Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gribulut

REJİM SORUNU Mustafa Erdoğan
Türkiye'de halk katında yaygin siyasal kültürde "devlet"in özel bir yeri vardır ki; insanlardan ondan sadece korkmazlar, "ikbal"i de ondan beklerler. Bu anlayışta devlet "nimet" ve "ihsan" kapısıdır. Türkiye insanın hala büyük bir kesimi onur ve şerefin kaynağı ve bağişlayacisi olarak devleti görmektedir . Türkiye vatandaslarının önemli bir kısmı "dogru din"in ne oldugunu da devletin kendisine söylemesini bekler. Kısaca devletin herseye kadir olduğu; bu nedenle, istedikten sonra, olmayan kaynakları bile dağıtabileceğini düşünülür.
Reklam
Bergman'a sorarlar: "Dünyanın kurtuluşu neyde gizlidir?" Bergman: "Utanç" der "utanç!"
Şeytanın sırtından kazanılan onun midesi yolunda harcanır...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak ama budandıkça fışkıran da bizleriz ölüyoruz, demek ki yaşanılacak..." -İsmet Özel
“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… Bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
Reklam
Uslanmaz bir yürek taşıdıgıma dair Yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda Oysa rüveyda Baştan başa ben Kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim. -Nurullah GENÇ
Kapitalizm, okutarak cahilliği, çalıştırarak fakirliği, medeniyet diyerek barbarlığı, ve barış diyerek ölümü artırmaktadır. Yeryüzünde kapitalizm ve emperyalizmle sorunu olmayan bir kişinin "insan-ca" yaşıyor olduğuna inanmak için hiç bir sebebimiz yoktur.
İhsan Fazlıoğlu
İhsan Fazlıoğlu
İbrahim Hakkı Hazretleri'nin Şakir ve Zakir adında iki oğlu vardır. Hasankaleliler her ikisine de sonsuz saygı ve sevgi duyarlar. İbrahim Hakkı'nın küçük oğlu Zakir, yavaş yavaş itibarını kaybetmeye başlar. Son derece dindar olan Hasankale halkı Zakir’in her zaman meyhaneye gitmesine çok kızar olmuşlar. Zakir gününün büyük bir kısmını meyhane
Hakka gel sırrını eyleme zahir, Olmak ister isen bu yolda mahir, Harabat ehlini hor görme zakir, Defineye malik viraneler var. -Erzurumlu İbrahim Hakkı
DİYALEKTİK GAZEL büyük bir şaşaadır ölüm ebruli nurlarla gelir öyle bir yanardağdır ki öfkesi mutantan destur'larla gelir karşıtıyla yüklüdür herşey mutlak çözümlerden vazgeç tartışılmaz mükemmellikler ne gizli kusurlarla gelir sen sen ol korkma karanlıktan dik ışık çekirdeklerini çünkü en berrak sular bile en yağlı çamurlarla gelir nasıl doğmakla başlarsa ölüm ölmekle başlar öyle hayat bil ki dünyayı sarsan sıçramalar birikmiş şuurlarla gelir
Attila İlhan
Attila İlhan
Reklam
“Aradığın şey o kitaplarda değil. Aradığın şeyi okuyarak bulamazsın. Sende eksik olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın. Aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın. Dünyadaki bütün kitaplar, bütün hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laf sevginin yerini tutmaz. Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın” buyuruyor Hazreti Şems, ne mutlu sevene, ne mutlu anlamaya kalbinden yol bulana...
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan
Her yer tüketilip atılmış kelimelerle dolu... Milyarlarca kelime dolaşıyor atmosferin içinde... Belki hayatı tehdit eden en büyük kirlilik bu! Çiğnenip tükürülmüş sakızlar gibi eriyor, her yere yapışıyor bu sıvaşık kelimeler... Çoklar ama çok çeşitli değiller; aynı kelimeler sayısız kez çoğaltılıp etrafa savrulmuş sanki. Anlamın kıyameti kopmuş da geriye anlamsızlığın çok sesli işgali başlamış gibi...
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan
Sırf taklide dayalı bir iman, ilk halinde zayıftır.Eğer onun kalbine, inandıgı şeylere zıt bir düşünce atılırsa,mevcut inanç yok olabilir.Bunun için çocuğun ve avamın kalbinde imanın takviye edilip sabit hale getirilmesi gerekir Tâ ki iman kalpte yerleşsin ve artık sarsılmasın. Fakat imanı kalpte takviye edip sabit hale getirmenin yolu, ona cedel yolunu ve kelamı ögretmek değildir; Bilakis bunun yolu, onu Ku'ran ve tefsir okumakla, hadisi ve manasını ögrenmekle ve ibadet vazifeleriyle meşgul etmektir. Bu şekilde Ku'ran'dan işittiği delillerle, hadislerde karsılaştıgı şahit ve faydalı bilgilerle, ibadet ve günlük vazifelerinin nurlarının kalplerine yansımasıyla, salihleri görmesiyle,onların meclislerinde bulunmasıyla,onların simasından, sözlerinden güzel hallerinden Allah Teâlâ'ya boyun eğişlerinden O'ndan korkularından ve O'nun için gösterdikleri tevazudan kalbine sirayet edrn feyizle imanı durmadan artar ve kalbinde sabitleşir.
İmam Gazali
İmam Gazali
Yıllardır çocuk başları akıyor yamacımızdan yıllardır balçıklı bir hayvan çeperlerimizde kentlimiz cebinde cinayet fotoğraflarıyla sofraya oturuyor köylü -biraz sessizlik- ne tuhaf bir kelime? Asfalt yakıyor genzimi asfalt adamlarını topluyor aramızdan yıkılıp omuzdaşlarının seslerine yıkılıp bir boran içinde toplayarak çiçeklerimi
İsmet Özel
İsmet Özel
Bütün şiirlerde söylediğim sensin Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumuşağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili -
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Reklam
Rabbim beni; tarikatları büyüdükçe, şirket ve televizyon kanalları oldukça İslam’ı büyümüş zanneden ve Mehdi geldi gelecek diye mutlu olanlarla aynı yerde görsün istemedim hiç. Ben, tek bir genç ağzında sigara ile dolaşırken dahi kendime uykuyu haram etmeye çalışan ve kapasitesi kadar iş peşinde olan bir kulum. Bu kadar becerebiliyorum. İddiam yok, inadım yok. Duaya muhtacım, mü’min kardeşlerimin desteğine muhtacım. Şu sitede şöyle denmiş olabilir. Rabbim de bir şey diyecek elbette. Dünya ebedi bir yer olsaydı endişem olurdu da, şu hâliyle masrafına değmez diyorum. |
Nureddin Yıldız
Nureddin Yıldız
Bunca yanlışın içinde, bunca yanlışlığı az çok yaşarken ve bunca kötülüğe seyirci yaşamak zorunda kalırken, içimiz tabiatıyla sıkılıyor. Nasıl sıkılmasın; insanın fıtratının bu kadar gurbetine düştüğü, bu kadar uzağında yaşamaya memur ve mecbur kılındığı başka bir zaman oldu mu daha önce şu yeryüzünde? Evet, kellerin alındığı devirler yaşandı, ama göğüs kafeslerinden kalplerin çalınmaya çalışıldığı bir zaman oldu mu? Elbet içimiz sıkılacak ve üzüleceğiz. Ama gerileye gerileye gelebileceği son nokta bu olsa bile; bu keder, bu üzüntü, bu kahır, bizi imanın sınırları içinde tutan, bizi kaybolmaktan, çözülüp gitmekten sakınan buğz değil mi? Hamd edelim o halde, bizi içimizde insan tutan, bırakmayan bir buğz kalmış diye içimizde. -Alıntı
Seni de vururlar bir gün ey Acı Halepçe'de soldurulmuş gül gibi Bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri Ve siz Ey analar, Hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler söylerdiniz Hani siz, fatihler doğururdunuz... Gelin kızların giysileri kirletildi Çocuklar hep yetim kalıyor 'Elem yecidke yetimen feava'
Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
Plevne türküleri ağıtlara dönüşürken, Çeçenya'da yiğitler İnancın emeğin / ve Aşk'ın Kılcal damarlarına ulanıp sustular... Ve ne Bağdat'tan Ne Şam'dan Ne Mekke'den Ne Diyarbekir'den Ne İstanbul'dan Ne Buhara'dan Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi Duymuyor
Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
Bir Fransız siyasetbilimcisi "Gençler radikal olur çünkü muhafaza edecekleri bir geçmişleri yoktur fakat kazanacakları bir gelecek vardır. Yaşlılar muhafazakar olur çünkü onların artık kazanacakları bir gelecekleri yoktur muhafaza edecekleri kocaman bir geçmişleri vardır." Bu denklemde orta yaşlılar da liberal olurlar çünkü hem muhafaza edecekleri bir geçmişleri hem de kazanacakları bir gelecekleri vardır. -Alıntı
İlim talebeliği ile sistem ameleliği karıştırılmasın! -Alıntı
Reklam
Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va- rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Gitmek fethetmektir Yahut yenilmektir kan kusarcasına Hikayen doğrulanmalı uzaklarda Sessiz bir onay, mütebessim bir baş eğiş Ararız sokulduğumuz her sokakta Oysa gençken nasıl da çırpınırdık yanlışlanmaya Öğretsin isterdik hayat, bildiği ne varsa Acımadan, susmadan, kafamıza vura vura
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Sanki uzun mesafeler boyunca yürümüş gibi yorgunuz ama geldiğimiz hiç bir yer yok. Sanki her şeyi çok seviyormuş gibi yapıyoruz ama dünyamız kaskatı, içinde neredeyse hiç sevgi yok. Sanki her düğümün çözümünü biliyormuş gibi konuşuyoruz ama her yaptığımızla, her söylediğimizle düğümler daha da çözülemez hale geliyor. Milyon tane kitap deviriyoruz görünüşte ama o kitaplardan hayata yayılan hiçbir bilgelik yok.
Gökhan Özcan
Gökhan Özcan