Bunca yanlışın içinde, bunca yanlışlığı az çok yaşarken ve bunca kötülüğe seyirci yaşamak zorunda kalırken, içimiz tabiatıyla sıkılıyor. Nasıl sıkılmasın; insanın fıtratının bu kadar gurbetine düştüğü, bu kadar uzağında yaşamaya memur ve mecbur kılındığı başka bir zaman oldu mu daha önce şu yeryüzünde? Evet, kellerin alındığı devirler yaşandı, ama göğüs kafeslerinden kalplerin çalınmaya çalışıldığı bir zaman oldu mu? Elbet içimiz sıkılacak ve üzüleceğiz. Ama gerileye gerileye gelebileceği son nokta bu olsa bile; bu keder, bu üzüntü, bu kahır, bizi imanın sınırları içinde tutan, bizi kaybolmaktan, çözülüp gitmekten sakınan buğz değil mi? Hamd edelim o halde, bizi içimizde insan tutan, bırakmayan bir buğz kalmış diye içimizde.
-Alıntı