Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.30
Gamze Y
Gamze Y
@Gamzeyesildal
96 okur puanı
Haziran 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Doğaya, dinginlige, kendini bulmaya, felsefeye merak duyanlar okumalı...
Yurumek üzerine kısa metinlerin olduğu bir kitap. Yürümek spor değildir diye başlıyor.
Yürümek hareketli bir eylem olsa da aslında dünyaya dur demektir.
İçinizdeki dinginligi yakalamaktir.
Günlük sorun ve meselelerden uzaklaşıp kendi içinize dönmektir.
Yürümek yalnızlıktır.
Düşüncelerinizi , fikirlerinizi sıraya koymanızi sağlar.
Kişisel farkındalığınız gelişir.
İlk 100 sayfa daha once kendi kendime düşündüğüm şeyleri, başkalarının hatta çok unlu felsefeci ve düşünürlerin yaşamlarından orneklerle okuma imkanı sağladı. Şaşırdım, yanlizliga, kendi başınalığa, hareketin içindeki hareketsizlik, dinginlik ve kendini kesife bu kadar isabetli ve hayatin icinden yorumlar okumak hem ilginç hem iyi geldi. Okumaya devam ediyorum.
Son olarak her bölüm de önemli bir düşünür, felsefeci ya da felsefi akıma göndermeler var. Örneğin, Nietzche nin kendini tüketerek yürüdüğünü, yürüyerek hem migren hastalığını iyilestirdigini hem de ileri ki yaşlarında sağlığını tehlikeye attığını bilmiyordum. Ancak en önemli eserlerini de uzun yürüyüşlerin katkısı ile yazdığını da öğrendim.
Zaten çok uzun bir kitap degil. Tek tek içindeki bölümlerden bahsetmek kitabın keyfini kacirabilir. Doğaya, dinginlige, felsefeye, Kişisel farkindaliga merak duyan herkes en az bir kez okumalı diye düşünüyorum. Kitaba puanım 10. Çünkü yürümekten bahsedip daha nasıl bir kitap yapılabilirdi ki... her sey yerli yerinde bana göre...
Roman dört ana karakter etrafında geciyor. Konusu hala geçerliliğini koruyan insan ilişkileri, kadın erkek ilişkileri, kişilik yapıları... seneler öncesi ilişki ve kişilik sorunlarının bugün ile çok fazla benzerlik göstermesi çok ilginç. Konusundan bahsedip okumanın keyfini kaçırmak istemiyorum.
Doğal olarak eski dilde çok fazla kelime içeriyor ancak parantez içi açıklamalar ile sözlüğe bile gerek kalmadan romanı akıcı bir şekilde takip edebilirsiniz. Kurgusu çok akıcı ve içine alan bir yapıya sahip.
Suat Derviş, kişileri ve ilişkileri anlatırken, kadınların anlaşılmasına çok hizmet etmiş gibi geldi bana. Kişileri ve romanları etiketlemeyi sevmem ancak ben Suat Derviş i çağının çok iyi bir kadın hakları savunucusu ve feministi olarak gördüm. Romanı okurken kadınların ve adamların hep aynı sorunları yaşıyor olması düşündürdü beni. Belki de zaman ilerlese de sorunların yasanma biçimi ilerlemiyor. Hepimiz kendi zamanımızda kendi ilerlememizi yaşamak zorundayız...
Son olarak Suat Derviş i okumanızı tavsiye ederim. Başka kitaplarını da listeme aldim.
Seker portakalı, güneşi uyandıralım ve delifisek, itiraf ediyorum, alıp kenara koyduğum ve okumadığım kitaplardi.. oluyor arada öyle...
deprem olduğu günlerde biraz sakinleşmek ve haberlerden zihnimi uzaklastirmak için şeker portakalın 'i ve peşinden delifisek i okudum. İkisini de çok beğendim. Zeze' yi çok sevdim. Delifisek in anlatımı bana daha çok hitap etti. Güneşi uyandıralım' i da bugünlerde bitiririm. Sirayi karistirdigimin farkindayim, icimden oyle geldi. Yorum yapmak, eleştirmek, yazarı konusu çok iyi bilinen kitaplar için gereksiz geliyor bana.
Kitabi okurken söyle hissettim, farklı zamanlarda ve farklı ruh hallerinde , Zeze, hep farklı şeyler hissettirecek bana. Evet keşke daha önce okuyup bu farklı şeyleri hissetmek için daha çok zaman yaratsaydim kendime... olsun geç olsun güç olmasın...
Okur Takip Önerileri
Deprem günlerinde gündemden uzaklaşmak, biraz sakinleşmek için okudum. Zeze, kafamı biraz da olsa dağıtmaya yardımcı oldu. Teşekkür ederim kendisine. Kütüphanenin bir köşesinde durup zaman zaman bazı kısımlarını açıp okumalık bir kitap.
Kisa bir roman ve akıcı
Okunmali. Insanı ve duyguları anlatisi, karakterler ve olay örgüsü akıcı ve anlaşılır. Yazar bir karakterin yaşadıklarını ve duygusunu anlatirken oradaymış gibi hissediyorsunuz. Birden o odada insanların içindesiniz. 3 günde kısa zaman dilimlerinde bitirdim. 2 kitap arası ya da uzun bir kitapta sıkıldığınızda araya da alabilirsiniz. İyi okurlar kitabı bir oturuşta okuyup bitirebilirler.
OKUNMALI
Olay örgüsü, dili çok akıcı, her an kitabın içindesiniz. Dikkat dağınıklığı yaşayan bazen aynı sayfayı 2 kez okuyan birisiyim. Bu kitapta hiç yaşamadım. Kadın karakter Kitty nin uyanislari ve kişisel tahlilleri güzeldi. Bazen neden daha önce düşünemedi dediğim oldu ancak Kitty i o günlerin atmosferinde değerlendirmek lazım. Walter in da iç sesini okumak isterdim. Neyi neden yaptığını, zayifliklarini , fedakarlıkları... Charles a gerek yok onu kitaptaki karakterler çok güzel cozumledi zaten. Sonu daha romantik bilebilirdi ama realist bitirmeyi düşünmüş bence yazar. İyi mi yapmış, iyi yapmış...
Graham Norton'un Türkçeye çevirilen iki kitabını da okudum. Dili sade, olay örgüsü çok karmaşık değil ama çok basit de değil. Karakterler günlük hayatta karşılaşılabilecek yapıda. Çiftlik, Koruyucu romanına göre biraz daha entrika içeriyor. Olay hakkındaki tahminleriniz yön değiştiriyor sonra yanıldığınızı anlıyorsunuz. Gizem macera türü okurum ve severim de. Belki o yüzden belki okunması ve dili sade bilemiyorum bir günde bitirdim. Dram yönü ağır basıyor bence. korku beklemeyin. Ana hikayeyi beğendim. merak ettiren ama bir yandan da okurken dinlendiren bir kitap. tavsiye ederim.
Hızlı okurlar kitabı bir günde bitirebilirler. Tam bir İngiliz romanı, dili sade, İrlanda topraklarında geçiyor ancak yöreye ait yer isimleri dışında pek bir şey yok. Bir kayıp, boşanmış bir anne, sizi üzüntülere boğacak dramlar yok. ancak okunur mu evet. özellikle yoğun kitaplar arasında geçiş yaparken zihin dinlendirmelik bir kitap olabilir. Ayrıca Graham Norton, İngiliz Talkshow cu, programını izlediyseniz ve tarz olarak merak ediyorsanız okunabilir.
Macera gerilim gizem romanlarını seviyorum. Beğeniye 10 puan verdim çünkü kendi alanında hakettiğini düşünüyorum. Sonu tahmin edilemez ve sürükleyici bir romandı bence. İçinde vahşet öğeleri sınırlıydı okunamayacak kadar değil. Film senaryosuna çevrilmeye çok müsait bir roman bence. Tabii ki türünün klasikleri ile kıyaslanmamalı. Ancak yazarın diğer kitaplarına da bakma isteği uyandırdı bende.
Benden kaynaklanan nedenlerle kitabı bitirmem uzun zaman aldı. Aslında çabuk bititrelebilecek bir kitap.
Gerçek olduğunu bilmek, yazarın bunların bir kısmını yaşadığını bilmek okuma hızımı yavaşlattı. İnsanların kendinden farklı olana karşı yaptığı zorbalığa, zayıf olana ya da zayıf gördüğüne karşı yaptığı zalimliğe katlanamıyorum. Bu yönden okuması zor anlatım ve ifade yönünden okunması kolay bir kitap. Ancak okunmalı...
Cok kısa sürede okunabilecek bir kitap. Olumsuz yorum yazanların yazdıklarını tekrar etmeyeceğim. Belki beklentiyi azaltmak kitap hakkında daha doğru değerlendirme yapılmasını sağlar.
Ben kitabı okurken şunu hissettim, gunumuzde gençler ilişkileri bu kadar saydam, alenen ortada, birbirine geçirgen yaşıyorlar. Bunu görmek, onların duygularını anlamak, gunumuz gençliğini ilişkileri hızlı tüketmek ile yargılamak yerine yaşadıklarının altındaki duyguları anlamak adına okunabilir...
Çok derin klasik bir roman beklentisi içerisine girerseniz tabii beğenmezsiniz. Ancak 2 gencin, bazen birinin bazen ötekinin sorunlu olduğu, dışarıdan normal gözükürken içinde ne biçim fırtınalar koptuğu, dengeleri oturtmaya çalışırken çekilen eziyetleri görmeye çalışırsanız empati duygunuz artabilir.
Son olarak iki ana karakter arasındaki diyalogların sadeliği beni etkiledi. Kısa cümleler bazen birbirlerini kimsenin anlamadığı kadar anlayabilmeleri güzeldi... İki karakterin kitap boyunca ayrılamama sebebi de buydu bence...
Çevrenizdeki kadınlara okutun... Hediye edin, önerin
Kitabın açıklamasında yazdığı gibi, üç farklı kıtadaki üç farklı kadının, kendilerine biçilmiş rollere, yollara "hayır" deme öyküsü anlatılıyor. Daha fazla yazarsam kitabı okumanıza gerek kalmaz. Yalın bir anlatımı olan bir günde bitirebileceğiniz bir kitap. Sadece bir kısımda çeviriden ötürü mü bilemedim, lisan farklılığından mı, romanın kahramanı hayal mi ediyor, yaşadığını mı anlatıyor, karıştı zihnimde. Yaşadığını anlatıyor ama şöyle olacaktı, böyle olacaktı diye ifade edince okuduğunuzu sorguluyorsunuz... Ama çok önemli bir ayrıntı da değil.
Kitap güzel, dünyaları beklemeyin ama olumlu duygularla ayrılacaksınız kitaptan. Ayrıca Yan Pasaj yayınevi nin diğer kitaplarını da inceliyorum, okuma listeme aldım...
İki günde okuyup bitirdim.
Genel olarak bir kişisel gelişim kitabı denebilir ancak içinde küçük bir aşk öyküsü var. Vermek istediği mesajları ve öğütleri romandaki karakterler üzerinden vermiş. İsterseniz romanın karakteri Emma ile birlikte aynı adımları uygulayabilirsiniz. Uygulamalar ütopik değil gayet mantıklı.
Açıkçası ilgimi çekti, hoşuma gitti. Yayınevi de ayrıca ilgimi çekti bazı kitapları not aldım okuyacağım. Güzel ve günlük hayatı biraz daha derinlemesine sorgulayan bir kitap.
Ayrıca okuduğum kitapların başka kitap, şarkı ve filmleri önermesini ve bunları not almayı seviyorum. Bu kitapta da bu fazlası ile vardı.
Okuyabilirsiniz. Kişisel gelişim tadında gelmesine bakmayın. O kategoriye koyacaksınız da okuduğum en felsefi kişisel gelişim kitabıydı diyebilirim.
95 sayfalık 1 günde bitirilebilecek bir roman denemesi. Yazar Marc Auge, antroplog. Aynı zamanda etnolog. Çeşitli ve ilginç konularda kitapları var, merak uyandıran bir yazar.
Kitaba gelince içinde psikoloji terimleri var. Narrative psikoterapi demiş ama bunu anlatmıyor. Sadece başında kullanılmış. Psikanaliz diyor ama öyle aman aman psikanalitik terim yok içinde. Romanın konusu, birkaç günlük olaylar silsilesi, birinin birini araması bulması...
Benim ilgimi çeken ve not düştüğüm kısımlar bu arama bulma hadisesinden bağımsız, bazı saptamalar. Örneğin, ikili ilişkilerdeki ayrılık için diyor ki yazar kitabın bir kısmında, "bir ayrılığın ortak bir uyarlamasını edinmeye çalışın, hiçbir yere varamazsınız. Çünkü tarafların her biri ilişkide ve sonunda kendi uyarlamasını yazar." bu ve buna benzer cümleler bana kitabı okutturdu.
Son olarak yapı kredi yayınlarının değişik ülkelerden değişik yazarlara ait çevirilerini seviyorum. Değişik tatlar bırakıyor zihninizde, okunası bir yazar ve kitap, tavsiye ederim.
Alfa yayınları Hayır serisinden bir kitap. Serinin diğer kitapları da toplumsal ve güncel olaylara ayrılmış. Onları da okumayı düşünüyorum.
Kadın hakları ve eşitlik için savaş vermiş ve hayatını bu uğurda kaybetmiş Maire Gouze'yi kısaca anlatmaktadır. Kadın haklarının savunulması ve eşitlik için verilen düşünce savaşı konularında derinlemesine bilgi edinmeden fikir edinmek için okunabilir. Kitabın son sayfaları da Türkiye' de Kadın Koruma dernekleri adres ve telefonlarına ayrılmış.
Marie Gouze, sonradan Olympe de Gouges (1748-1793) adını almış ve Fransa da yaşamıştır. O günün koşulları içerisinde, okula gitmeden kendi kendini yetiştirmiş, tiyatro oyunları, makaleler, denemeler, duvar yazıları, hicivler yazmış ve yayınlamış. Kadınların yurttaşlık, oy kullanma, kürsüde söz alabilme, eşitlik haklarını savunmuş. Fransız Devriminin güçlü isimlerindendir. Maalesef, yaptıkları toplumsal açıdan tehlikeli bulunarak yargılanmış ve 3 kasım 1793 te giyotin ile idam edilmiştir.
