Onur

Onur bir yorumu yanıtladı.
Onur

Onur

, bir kitap okudu
220 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Sonu Olmayan Dünya
Jancovici Blain
8/10 · 5 okunma
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Kurgu dışı çevreci bir kamu spotu bu kitap, kitabın hiçbir yerde künyesi ya da arka kapak yazısı yok, alırken distopya sanıp almıştım #_#
Onur okurunun profil resmi
Hiç sorma, hele ki kapak fotoğrafını görür görmez çizimlerin harika olacağını düşünmüştüm. Ama gel gör ki, klasik fransız çevreci örgütlenmesiyle karşı karşıya kaldım. Kitabı henüz bitirmedim ancak pek beğendiğimi söyleyemem. Yazar birçok konuda haklı ancak yenilenebilir enerji konusu bence daha da eleştiriye açık olmalı. Bu çevreciler aynı sjw tayfası gibi sürekli bir yerlerden sızıyorlar ancak Almanya örneğinde gördüğümüz gibi yenilenebilir enerjiye geçiş sancılı bir dönem ve dikkatli adım atılması gerekiyor.
1 sonraki yanıtı göster
Reklam
Onur

Onur

, bir kitap okudu
136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ölü Ozanlar Derneği
N. H. Kleinbaum
8.6/10 · 29,1bin okunma
Onur okurunun profil resmi
--Gereksiz yorum uyarısı.-- Öncelikle filmini kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum ancak kitabı 3.kez bitirdim ve şunu şiddetle belirtmeliyim ki bu kitabın güya yazarı olan Kleinbaum ablamızı yazar olarak görmüyor; asıl yazarı filmin senaryosunu yazan Tom Schulman olarak gördüğümü baştan belirtmek isterim. Benim için önemli olan bu ayrıntıyı da paylaştığıma göre kitabın bende bıraktığı izlenimlere geçebiliriz, Kitabı iki kez okuduğum zamanlar üniversite de sırasıyla ikinci ve üçüncü senemdi. Sevmediğim bir bölümü okuyor; kendimi hiçbir yere ait hissetmiyordum. Okuduğum bölümü işsiz kalmamak için seçmiş; Üniversiteyi ise aileden uzakta olmak için uzak bir şehri seçmiştim. Bozkırın ortasına kurulmuş olan bu 'üniversite' denen kurum ise bilgiden epey uzak, din ve siyasetin iç içe geçip bayatlamış fikirlerin zihinlere sızdırıldığı, verimsiz bir bataklığı andırıyordu. Neyse ki yaşamımdaki en önemli şeyi yani yalnızlığımı burada keşfetmiştim. Yalnızlığın ve kederin getirisi ile bir yandan kendimi keşfetmenin hazzını yaşarken diğer yandan ise her bir adımda yolumu kaybetmiş; önceden ailem ve toplum tarafından heybeme doldurulmuş olan elmaların çürümeye başladığını fark etmiştim. Çürüme bir süre sonra neredeyse tüm heybeye yayılmış; başta Tanrı olmak üzere birçok değerin çürüyüp yok olmasına sebep olmuştu. Yalnızlaştıkça yalnızlaşmış; hissizlikle beraber adeta solmaya yüz tutmuştum. Ve tam o sancılı dönemde bu kitabı okumuş; romantizm propagandası yapılan bu eserden çok etkilenmiştim. Neil gibi başıma geçirebileceğim bir Taç yoktu ancak tutunabileceğim sahte kukla hedefler yaratmakta gecikmemiştim. İlk hedef köydeki bahçelere sera kurup, kendi başıma hür bir şekilde yaşamaktı. Ancak zaman ilerledikçe 'gerçeklik' sert yüzünü göstermeye başlamıştı. Bir sistem vardı; benden önce var olan. Kurallar vardı; benden önce yazılan. Kısacası köleliğin ve para kazanma hırsının dayatıldığı sürece doğru sürüklenip gidiyordum. Kitaba adeta can simidi gibi yapışmıştım ancak fazla direnemedim. Akıntıya kapılmış bir şekilde çaresizlik içerisinde sürüklenip gittim. Ve şimdi 3.kez bitirdim. Ne kadar direnmeye çalışsam da yine romantizm'in o derin kıskacına sıkışıp kaldım. Nitekim kitabı iki kez okumamın üzerinden yıllar geçmiş ve zamanla mantığın sert darbeleriyle şekillenmek zorunda kalmıştım. Para kazanmak zorundaydım. Sorumlulukların birbiri ardına peydahlanması, iş hayatının monotonluğu ve sürekli 'maske' takan - ki ne üzücüdür benim yüzümde de olan- insanlarla iletişim kurmak zorunda olmanın getirileriyle boğuşmak durumunda kalmaktan dolayı iyiden iyiye 'uysallaşmıştım'. Korkunç bir şey bu; uysal olmak! Kibarlık kisvesi altında sistemin zorla dayattığı bu insanı alçaltan duygu kadar iğrendiğim başka bir şey yok. Beyaz yakalara has olan bu uysallık; işsizliğin ve ötekileştirilmekten duyulan korkudan kaynaklanıyordu. 'Sayın' hitaplarının uçuştuğu mailler altında kim bilir ne şairane küfürler de içten içe yazılıyordu. Ama uysallıktan ve korkudan dile getirilemiyordu. Nerden mi biliyorum, sorma işte onu 🍃 Kitaptaki şu şiiri, ofistekilere yüksek sesle okumak isterdim; "Yarını düşlüyoruz ama yarın gelmek bilmiyor; Bir zafer düşlüyoruz, Aslında hiç istemediğimiz. Yeni bir gün düşlüyoruz O yeni gün zaten gelmişken. Kavgadan kaçıyoruz Durup dövüşmemiz gerekirken. Ve hala uyuyoruz. Çağrıyı dinliyor ama kulak asmıyoruz, Gelecek için umutlanıyoruz, gelecek yalnızca planlardan ibaretken Bilgeliği düşlüyoruz, her gün köşe bucak kaçtığımız, Bir kurtarıcı diliyoruz, kurtuluş ellerimizdeyken. Ve hala uyuyoruz. Ve hala uyuyoruz. Ve hala dinliyoruz. Ve hala korkuyoruz..." Gerçi okusam ne fayda ki, daha ben yaşamımı şekillendiremiyorken bir başkasından bunu beklemek pek de mantıklı değil. Bunca gereksiz kelimeler ile anlatmak istediğim şu; ben bu kitabı 3 kez okudum ve eğer hayatta kalırsam ileride de birkaç kez daha okuyacağım. Her okumamda, kelimelerin gücünü keşfedecek; zihnimdeki fikir tohumlarını yeşertecek yağmurun yağmasına bir kez daha şahit olacağım. Ancak buraya kadar her şeyi iyi hoş da 'gerçek' yaşamda ne değiştirebileceğim, açıkçası bilmiyorum. Sürüklenme bir süre daha devam edeceğe benziyor. Bir nevi sistemden sıyrılmak için ödediğim bir kefaret gibi görüyorum bu geçen zamanı. Ve bol keseden savurmaya devam ediyorum, sanki hiç ölmeyecekmişim gibi. Umarım çok geç fark etmem; ödediğim bedelin ağırlığını. Gereksiz uzattığım bu yoruma son vermek adına; umuyorum ki, ilerleyen süreçte kitabı bir kez daha okuduğum da, sıyrılmış olurum bu 'uysallıktan', sistemin dayattıklarından ve maskelerimden. youtube.com/watch?v=axYc-Np...
Onur bir yorumu yanıtladı.
Onur

Onur

, bir kitap okudu
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Sophie'nin Baladı
Filipe Melo
9/10 · 56 okunma
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Ben çok sevmiştim, seversin umarım. Baskısı yoktu bi ara yeni baskı mı bu okuyacağın?
Onur okurunun profil resmi
2.baskısı bu. Ve bu kitabı şu an,tam günbatarken bitirdim. Ve gercekten de etkiledi beni. Cizimleri, hikayenin doygunlugu ve gercekten yaşanmış bir hayatta olmasi gereken acıyı çok güzel aktardı. Kısacası enfesti. Şimdi gökyüzünde uçan martı ve karga sesleri eşliğinde ağaçları seyredip; günümü kanser hastasıymışçasına yaşıyor, küçük gözüken ama özünde bambaşka anlamlar barındıran şeyleri gözlemliyorum 🍃
1 sonraki yanıtı göster
Onur bir yorumu yanıtladı.
Onur

Onur

, bir kitap okudu
200 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sevme Sanatı
Erich Fromm
8.2/10 · 21,9bin okunma
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Niye sevmeyeyim sanatı be erik xd
Onur okurunun profil resmi
Kitabın kapak fotoğrafı imamoğluna benzediğinden dolayı bi tuhaf hissediyordum bir de bunun üzerine bu espiriyi görünce artık kitaba bakış açım tamamen değişti.
1 sonraki yanıtı göster
Onur bir yorumu yanıtladı.
Onur

Onur

, bir kitap okudu
272 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Koleksiyoncu
John Fowles
8.1/10 · 9,5bin okunma
rüvi okurunun profil resmi
nasıldııı
Onur okurunun profil resmi
Tuhaf. Açıkçası kitabın ilk 100 sayfası boyunca hiçbir kazanım elde edemedim. Edebi açıdan oldukça zayıf ilerleyen bu sayfalar boyunca 'acaba Fowles'i fazla mı abartmışlar' diye düşünüp durdum. Amerikan klişelerinin bir bir boy gösterdiği bu sayfalarda oldukça sıkıldığımı söyleyebilirim. Ama daha önceden, özellikle ekşi'de Büyücü adlı eseri hakkında o kadar çok övgü dolu sözler okumuştum ki yazardan beklentimi düşürmeden okumaya devam ettim. Bu arada, klişeler vb. gibi etkenler olsa da kitap akıcı bir şekilde ilerliyor. Her neyse, ben böyle heyecandan uzak ve sakince kahvemi höpürdetirken birden bire kitabın II.kısmına geçiş yaptım ve ne olduğunu anlayamadım. Süpriz bozmaması için yazmıyorum ama kitabın durağanlığını ve sıradanlığını bozan bir şeyler oldu. Ve sonunda Fowles'in düşünce fırtınasına kapıldım. Ve bu fırtına kitabın sonuna dek sürdü. Karakterin iç dünyasını, geçmişini ve anılarını gayet güzel bir şekilde aktardı. İçten içe keşke başlarda da böyle döktürseydi dedim ancak bunu neden yapmadığını da ilerleyen sayfalarda anladım. Akıllıca bir hamle ancak yine de ben bu eserden heybeme pek bir şey koyamadım. Birkaç kelebek türü (Bir çoğunu yaylada gördüğüm için kendimi şanslı hissettim), birkaç ressam ve öteberi yazarlar dışında pek bir şeye rastlayamadım. Olayların tek bir mekan içerisinde gerçekleşmesi yüzünden de hayal dünyama pek bir şey katamadım. Gerçi uzun zamandır 'tek mekanda geçen' eser ve filmlere karşı aşırı merak duymaya başlamıştım. Ve kitapta da bu durumla karşılaşınca sevinmiştim ancak sevincim uzun sürmedi. Nitekim benim bu konuya olan merakım yani tek mekandan kastım, karakterlerin uzun süreli sohbet (felsefe ve din) etmesine dayalıydı ancak bu eserde bunu göremedim. Sonuç olarak önerir miyim, bilemiyorum rüvi. Eğer vaktini geçiştirmek için sürükleyici bir esere ihtiyacın varsa bu kitap sana yakıt olabilir ancak uykuda olan zihni çalkantılı bir hale sokup uyandıracak bir eser değil; sakin ve durağan bir şekilde ilerleyen yaşamında herhangi bir tümsek oluşturmadan, etki etmeden sönüp gidecek bir eser, bence. (youtube.com/watch?v=EFJF8KY...)
1 sonraki yanıtı göster
68 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.