Ama bu erkeğin egemen olduğu bir toplum. Haksız olan hep kadındır,erkek değil. Erkek bir güzel serbest kalır. Kendisi de bir namus bekçisi, saygıdeğer bir kişilik olabilir ama lanetlenen kadın olacaktır. Buna daha evvel hiç rastlamadın mı? Fahişeler lanetlenir, peki ya müşterileri? O insanlar nerede? Lanetleyenlerle aynı kişiler olmalılar..
Olmak istediğim her şeyi olmam, yaşamak istediğim bütün hayatları yaşamam mümkün değil. İstediğim bütün yetenekleri geliştirmem mümkün değil. İstememin nedeni ne peki? Hayatımda, olası bütün zihinsel ve fiziksel deneyimlerin her bir rengini, tonunu ve her çeşidini yaşamak istiyorum.
Sevginin içerdiği ilgi, en açık biçimiyle annenin çocuğa gösterdiği sevgi de görülebilir. Eğer bir annenin çocuğuna az ilgi gösterdiğini, onu beslemeyi, yıkamayı, rahat ettirmeyi savsakladığını görürsek, sevgisinin içtenliğine göstereceği hiçbir kanıt bizi doyurmaz. Bizi, çocuğuna ilgi gösterirken gördüğümüz annenin sevgisi etkileyebilir. Çiçeklere ya da hayvanlara duyulan sevgi içinde durum farklı değildir. Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onu çiçek sevgisine inanmayız."sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz aktif ilgidir. Bu aktif ilginin bulunmadığı yerde sevgide yoktur.
İnsanlar sevgiye açlar, mutlu ya da mutsuz biten sayısız aşk hikayesi izlerler, yüzlerce saçma aşk şarkısı dinlerler. Buna rağmen, pek azı sevgiye ilişkin bir şeyler öğrenmenin gerekli olduğunu düşünür.
Başarı, itibar, para, güç, hemen hemen tüm enerjimizi bunları nasıl elde edeceğimizi öğrenmeye harcarız. Sevmeyi öğrenmeye ise verecek hiçbir şeyimiz kalmaz
Kadın aşk doğuruyor ve sen onun için isim seçiyorsun.
O acı çekiyor ve sen kız çocuğu olmasından endişe ediyorsun.
O uykusuzluk çekiyor ve sen cennet hurilerinin rüyasını görüyorsun.
O anne oluyor ve her yerde şunu soruyorlar;
Babanın adı ne?
Kadın insani bir ülküye kavuştuğunda ve bedeni dışında daha kutsal, daha değerli ve daha yüce manevi ve insani ülkü, bilinç, sorumluluk, ilim ve değerlere sahip olunca; bunlar onun var olduğunu ispat ederler. Dolayısıyla artık onu tesettüre zorlamaya, onu baskı altında tutmaya, ona küfretmeye, her zaman cehennem, cennet, melek, azap vs. ile kokutmana gerek kalmaz. Aksine onun kendisi, artık tabii bir şekilde (onun fıtri ve psikolojik tepkisi budur) böyle bir şeyi şanına yakıştırmaz.
Zira bedenden daha üstün olan fikir güzelliği kazanmıştır.
Düşünce güzelliğine sahip olan bir kimse, daha bedenin güzelliğini açığa çıkarır mı?
Aşk, tat aramaktır. Oysa sevgi, sığınak aramaktır. Aşk,aç bir düşkünün yemek yiyişidir. Oysa sevgi, ‘yabancı birülkede dildaş bulmak'tır.
Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırrına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok.
Ömer Hayyam, Rubailer
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol
gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir..
Bir ben bileceğim oysa
Ne afat sevdim
Bir de ağzı var dili yok
Diyarbekir Kalesi
Açar kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan
Savrulur Karacadağ savrulur Zozan
Bak bıyığım buz tuttu
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı
Seni baharmışın gibi düşünüyorum
Seni Diyarbekir gibi
Nelere nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı..
Bu erkeğin egemen olduğu bir toplum. Haksız olan hep kadındır, erkek değil. Erkek bir güzel serbest kalır. Kendisi de bir namus bekçisi, saygıdeğer bir kişilik olabilir — ama lanetlenen kadın olacaktır. Buna daha evvel hiç rastlamadın mı? fahişeler lanetlenir, peki ya müşterileri? o insanlar nerede? lanetleyenlerle aynı kişiler olmalılar..