Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hande Argdr

Hande Argdr
@Hndargdr
Sıkı Okur
İd: Ruhun kalıtsal ve içgüdüsel arzularla ilgili bilinçdışı kısmı ve aynı zamanda en karanlık katmanı. Ego: Ruhun dış gerçekliğe tepki gösteren ve kişinin "kendi" olarak düşündüğü kısmı. Süpergo: İnsan ruhunun vicdan taşıyan ve toplumsal kurallara yanıt veren kısmıdır.
Reklam
"İfade edilmemiş duygular asla ölmez; sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür ederler."
"Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanlar çok daha özgürdü."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ancak yine de, meczubum ben. Ama gizliyorum meczupluğumu. Ben yalnız başıma meczup olmak isterim.
Ben geceyle baş başa kalmak isterim.
Reklam
Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. Çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar. Ama yine de, huzurumdan dolayı boş bir gurur duygusuna kapılmayacağım: Hapishanede bir hırsız, başka bir hırsızın güvencesi altındadır.
"Ahmak sokakta dolanırken rastladığı herkesi kendi gibi ahmak sanır."
Sayfa 108Kitabı okudu
...Acımak ruhu zayıflatır. Elbette bir kimse acıma duygusunu göstermelidir, ancak o duyguya sahip olmaya karşı da gardını almalıdır, çünkü talihsiz insanlar öyle aptallardır ki, acıma duygusu göstermenin, yeryüzündeki en büyük iyilik olduğuna inanırlar.
"Arkadaş mı, arkadaş diye bir şey yoktur!" diye bağırdı, ölen bilge. "Düşmanlar mı, düşman diye bir şey yoktur!" diye bağırdım, ben, yaşayan aptal.
Birkaç filozof dışındaki insanlar merhameti, ahlaki hiyerarşisinde oldukça düşük sıralara yerleştirmiş ve doğru da yapmışlardır.
Reklam
Güç ahlaktan önce gelir, bir süre için ahlakın kendisi de diğerlerinin hoşnutsuzluktan kaçınmak için boyun eğdikleri bir güçtür aslında. Sonrasında örf ve âdetlere, daha sonra özgür itaate, en sonunda ise neredeyse içgüdüye dönüşmüştür: Sonra alışılagelmiş ve doğal bütün şeyler gibi zevk verme amacı gütmeye başlamıştır, şimdiki adıysa erdemdir.
...Dindarlığın ahlakı her durumda özgeci davranışlar gerektiren ahlaktan çok daha eskiye dayanır.
Bir kimse davranışlar için söz verebilir, ama hisler için söz veremez, çünkü hisler istemsiz olarak gerçekleşir. Sonsuza kadar sevmeye, sonsuza kadar nefret etmeye, birine sonsuza kadar sadık kalmaya söz veren bir insan, kendi iradesinde olmayan bir şeye söz veriyor demektir. Ama insan genellikle sevginin, nefretin ya da sadakatin sonuçları olan davranışlar için söz verebilir, ancak bu davranışlar başka güdülerden de kaynaklanıyor olabilir; çünkü bir davranışın temelini oluşturan çok sayıda yol ve güdü vardır. Öyleyse birini sonsuza kadar sevmek için verilen söz şu anlama gelir: "Seni sevdiğim sürece, sana sevginin gerektirdiği gibi davranacağım, eğer seni artık sevmiyorsam, farklı güdülerden kaynaklansa bile, benden aynı davranışları görmeye devam edeceksin." Bu yüzden, insanların akıllarında sevginin değişmediği ve hâlâ aynı kaldığı illüzyonu vardır.
Eğer bir kimse, bir şey gibi görünmeyi inatla ve uzun süredir istiyorsa, başka bir şey olmak eninde sonunda ona çok zor gelecektir.
...İyi ve kötü kavramı nerede hüküm sürüyorsa, oradaki bireylerin zümrelerin ve ırkların çöküşü yakındır. Bugünkü ahlak anlayışımız, yönetici zümreler ve kastların temelinde büyüyüp gelişmiştir.
245 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.