Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Günay Qasımzadə

Günay Qasımzadə
@Gunay2002
Fakat şöyle de bir şey var; edebiyatta kullandığımız şeyler, gerçek hayatta kullanmaktan vazgeçtiklerimizdir.
Reklam
Ayrıca nihai hedef birey olmayı başarabilmektir. Modem ahlak, insanın kendi döneminin standartlarını benimsemesinden ibarettir. Bence kültürlü bir insanın kendi döneminin standartlarını benimsemesi ahlaksızlığın en büyüğüdür.
"İyi etki diye bir şey yoktur Bay Gray. Etki, özünde tümden gayriahlakidir; bilimsel olarak da böyledir." "Neden?" "Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık. Günahları bile ödünçtür; günah diye bir şey varsa tabii. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir. Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekamül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanlığı çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelindeki toplum korkusu, dinin sırrı ise Tanrı korkusu: İşte bizi yöneten iki şey. Yine de ... "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...akrabalarımdan nefret ediyorum. Belki de bizimle aynı kusurlara sahip olan insanlara tahammül edemememizdendir.
Birini çok sevmişsem, adını asla başkalarına söylemem. Onlara ait bir parçayı başkalarına teslim ediyormuşum gibi gelir bana. Gitgide gizli kapaklı şeyleri sever oldum. Modern yaşamı harikulade ya da gizemli kılabilen yegane şey de budur bence. En basit şey bile gizlendiğinde güzelleşir. Şu an şehir dışına çıkacak olsam, evdekilere nereye gideceğimi söylemem. Söylersem zevki kaçar. Belki saçma bir alışkanlık ama bir şekilde insanın yaşamına hayli romantizm katıyor.
Reklam
Kendinizi bir suçlunun yerine koyup “Ben böyle yapmazdım ” demek düşündüğünüz kadar kolay olmayabilir; çünkü siz de onun gibi anne rahminde kokaine, kurşun zehirlenmesine ya da fiziksel tacize maruz kalmadıysanız, durumunuz onunkiyle doğrudan karşılaştırılamaz. Beyinleriniz farklıdır; bu yüzden de kendinizi onun yerine koyamazsınız. Onun gibi olmanın neye benzediğini hayal etmek isteseniz de, bunda pek başarılı olamayacaksınızdır.
Fakat kısa süre içerisinde zaaflarımı ele geçirdim ve daha önce hiç yaşamadığım bir keyfi yaşadım; dilediğimi yapmayı. .. Zaman içerisinde bu güçlü zihinsel egzersiz benim için alışkanlık haline geldi. İlk başlarda dileklerim sönüktü fakat kademeli olarak arzu ile arzuyu gerçekleştirmek için gerekli irade özdeşleşti. Yıllarca süren bu disiplin pratiğinden sonra kendimi kontrol etmekte öyle uzmanlaştım ki bazı güçlü insanları mahveden ihtiraslar benim için adeta oyuncak gibiydi.
Her şey aydınlık içinde iken birdenbire karanlıklara gömülmek! İnsan bu belaya karşı kendisini koruyamaz mı? — Tabii koruyabilir: İnsanda yaşama gücü olması gerek. Bu güç olmazsa hayat zaten berbattır. Bu şüpheler, üzüntüler olmadan da insan sıkılır.
Görüyorsun işte, yiyorum, içiyorum, uyuyorum, gezmeye çıkıyorum. Ama birden keyfim kaçıyor, bir boşluk duyuyorum... Hayat sanki durmuş gibi oluyor...
Reklam
— Ah! Bu hayat, dedi. — Nesi varmış bu hayatın? — İnsana rahat vermiyor. Başını derde sokuyor. Ne olur, şöyle bir yatıp uyuyabilsem... Hiç kalkmadan...
Bu ne biçim hayat? Hep telaş, hareket içinde yaşamak. Sakin, rahat bir mutluluğa ne zaman kavuşacağım ben?
— İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım? sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.
Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de bulamadım, göremedim, kimse de göstermedi.
— Ama bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle. — Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. Konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." Başka birisi: "Aa! olur şey değil; niçin acaba?" Ya da: "Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üç yüz bin kazandı." Bıktım bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.
553 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.