Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

rahime

rahime
@I_am_the_theory_of_everything
alacağınız olsun yıldızlar..
Sunacak daha iyi bir şeyiniz yoksa hiçbir zaman eldekini almayın
Reklam
dünyayı değiştirmek bana göre anlamsız bir çaba, çünkü dünyayı değiştirmek sonuçsuz bir çaba, çünkü dünyada hiçbir şey hiçbir zaman devrilmiyor, çünkü yüzeyde farklılaşsa bile tüm düzenler, tüm uluslar, tüm insanlar birbirinin aynı, çünkü dünya özünü değil gömleğini değiştiriyor, çünkü güçlü olan her zaman kazanıyor, güçsüz olan kaybediyor. Bu komünizmde de böyle, kapitalizmde de böyle, feodalizmde de böyle.
Sayfa 265
Ayrıca kadınlardan yalnızca kişisel görevleri başarmaları beklenirken, erkekler çok çeşitli hazların peşinden koşacaklardır; sadakat bilmeyen erkekler sadakat bilmeyen kadınlar yaratır. Kendilerine kamusal yararın öğretilmediği, sivil hakların tanınmadığı cahil yaratıklar olarak kadınlar, misilleme yaparak kendilerince adaleti sağlamaya çalıştıklarında suçlanamazlar da.
Sayfa 5

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden erdemli olması gerektiğini bilmedikçe, özgürlük onun aklını, görevlerini kavrayacak ölçüde güçlendirmedikçe, üstüne düşen görevlerin neden kendi yararına olduğunu anlamadıkça, kadından bu konuda işbirliği yapması nasıl beklenebilir?
Sayfa 3
kadın eğitim yoluyla erkeğin kafa arkadaşı olabilecek şekilde yetiştirilmezse, bilgi ve erdemin yayılması önünde engel oluşturacaktır; çünkü hakikat herkes için ulaşılabilir olmalıdır, yoksa genel uygulamada etkisiz olacaktır.
Sayfa 3
Reklam
Aklımızın almayacağı bazı şeyler vardır. Adalet duygumuzu aşan şeyler
Sayfa 44
Ortak yaşam birliğinin tersine, olgun sevgi kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği birliktir. Sevgi, kişiyi diğer insanlardan ayıran duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, insanın içindeki etkin bir güçtür. Sevgi kişinin soyutlanma ve ayrı olma duygularını yenmesini sağlar, kendisi olmasına, bütünlüğünü, yitirmemesine yol açar. Sevgide, bir olan iki varlığın, iki ayrı varlık olarak da kalmalarının ikilemi yaşanır.
Ortak yaşam birliğinin edilgen biçimi, boyun eğiş, bilimsel bir deyişle mezoşimzdir. Mezoşist kişi, kendisini, yöneten, yönlendiren, koruyan adeta yaşamının oksijeni olan kişinin ana parçası haline getirerek soyutlanıp ayrı olmanın katlanılmaz duygusundan kaçar. İster tanrı, ister insan olsun, boyun eğdiği şeyin gücünü abartır; ben hiç bir şeyim, o her şey, onun parçası almaktan öte bir değerim yok. Bir parça olarak, ben onun büyüklüğünden güçlülüğünden, kesinliğinden pay almaktayım. Mezoşist kişinin karar vermesi, bir sorumluluk altına girmesi sözkonusu değildir. O hiç bir zaman tek başına değildir.-Ama bağımsız da değildir, bir bütünlüğü yoktur, henüz tam olarak doğmuş degildir- Dinsel, dilde, tapınılan nesneye put denir, dîn dışı mezoşistlik sevgi ilişkilerinde temel işleyiş değişmez, kişi putlaştınlmaktadır. Mezoşist ilişkilere, bedensel, cinsel istekler karışabilir, bu durumda kişi sadece kafasıyla değil, tüm vücudu ile parçası olduğu şeye teslim olur. Mezoşist kişi kadere, hastalığa, ritmik müziğe, uyuşturucu madde ya da hipnotizma ile sağlanan kendinden geçişe sığınabilir. Bu hallerin, tümünde kendi bütünlüğünü yadsır, kendisini, kendi dışındaki bir şeyin ya da birisinin aracı haline getirir. Yaşama sorununu üretici faaliyetle çözme gereksinimi duymaz.
Sayfa 28
Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
İnsanlığın en birinci gerçek baskıcıları, daima ölülerin ruhları yahut kendi kendisine meydana getirdiği hayallerdir. Tekrar ediyorum, bazı genel inançların felsefi bakımdan saçmalığı onların zaferlerine hiçbir zaman engel olamamıştır. Hatta bu zafer, bahsedilen inançlarda sırlı bazı saçma öğeler bulunmadıkça imkânsız görünür.
Sayfa 145
Reklam
Genel inançlar sayesinde her dönemin insanları, boyunduruğundan kurtulamadıkları ve bir takım gelenekler, düşünceler, âdetler şebekesiyle çevrili bulunurlar. En bağımsız zekâ bile böyle bir boyunduruktan kurtulmayı düşünmez. Hiçbir baskı ruhlar üzerine bilinç dışı yapılan baskı kadar gerçek olamaz. Zira kendisiyle mücadelenin mümkün olmadığı baskı budur.
Sayfa 144
Kitleler delil ve kanıtlarla değil, modellerle yönlendirilirler.
Sayfa 128
Fikirler ve inançlar özellikle sirayet mekanizmasıyla ve pek az da sorgulama mekanizmasıyla yayılır. İşçilerin bugünkü anlayış şekilleri meyhanelerde yapılan iddia ve tekrarların sirayeti ile yerleşir. Her çağın kitlelerinin anlayışları hemen hemen bu süreçlerden geçer denilebilir. Renan, Hıristiyanlığın ilk kurucularını, düşüncelerini meyhaneden meyhaneye yayan sosyalist işçilere benzetmiştir. Daha önce Voltaire Hiristiyanlıktan bahsederken, "yüz yıldan fazla bir süre onun yalnız en basit halk tarafından kabullenilmiş olduğunu" söylemişti.
Sayfa 129
Gerçekte, nüfuz, bir kişinin, bir eserin yahut bir inancın ruhumuz üzerine yaptığı bir çeşit efsunlamadır. Bu efsunlama bizim bütün eleştiri yeteneğimizi felce uğratır ve ruhumuzu hayret ve saygı duygularıyla doldurur. O zaman meydana gelen duygular, bütün duygular gibi izahı imkânsız bir hal alırlar, bu duygular ihtimal ki manyetize edilen bir kişinin etkisi altına girdiği zaman telkinin verdiği duygu çeşidindendir. Nüfuz, her egemenliğin en güçlü zembereği, en güçlü aracıdır. İlahlar, krallar, kadınlar onsuz hiçbir zaman egemenlik kuramazlar.
Sayfa 131
Kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. Hoşlarına gitmeyen mantıksızlıklar karşısında, gerçekdışı eğer kendilerini çekerse, bunu ilahlaştırarak buna yönelmeyi daha üstün tutarlar. Onları hayallere çekmesini bilenler onlara hakim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlar da onların kurbanı olurlar.
Sayfa 111
442 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.