Tasarlamak gerçek bir şeydir ; açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasindaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.
Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitap. Macar yazar Agota Kristof’un birkaç yıl arayla yazdığı üç kitabı Yapı Kredi Yayınları beraber basmış. Kesinlikle çok iyi yapmış! Elimden bırakamadığım bir kitap oldu. Evet içinde oldukça fazla olumsuz içerik ve kötü olaylar yer alıyordu fakat kitap zaten bir savaş dönemini anlatıyor. Yıl, savaş veya
Magda Szabo’dan okuduğum ilk kitap. Devamı kesinlikle gelecek. Her sayfasında yüreğim burkularak okudum diyebilirim.
Nerdeyse 50 yıl evli kaldığı kocasını kaybeden Etelka yalnızlıkla nasıl baş edeceğini bilmez bir haldeyken kızı Iza’dan gelen teklifle tüm hayatını geride bırakıp onunla yaşamaya başlıyor. Ondan sonrası duygu denizi.. Aslında hepimizin hayatında yer alan, görmezden geldiğimiz bastırdığımız, bazen ailemize bazen arkadaşlarımıza anlatamayıp yansıttığımız duygular.. Aslında karşı tarafa iyilik yaptığını düşünürken, birilerinin hayatına şerh koyuşlarımız bazen..
Herkese üzülüp herkese yer yer kızıp hem de herkese bir açıdan hak verdiğim bir hikaye oldu ve gerçekten çok etkilendim.
Bazen acı da olsa daha dürüst olup karşıdakini kırmamak için gerçek duygularımı bastırdığımda hem kendime hem de bir o kadar da karşımdaki insana büyük kötülük yaptığımı yüreğimde hissettim. Aile işin içine insan zorlanıyor bazen dürüst kalmaya ama özellikle asıl orda sahte duygulara yer olmamalı, herkes birey olmadan bütünü korumak zor. Bunun içinde duygularda dürüstlük şart.. Yalandan ilgilenmeler, sohbetler, ayıp olmasın diye yapılan aramalar yerine herkese iyi gelecek gerçekçi ilişkiler kurmak gerek..
Bende yeni kapılar açan bir hikayeydi Etelke ve Iza’nın hikayesi.. ve hiç söylenmeyen şarkıları..
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,491 okunma
..Çocukken böyle şeyler düşünmüyordu insan ne de olsa. Güdüleri ve beğenileri üçüncü kişilerin gözüyle kirletilmiş olmuyordu henüz. Mutluluğun aranan bir şey haline henüz dönüşmediği zamanlardı onlar.
Erich Scheurmann’ın yolunun Samoa adasına düşmesi ve orda kabile reisi Tuiavii ile tanışması ile başlayan bir hikaye.. Tuiavii daha önce Avrupa’da bulunmuş kendi vatanı ve Avrupa arasındaki farkları görmüş bir kabile reisi.. Göğü Delen Adam ise Scheurmann ile Tuiavii’nin dostluğu ile gelişen konuşmaların yer aldığı bir kitap..
Avrupa insanını Papalagi olarak isimlendiriyor Tuiavii ve başlıyor kendi halkına Papalagileri anlatmaya..
O kadar doğru tespitler yer alıyor ki kitapta oturup düşünmemek ve hayran kalmamak mümkün değil. Özellikle Papalaginin para ile olan ilişkisini anlattığı kısım beni derinden etkiledi.
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202014bin okunma