"... Benim gibi ansiklopedik kadınlar, sığ düşünceli erkeklere ağır gelir. Bu yüzden de bizi başlarının üstünde taşıyamıyorlar. Aslında bir yandan düşününce pek de haksız sayılmazlar. Çünkü içi boş bir kafanın üzerinde ağırlık taşındığı nerde görülmüş ki?"
"Yüreğimin üzerinde o kadar büyük bir özlem
var ki, her parçam ayrı ayrı kanıyor..
Ruhumun derinliklerinden gelen bir sesle,
Yarabbi 'N'olursun ellerimden tut..!"
Çok uzun zamandan beri ben de hayatı ve ölümü düşünüyordum. Daha çok ölümü düşünüyordum da denebilirdi. Kendimi nedense ölüme daha yakın hissediyordum. Aslında hepimiz öldürülmüştük. Sadece bedenlerimiz henüz toprağa gömülü değildi. Artık kalbimde aşık olduğum adama bile yer yoktu. O anda, "Aşk nedir?" diye düşündüm. Aşk bir zamanlar Tarık' tı. Tarık bir zamanlar kısa süre yaşadığım mutluluktu. Mutluluk bir zamanlar çok sevdiğim ailemdi...
"Erkekler kalın ciltli kitaplardan değil, çerez niyetine alıp okuyabilecekleri kitaplardan hoşlanır. Benim gibi ansiklopedik kadınlar sığ düşünceli erkeklere ağır gelir."
"Müzik sadece akıl işi değil aynı zamanda ruh işidir. Nasıl ağaçlar fırtınaya direnemeyip dallarını onun karşısında eğiyorsa, şu tahta parçası da bu özverili çalışman karşısında bir gün senin önünde eğilip sana reverans yapacak."
"Bugünlerde de yaşantımızda değişen pek bir şey yoktu . Günlerimiz televizyondaki savaş haberlerini izlemekle geçiyor , sıranın bize gelmesinden endişeleniyorduk. Artık çoğu Zaman ölülerimizi bile saymıyorduk ."
Asker yanıma geldi, saçlarımı kokladı. " Zaten kokundan belli," dedi. "Sen İslamiyet kokuyorsun."
"Sen de," dedim gözlerimi gözlerine dikerek. "İslamiyetten korkuyosun. Hem de o kadar çok korkuyosun ki , geceleri rüyana giriyor, öyle değil mi ? "