Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Erdem
Erdem
@Erdem0689
Yazılımcı
125 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Dan Brown'un Robert Longdon serisinin şu an için son kitabı.
Yine diğer kitaplarındaki gibi siz kitabı ne kadar yaysanızda olay bir gece içerisinde bitiyor. Okuyucuya uzun bir gece yaşatıyor.
Edmond Krisch isimli fütürist bir programcının, belki de en çok sorulan "nereden geldik ve nereye gidiyoruz?" sorularının cevabını bulduğu ve tüm dinleri tarihe gömeceği iddiası üzerine kurulmuş bir roman.
Roman İspanya da geçiyor ve Dan Brown'un gözüyle İspanya'daki bir çok tarihi ve turistik yapılarda geziyorsunuz ki önceki kitaplarını okuduysanız Dan Brown bunu çok iyi yapıyor.
Yine Dan Brown'un diğer kitaplarındaki gibi sürükleyici bir kitap ve sonu bir çok açıdan sizi şaşırtıyor. Okumanızı tavsiye ederim.
Spolier içerir.
Öncelikle belirtmeliyim ki, çok etkileyici ve çok akıcı bir kitap. Herkese tavsiye ederim.
Hikaye Amerika'da geçiyor. 1930 lu yıllarda yaşanan büyük ekonomik kriz zamanında Kaliforniya'ya göç etmek ve açlık, hastalık gibi olumsuzluklarla mücadele etmek zorunda kalan göçmenleri anlatıyor.
Joad ailesiyle tanışıyoruz romanda. Topraklarını borçlar yüzünden bankaya kaptıran bir çok aile gibi bir aile. Banka para kazanmak için tarlalara traktörlerin gireceğini, artık barınamayacaklarını söylüyor. O sırada Kaliforniya da topraklarda hasatları toplayacak birçok işçinin gerektiğini belirten el ilanları dağıtılmaya başlıyor. Joad aileside Kaliforniya'ya göç etmeye karar veriyorlar. Göç ederkende bir çok umut besliyorlar. Portakal bahçeleri içinde beyaz bir ev ve tüm aile bir arada olacak.
Joad ailesi gibi birçok ailede göç ediyor. Yollar göç eden insanlarla doluyor. Paralar kısıtlı. Arabaları bozulduğu zaman kendileri eldeki imkanlarla ve en az para harcayarak ilerlemeye çalışıyorlar.
Kaliforniya da toprak sahipleri çok fazla işçi olduğu için, işçi ücretlerini düşürüyorlar. Normalde olması gerekenden çok daha aza çalıştırıyorlar. İsyan edemiyor işçiler. Kendileri aç. Dahada önemlisi çocukları aç. Karın tokluğuna bile çalışmaya razılar.
Böyle zorluklar ve imkansızlıklar içinde Joad ailesinin nasıl mücadele etmeye çalıştığını okuyoruz romanda.
Yokluğu, açlığı ve çaresiz insanların nasıl sömürüldüğünü çok güzel anlatmış yazar.
Spoiler içererir.
Öncelikle kitabın kalınlığı ve dünya klasikleri arasında olması gözünü korkutmasın. Kitaba başladıktan sonra, kitabı bırakamıyorsun. Devamını merak ediyorsun.
Raskolnikov bir gün topluma zarar veren bir tefeciyi öldürmenin suç sayılıp sayılmayacağını önce kendi vicdanında tartıp, sonra karar verip işe girişiyor ve hikayemiz başlıyor.
Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Tam olarak istediklerini yapamayarak, biraz da şansının ve zekasının yardımıyla olay yerinden ayrılıyor.
O andan itibaren Raskolnikov'un psikolojisi, yaşadıkları o kadar sarıyor ki bir anda Raskolnikov olup çıkıyorsun. Psikolojik buhranı ile hastalığı birleşince de ortalık karışıyor biraz.
Daha fazla spoiler vermeden, okuduğun en güzel kitaplar listende ilk üçe gireceğine emin bir şekilde şiddetle tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Hafif spoiler içerebilir.
Tembel ve üşengeç bir toprak sahibinin yaşadıklarını konu alan bir roman.
İlk sayfalarda bu kadar da olur mu diyorsunuz. Kitap ilerledikçe bazen hak veriyorsunuz Oblomov a. Herşeye sarılan, dünü ve bugünü aynı olan kişilere dem vurduğunda uyumanın, tembellik etmenin daha iyi olduğunu düşünebiliyorsunuz. Tabi oblomovluk seviyesine çıkmadığı sürece :)
Bence dostluğun önemine de değiniyor kitap. Sizin tembelliğinize, ilgisizliğinize ve aksiliğinize rağmen yani size rağmen bir dost nasıl olunur da var içerisinde. Dost sanılan sahtekarlarda var.
Oblomovca bir fedakarlık da var. Bu fedakarlığa ben çok farklı duygular hissettim. Yeri geldi mantıklı olduğunu düşündüm, yeri geldi bu kadar yapmamalıydı dedim.
Birde Zahar ı unutmamak lazım. Oblomov un "Zahaaaaar" diye bağırışı kulağımda az çınlamadı :)
Uzun lafın kısası oblomovluk yapmayıp kitabı okumak lazım :)
Herkese iyi okumalar...
