Kötümser ruh haline bürünenlerin, "aynı ruhsal özde buluşamayacağımıza göre, plastik doyuruculuk arayışı ile eski formların bugün tekrarlanması neye yarayacaktır??"
Venüs'ün atmosferinde de karbondioksitin baskın olduğu ortaya çıkınca Lovelock, Dünya'yı özel kılan şeyin ne olduğunu düşünmeye başladı. Lovelock sözleriyle, "Soluduğumuz hava yalnızca biyolojik süreçler yoluyla kimyasal dengeden uzak, kararlı bir halde sürdürülen yapay bir madde olabilir." Lovelock canlıların atmosferin bileşimini sadece bugün değil, Dünya üzerindeki yaşamın tarihi boyunca -tam olarak milyarlarca yıldır- düzenlediği sonucuna vardı.
Gaia Kuramı ya da Dünya Sistemi Bilimi olarak adlandırılan bu görüş sayesinde Güneş Sistemi dışında yaşam arama yolu olmuştur ve bir ironi NASA artık kuramı kabul etmiştir çünkü yeni yaşam arayışları için Gaia Kuramına bağlı durumdadırlar.Kitabı okuyor
Lovelock, gezegende(Mars'da) yaşamın araştırılması için uzay aracı göndermek zahmetine katlanmaktansa Mars'ın tayfını kızılaltında tarama özelliğine sahip teleskop geliştirerek atmosferinde hangi gazların bulunduğu açığa çıkarmanın daha iyi bir yol olduğunu öne sürdü. Eğer bunlar karbondioksit gibi pasif gazlar olsaydı, geçmişinde ne olursa olsun Mars'ın şu anda ölü gezegen olduğu kanıtlanırdı.
Eylül 1965'te Fransız gökbilimcilerden oluşan bir ekip Lovelock'un fikirlerinden habersiz olarak Mars'ın atmosferinin kızılaltı tayfını inceledi ve neredeyse bütünüyle kimyasal denge halinde halindeki karbondioksitten oluştuğunu ortaya çıkardı. En azından Lovelock için bunun anlamı açıktı. Mars'ta yaşam yoktu ve yaşam varlığı üzerine araştırma için aletler göndermek anlamsızdı. Ancak bu araçları üretenler arasında genel kabul görmedi ve kırk yıldan uzun bir süre sonra NASA, Mars'a yaşam izi arayan uzay araçları göndermeye devam ediyor.