastırması, hiçe sayması gibi gelmiştir. böyle bir toplum da birey de eksiktir.
o bastırılmış taraf er ya da geç varolmak için sinyal verecek ve çaba gösterecektir. biz romanında da bu bastırılış, tek yönlülük ve uyanış resmedilmekte.
bastırılmış ve bastırılmamış yönler bir karşıtlık oluşturuyor. nötrün - ve + ya ayrışabilmesi gibi. nötrden eksiyi çekersek meydanda bir artı kalır, artıyı çekersek meydanda bir eksi. insanın varoluşunda olan kavramların bir kısmını, suç işlemeyi misal, bastırır veya yok sayarsak birey olarak da toplum olarak da uçlara savrulmaya, yönetilebilmeye çok daha açık hale geliyoruz. bu da kitapta gördüğüm anlamlandırabildiğim resmin bir parçası.
tamamlanmayan cümleler fazlasıyla mevcut kitapta. bu bakımdan zihni biraz zorlamakta.