...Evet, Karamazof, Tanrı'nın olmadığını yetkili bir ağızdan işitince ağır bir yükten kurtulmuş gibi sevinç duyar. Demek dünya nimetlerinden daha rahat, daha korkusuz kām alabilecek. Ama...
Nietzsche "Tanrı öldü" diye haykırdığı zaman Avrupalı gülümsemişti.
Tanrı'nın çoktan öldüğünü Zerdüşt yazarın- dan başka duymayan kalmış mıydı ki? Hıristiyanlığın Tanrı'sı dünya işlerine karışmıyordu, bir mavera yöneticisiydi sadece.
Avrupa Demokrit'lerden beri tanrıların insanları terk ettiğine inanır.
İsa'nın tahtında Rönesans'tan bu yana Promete vardır.
Tanrı, Ingiltere hükümdarı gibi, dekoratif bir varlık, bir remiz veya bir hatıradır. Insan münasebetlerini akıl düzenler.
İslâm ezeli hakikate, yani vahye teslimiyettir. Akıl, ilâhî iradeyi anlamak ve anlatmak için bir vasıta. İslâmiyet en yırtıcı kavimleri, en rahim, en âdil cengåverler payesine yükseltmiş. Kurdu kuzulaştırmış. Allah korkusuna dayanan bir medeniyet Allah korkusu kalmayınca bedeviyetlerin en sefili olmaz mı?