Onur

Bağımsız olmak, çok azların meselesidir: -güçlülerin ayrıcalığıdır. Buna çok hakkı olarak, ama zorunlu kalmadan bunu deneyen, muhtemelen yalnızca güçlülüğünü değil, kayıtsızlığa varan bir atılganlıkta olduğunu da kanıtlar böylelikle. Bir labirente girer, yaşamın zaten kendi başına beraberinde getirdiği tehlikeleri bine katlar; nasıl ve nerede yolunu şaşırdığını, yalnız kaldığını ve vicdanın mağarasındaki bir Minotaurus tarafından parçalandığını hiç kimsenin kendi gözleriyle göremeyişi, bu tehlikelerin en küçüğü değildir. Böyle birisi kaybolduğunda, insanların kavrayabileceğinden o kadar uzakta gerçekleşir ki bu, onu duyumsayıp, onunla duygudaşlık kuramazlar: -bir daha geri dönemez o! İnsanların merhametine de dönemez artık geri!
Reklam
Ah, siz bu tozu toprağı biliyor musunuz? Onun ne olduğunu ve ne yapabildiğini biliyor musunuz? Onu horlayıp hakir görmezden evvel ne olduğunu öğrenin. Şimdi burada toz ve kül olarak duran bu madde suda çözüldüğünde çok geçmeden kristallere dönüşecektir; metal gibi parlayacak, o zaman elektrik kıvılcımları çıkaracaktır. Galvanik yoğunluğuyla o en güçlü ve sağlam terkipleri çözerek toprağı metallere çeviren bir güçtür. Hatta o kendisi kendiliğinden bitkiye ve hayvana doğru şekillenecektir; ve sizin o dar kafalılığınızla kaybından bu kadar çekinip tedirgin olduğunuz bu hayat onun esrarlı döl yatağından gelişecektir. Şimdi böyle bir madde olarak varlığını sürdürmek mutlak hiçlik midir?
Sayfa 65 - öldükten sonra toprağa kavuşmak. bu alıntı da ve ilerleyen kısımlarda yoğun bir şekilde Budizm ve doğu mistizmi hissediliyor.Kitabı okudu
Eğer ölümü bize böylesine korkunç gösteren şey var olmama düşüncesi olmuş olsaydı o zaman zorunlu olarak henüz var olmadığımız zamanı da aynı dehşetle düşünürdük. Çünkü şurası çürütülemez derecede kesindir ki ölümden sonraki var olmayış ölümden önceki var olmayıştan farklı olamaz ve dolayısıyla ilki diğerinden daha hazin ve acıklı değildir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bireyleri özerk olmadığı taktirde özerk bir toplum tasavvur edilemez; vatandaşların bireysel hakları iyice sağlamlaştırılmamışsa bir cumhuriyet tasavvur edilemez.
Sayfa 146Kitabı okudu
Artık önemli olan "gelir farklarıydı." Aslında servet ve gelirdeki eşitsizlik, sadece böyle devam etseydi, hoşlanın ya da hoşlanmayın, adil olarak da, adaletsiz olarak da düşünülemezdi. Fakat kişinin kendi standartlarıyla tam üstündekilerin serveti arasındaki aralık genişlediğinde ya da kişinin kendi konumunu hemen altındakinden ayıran aralık daraldığında veya kapandığında bu durum adalet duygusunu zedeledi ve gelir dağılımının yeniden düzenlenmesi taleplerine yol açtı.
Reklam
Reklam
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.