Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

can

O günlerde, yaşadığımız her an, bir devrimdi, asker. En az Fransız İhtilali’ndeki giyotinler kadar keskin bir devrim. Ve Mustafa Kemal büyük bir devrimciydi.
Reklam
Biz gerçeğin kendisiyiz. Bırakın oyunlarını oynasınlar. İktidarların en büyük korkusu muhalefet değil, ciddiye alınmamaktır.
Tüm kahramanlar totaliterdir. Sonsuz yaratıcılık potansiyelimizi hadım ederler. Özgür bir insanın kahramanları olamaz, çünkü kahraman statükoyu simgeler. Taklit edilmesi gereken bir modeli simgeler. Kahraman yaratma özlemi, hepimizin içindeki totaliter eğilimi, güçlü bir kişiye gönüllü olarak boyun eğme ihtiyacını gösterir. Kahramana duyduğumuz gereksinim, kendi içimizdeki güvensizlikten doğar. İster muhalefette, ister iktidarda, ister balığa çıkmış, ister işte olalım, hepimiz bir başkasından (saygı duyulan bir meslektaşımızdan tutun da kendisi de bir tür kahraman olan Tanrı‘ya kadar) neyi, nasıl ve ne zaman yapmamız gerektiğine ilişkin bir işaret bekleriz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarihimiz, özgürlükten kaçınma yolunda bir çabadan ibarettir. Çoğunlukla, direnmek ya da yaratmaktan çok, uyum sağlamaya çalışmışızdır.
Davranışlarımızın çoğu konusunda, türümüzün yok olmasını sağlayacak bir yol izlediğimiz söylenebilir.
Reklam
Deli, uygarlığın anti-kahramanı olacaktır. Standartlaştırma ve totalitarizmin her yere ve her şeye nüfuz etmesine rağmen hâlâ deli olmayı başarabilenler, gerçekten çok güçlü ve eşsiz bireylerdir. “Deli” sözcüğünü hafife almamalı, çünkü bu ayrıcalık pek az insana verilebilir. Beraberinde çok büyük acılar getiren bir ayrıcalıktır bu. Bu acılar nadiren hafifletilebilir. Deli öylesine yalnızdır ki tuttuğu yolda, dünya ve evrenle duygu birliği içinde olsa bile, övgü ve cezanın da ötesindedir o. Hepimizin içindeki totalitarizmin üzerine kurulu olan totaliter devletin karşısında, deliler tek başına.
Kolektif deliliğin totalitarizmine karşı çıkmanın yegâne yolu bireyden geçer. Homo sapiens’in zenginliği, üyelerinin çeşitliliğiyle kendini gösterir. Yaratıcılık, dünyaya ve evrene bakış açısından sonsuz kombinasyonlar içerir. Bu çeşitlilik, homo sapiens türünün uzun bir süre daha varlığını sürdürmesinin bir garantisi olabilir.
Devlet, itaat etmeyenleri uygun gördüğü biçimde dıştalama yoluyla, yönetim yetkisini yeniden kanıtlamaktadır.
Psikiyatrist baskıcı bir rol oynar. Onun temel kaygısı bireyin sağlığı ve sözümona ruhsal sağlığı değildir. Onun temel yükümlülüğü, yönetici seçkin kesimin, sınıfın, partinin ya da kültürün buyurduğu onaylanmış standartları savunmaktır. Bu standartları savunmakla psikiyatrist, bireyin gelişimini ve özgürlüğünü sınırlayan o kurumları da güçlendirmiş olur. Askeri psikiyatristin rolü, çok açık bir örnektir. ... “liderler”in akıl sağlığını sorgulamaksa, hiçbir zaman psikiyatristin görevi sayılmaz ve sayılmamıştır bugüne dek.
Reklam
Psikiyatrist bireysel deliliğimizi frenleme ve sınırlama konusunda bize yardım ederken, aynı zamanda totaliter kolektif deliliğe uyum sağlamaya ve onu paylaşmaya yöneltir bizi. Onun işi, topluma ayak uydurmamızı sağlamaktır. Toplumun durup düşünecek zamanı yoktur. O hep hareket halindedir. Bu tempoya ve strese dayanamayıp saf dışı kalan bazı bireyler olduğunda, ya da bu tempoyu belirleyen idoller öldüğünde, başkaları hemen onların yerini alır. Toplumun temposuna ayak uyduramamak, onun akışını ve sürekli değişen standartlarını yakalayamamak, psikiyatrist için de bizim için de psikolojik sorunların belirtisi sayılır. Bu bağlamda, psikiyatriste giden kişi, yeniden yarış pistine çıkmadan önce yağlama servisinde teknik bakım gören bir yarış arabasına benzer. Yarışın kendisi asla sorgulanmaz. Tersine, yarışı sorgulayanlar psikiyatrist tarafından sorgulanırlar.
Bu dünyada iki zaman var. Biri mekanik zaman, diğeri bedenin zamanı... İki zamanın karşılaştığı yer, umutsuzluk… İki zamanın ayrıldığı yer, hoşnutluk…
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.