Ortak yaşam birliğinin edilgen biçimi, boyun eğiş,
bilimsel bir deyişle mezoşimzdir. Mezoşist kişi, kendisini, yöneten, yönlendiren, koruyan adeta yaşamının oksijeni olan kişinin ana parçası haline getirerek soyutlanıp ayrı olmanın katlanılmaz duygusundan kaçar.
İster tanrı, ister insan olsun, boyun eğdiği şeyin gücünü abartır; ben hiç bir şeyim, o her şey, onun parçası almaktan öte bir değerim yok. Bir parça olarak, ben onun büyüklüğünden güçlülüğünden, kesinliğinden pay almaktayım. Mezoşist kişinin karar vermesi, bir sorumluluk altına girmesi sözkonusu değildir. O
hiç bir zaman tek başına değildir.-Ama bağımsız da
değildir, bir bütünlüğü yoktur, henüz tam olarak doğmuş degildir- Dinsel, dilde, tapınılan nesneye put denir, dîn dışı mezoşistlik sevgi ilişkilerinde temel işleyiş değişmez, kişi putlaştınlmaktadır. Mezoşist ilişkilere, bedensel, cinsel istekler karışabilir, bu durumda kişi sadece kafasıyla değil, tüm vücudu ile parçası olduğu şeye teslim olur. Mezoşist kişi kadere, hastalığa, ritmik müziğe, uyuşturucu madde ya da hipnotizma ile sağlanan kendinden geçişe sığınabilir. Bu hallerin,
tümünde kendi bütünlüğünü yadsır, kendisini, kendi dışındaki bir şeyin ya da birisinin aracı haline getirir.
Yaşama sorununu üretici faaliyetle çözme gereksinimi duymaz.