Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse? Ya bu cesaret bir tür sarhoşluksa?
Beklenen geldi ama çok gecikti.. zaman kazandı ve insanlar kaybetti…
Aslında kitabın içeriği anlatılmaz, okuyan yalnızca hisseder bu kitabı. Çok farklı bir evren.
Kitabı okurken adeta ben de teğmen Drogo gibi kalede yaşlandım ve yalnızlığın sarhoşluğuyla..
Hiçbir zaman olmayacağını biliyorduk ama yine de bir türlü o umut kelimesini aklımızdan çıkaramıyorduk. Tatar çölü sen korkunç bir umuttun.
Şimdi kötü bir eleştiri yapmak istemiyorum ama bu yazar abimin en büyük sorunu bir cümleyi on defa anlatmaya çalışması,,
aynı cümleyi tekrarlamaktan bir çıkış yolu bulamıyor ve okurken sorgulamam gerektiği yerde (Abi anladım Allah aşkına geç artık ) demeye başladım. Bu yüzden biraz sıkıldım okurken. Abimiz felsefe yapayım demişte pek olmamış ya felsefik bir yazı okuyamadım :/ Yazar abime saygılar
Ömer Hayyam felsefesi, şiiri, tarihi ve astronomisi ile tanınan doğunun ünlü bir filozofu diyebiliriz.
Hayyamı ilk Semerkant kitabı ile tanıdım. Semerkant kitabını okurken Hayyam döneminde yaşayan çoğu kişi hayyamı kınıyordu ve kitap hayyamı öyle güzel anlatıyor ki hayyama hayran kalabiliyoruz kınanacak yanını bulamıyoruz.
Rubailer şiirine başladığım zaman hayyamı neden kınadıklarını daha iyi anladım.
Hayyam şiirlerinde sürekli şarabı över ve her kelimesinde dini sorgular. Felsefi bir sorgulamaya düşen Hayyam sürekli Yaradıcıyı sorgulama içerisindedir ve sürekli bu yuzden hatalara da düşmüştür. Bu çoğu alim ve İslam bilimciler tarafından da kınanmıştır.
Ben rubaileri okurken Hayyamı anlamaya çalıstım Hayyam zeki bir filozof olduğunu düşünüyorum ama dine olan yargısına bir anlam veremedim. Ve rubaileri okurken "üstadım beee" diye söylendim sürekli. Onun düşüncelerine karşıyım. Dini görüşlerine de karşıyım ve sürekli şiirlerde şarabı övmesine de karşı geldim. Ama harika şiir yazdığını söylemeden de geçemyelim.
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,7bin okunma
Birinci dünya savaşını bir genç kadının gözünden anlatıyor. Babası Avusturya subayı olan clarissa güzel karakteri ile örnek oluyor. Fransa'ya eğitim için giden clarissa fransalı genç leonard ile tanışır ve ona aşık olur. Savaş nedeni ile leonarddan ayrılan clarissa kendi ülkesine döndüğünde hamile olduğunu fark eder ve üsttelik bebeğin babası aynı zamanda düsmanlarıdır. Subay olan babasına düşmanın çocuğunu karnında taşıdığını söyleyemez ve bir kaç plan ile çocuğunu dünyaya getirir
ClarissaStefan Zweig · Can Yayınları · 201013,9bin okunma
Çok beğendim, zevkle okudum. Cinayet romanına benziyor ama tam olarak cinayet romanı da değil. Cinayet gününü anlatıyor. Bir namus meselesi yüzünden, yaşanan bu cinayet olayını anlatırken, o kasabadaki insanları ve cinayete kurban giden gence tanık olan insanları anlatan akıcı bir roman. :)
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202174 okunma
Nikola Tesla
~space, science, art, nature and physics student~
.
Battığı sırada yıldıza andolsun ki…
~Necm-1
