"İnsanlardan ikide bir yakınmak zorunda kalmış olan herkesin sonunda seçeceği şey yalnız kalmaktır. Hatta çok dikkate değer bir şeydir ki ahlakı ve yönetim biçimiyle talihsiz ve kötümser budunlar kendilerini bütün bütün yalnızlığa ve bekarlığa vermiş birçok yurttaş tabakaları oluşturmuşlardır. gerileme dönemlerinde Mısırlılar böyle olduğu gibi Bizans Rumları da böyle olmuşlardır. Zamanımızda Hintliler, Çinliler, şimdiki Yunanlılar, İtalyanlar ve Avrupa’nın birçok doğu ve güney ulusları buna örnek olabilir.
Yalnızlık insanı toplumsal yıkımlardan uzaklaştırarak biraz da olsa doğal mutluluğa ulaştırır. Boşinançlarla binbir yola ayrılmış olan bizim toplumlarımız içinde ruh sürekli bir heyecanla çırpınır, durur. O zavallı, birbirini çürütmek isteyen binbir felsefe ve yorumun oyuncağı olmuştur. O felsefeler, o yorumlar ki tutkulu ve kötü bir toplumun organları, onları araç yaparak birbirlerini alaşağı edip kendilerini saydırmaya bakarlar. Fakat yalnızlıkta ruh kendisini bulandıran bütün bu yabancı etkileri bir yana kor; kendi varlığının, kendi varlığını oluşturan bir yaratıcının ve doğanın duygusunu elde eder."
"Ayrılmak vakti geldi bu dünyadan, artık kendi yollarımıza gideceğiz – ben ölmeye, siz ise yaşamaya. Hangisi daha iyidir, Tanrılar bilebilir yalnızca.”
"Bununla birlikte ruhsal çöküntünün bazı halleri deyim yerindeyse bazı patolojik halleri vardır ki okuma, yinelenen teşviklerle, tembel bir zihni durmadan zihinsel yaşama yeniden sokmakla görevli bir tür şifalı disiplin haline gelebilir. O zaman kitaplar bu hal içindeki kişi için psikoterapistin bazı sinir hastaları için oynadığı role benzer bir rol oynarlar."
"Skyth’lerden Askalon tapınağını yağma etmiş olanları tanrıça çarpmış, sapıklığa uğramışlar, babadan oğula hepsi kadın olmuşlardır; Skyth’ler de bunların işlediği bu günah yüzünden hastalanmış olduklarını söylerler; ama Skythia’dan geçen yolcular, Skyth’lerin ‘Enare’ler dedikleri bu adamların ne çeşit bir hastalığa tutulmuş olduklarını kendi gözleriyle de görürler"