Erkeklerin aptallıkları da seks manyaklığından ileri geliyor. Cinsel arzuları dışında her şeye göğüs gerebilen erkekler, ne yazık ki cinsel tutkularının esaretinden kendilerini bir türlü kurtaramıyorlar. Kurtaramadıkları gibi de eyerlerini devamlı yanlarında taşıyorlar. Gözleri her daim fıldır fıldır dişi bir kısrağı arıyor. Dişi kısrağı bulduğu zamanlar da eyerlerini üzerlerine atmaya çalışıyorlar. Çünkü onlar her önüne gelen kadınla düşüp kalkmayı erdem sanıyorlar. O küçük beyinlerinde, taşıdıkları penisin yaydığı ateşi kontrol etmeye çalışıyorlar. Böylece namussuz akıllarına, namuslu bir kişilik kazandırmak istiyorlar. Bütün bunları isterken de bir maymun gibi daldan dala atlıyorlar.
Fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz
Güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz
Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler
Razı olma hiçbir sessizliğe
Biliyorsun seni seviyorum
Pencereden bakmayı öğreteceğim sana
Sesin
Balkona asılı çamaşırcasına
Havalansın, havalansın dursun
Sokakta değil balkonda;
Dışarı çıktığın zaman
Romanını yastığının altına sakla;
Şiirini mutfağa koy
Boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa,
Öykünü yanına alabilirsin elbet
Müziğini de, resmini de
Niçin güvenemiyorsun bana?
Zaman içinde öğrendim ki, etrafımızda bir sürü sahte büyücüler yaşarmış. Meğerse biz kadınlar da, o sahte büyücü heriflerin en sadık ve en aptal müşterileriymişiz. Onlardan ay ışığının altında saf aşk satın alırmışız. Satın aldığımız bu saf aşkın bedelini de kalbimizi onlara vererek ödermişiz. Sonra bir gün gerçekler ortaya çıkar ve bir de bakarız ki, büyüsüne kapıldığımız adam, kalbimizi paramparça etmiş, bizi yüzüstü bırakıp kaçmış.