Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Bacik

Esra Bacik
@Esrabck
Bir arkadaşımızdan nasıl sohbet ederek, onu dinleyerek, onun dünyasını merak ederek, birlikte zaman geçirerek, paylaşarak iyi bir ilişki kuruyorsak çocuklarımızla da bunları yapmamız gerekiyor. Onların ilgilendiği şeyler hakkında sabırla ve ilgiyle, yargılamadan, öğütler vermeden dinleyip sohbet edebilirsek çocuklarımızla aramızdaki bağlar güçleniyor. Aile içi bağlarımızı kuvvetlendirecek zamanlar yaratmamız gerekiyor. Böylece aramızda daha yumuşak, güvenli ve çatışmasız bir ilişki kuruluyor ve tüm sorunlar daha rahat çözüme ulaşıyor.
Reklam
Hz Muhammed'in tavsiye ettiği gibi:"lezzetleri acılaştıran ölümü çokça hatırlayınız." Mutlulukla başladık, şimdi neden ölümden bahsediyoruz diye düşünebilirsiniz. Ama ölüm hakkında düşünmek sahip olduklarımızı daha net bir ışık altında görmemizi, başka bir şekilde söylemek gerekirse bize verilenlerin kıymetini takdir etmemizi sağlar.
Flaubert'in ünlü sözünü hatırlayarak yorumlayabilir miyiz? "Mutlu olmak için aptal olmak gerekir." Zira mutluluk gerçeklikle temas eksikliğinden kaynaklanabileceği gibi, bu eksikliğe yol açabilir de. İstatistiksel olarak mutluluk bir anomalidir. Doğamız gereği sıkıntılı zamanlarda hüzünle merhabalaşırız. "Günaydın hüzün" sadece hoş duyguların peşinden koşarak hayatın bütünlüğünü idrak edemeyiz. Mesele iyi hissetmek değil, tüm duyguları hissetmektir. Aksi halde zor zamanların bizde ortaya çıkaracağı azim ve mücadele gibi erdemlerden mahrum kalırız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Her şeye sahip bir adamdan daha acınası kimse yoktur." Zira doyum eşiği kaybedilmiştir. Sonra Can sıkıntısı başlar. Bu durum Deniz suyu ile susuzluğumuzu ve hararetimizi gidermeye benziyor. İçtikçe daha susamış halde buluyoruz kendimizi.
Esra Bacik
@Esrabck·Bir kitabı okumaya başladı
Reklam
Temel ihtiyaçlarımızın biraz fazlasını-kendini gerçekleştirmek için ilgi alanlarına lazım olan kadarını- karşıladıktan sonra daha fazlasına sahip olmak bize mutluluk olarak geri dönmüyor. Hatta çok parası olanların zaman yoksulu olduklarını görüyoruz. Oysa Sevgi, şefkat ve dostluk gibi parayla satın alamayacağımız ve bize iyi gelen birçok değer var ve onlar bizim ruh sağlığımız için çok daha önemli. Mutluluğun özü parayla değiş tokuş yapamadığımız şeylerde; bir dostluğu, vefa duygusunu, çocuğunuzun sevgisini, bir tebessümü parayla satın alamazsınız.
Zygmunt Bauman, "tüketim yarışında bitiş çizgisi her zaman yarışmacıların en hızlısından daha hızlı koşar," diyordu bu neoliberal paradoksu ifade etmek için.
Bizler nasıl ki güneşin ışığına gözlerimizi dikerek bakamıyor ama güneşin ısısını hissediyorsak kaybettiğimiz sevdiklerimizin varlığını da tıpkı güneş ışığı gibi üzerimizde hissedebiliriz. Hâlâ sevdiklerimizin anılarıyla içimizdeki karanlıkları aydınlatabiliriz.
Hayata bakışımızı, sürekli iyi hissetmemiz gerekiyormuş gibi bir varsayıma dayandırmazsak, yalnızca iyi hissetmek yerine tüm bir duygular paletini yaşamaya hazır olabiliriz. Bu geniş bakış açısına ulaşabilmenin önündeki temel engellerden biri de sürekli mutlu olmamız gerektiğine dair bir yanılgının varlığıdır. Sanki mutlu değilsek bizde bir sorun varmış gibi bir algı mevcut günümüzde.
"İnsan hastalandığı için ölmez, doğduğu için ölür."
Reklam
Yas ülkesi oraya ayak basan'a dek neye benzediğini bilmediğimiz bir yerdir. Yas evinde en uzun sessizlikler konuşur zira kelimelerin taşıyamadığı acılar vardır. Sessizlik, kelimelerin yüklenemediği ağırlığı yüklenir. Sıradan kelimeler tanık olunanları ifade etmekte yetersizdir. Dilin sınırları acıyı kuşatamaz. İnsan "dilinin döndüğü kadar" susar.
Esra Bacik
@Esrabck·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Dervişin Teselli KoleksiyonuMecit Ömür Öztürk
9/10 · 6,8bin okunma
Bizler hikayelerinin içinde nefes alıp veren canlılarız; hikayelerimiz değiştiğinde dünyamız da dönüp bizi değiştirir. Kendini güncellemek gibi. Gelişmek, olgunlaşmak demek bu değil midir zaten? Başımıza her ne gelirse gelsin aklımızı muhafaza etmek için anlatılardan, hikayelerden yardım alır, bütünlüğümüzü Bozan her müdahaleden sonra barış'a tekrar kavuşabiliriz.
"Ördek sendromu". Suyun üstündeki ördeği izlerken onun ne kadar yumuşak ve rahat bir şekilde süzüldüğünü gözlemleriz. Oysa suyun altında, bizim görüş alanımız dışında ördek sürekli ayak çırpmaktadır. Bu fenomen, başarılı hayatlarını gördüğümüz insanların aslında görünmeyen tarafları olduğunu bize hatırlatabilir.
Zihinsel esnekliğe sahip insanların başkalarının başarı ve mutluluklarına hasetle yaklaşmadıkları görülmüştür. Başkalarının başarısı karşısında duyulan hasedin sebebi derinlerde Bir yerde yatan Güven problemi olabilir. Kişinin güveni kendi özüne dayalı değil ise diğerlerinin başarısı ona tehdit altında hissettirebilir. Oysa özgüven kişinin kendine yani özüne ait olan bir duygudur. Başkalarıyla paylaşılmaz ve mukayeseye dayanmaz.
612 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.