"Bazen düşünüyorum da ne kadar yazık ediyorum kendime sonu belli olan şeylere ne kadar körü körüne bağlanıp bile bile kendimi hüsrana uğratıyorum diye.Ama akıllanmak yok aynı b*ktan duygulara devam.Birini sev ya da sevgi değil de onda kendinden bir şeyler bul sonra bağlan ona her anında yanında olmasını iste sürekli başını omzuna yaslamak
BİR GÜN
Bir gün hepsi birden bozacak bu oyunu .Hepsi birden,birbirlerinden habersiz delirecekler.Yüzüne bakamadıklarınız,yüzünüze tükürecek sizler ne olduğunu bile anlamadan.Alışveriş merkezinde tuvaletleri temizleyen abla,sabunluğu kezzapla dolduracak.Otobüs şoförünüz kırıverecek direksiyonu şarampole.Güvenle boynunuzu sunduğunuz berber çırağı,usturayı daldırıverecek derinizin altına.Çay getiren garson,fare zehriyle tatlandıracak bardağınızı.Köy pazarından aldığınız organik domatese,bir şırınga siyanür zerk edecek köylü teyze.Sitenizin kapısındaki güvenlik görevlisi jopuyla kafatasınızı paramparça edecek.Son anınızda yüzlerine bakacaksınız o âna dek yüzlerine bakamadıklarınızın.Ve onlar hep bir ağızdan diyecekler ki:
_Oyun bozuldu,artık beraber kaybedeceğiz ._
''Bir gün bir kızım olursa onu çok seveceğim.Ona kendini,kusurlarıyla beraber bedenini,zaaflarına rağmen kişiliğini sevmeyi öğreteceğim.Bir erkeğe aşık olmadan önce kendine aşık olacak benim kızım.Arkadaşları tarafından daha çok sevilmek,onay almak için istemediği şeyleri yapmayacak.Eleştirilmekten korktuğu için boyun eğmeyecek zorbalara,çünkü ben ona kendi kendini sevmeyi öğreteceğim.Ben ona kendi iç kaynaklarına yönelmeyi öğreteceğim,sevgiyi dışarıda aramak yerine kendi kendini sevmeyi,yaralandığında kendi yaralarını saracak güce sahip olduğunu göstereceğimTünel ne kadar karanlık ne kadar soğuk olursa olsun orada yalnız olmadığını hissettireceğim,ben ölsem bile elim kızımın omzunda olacak hep,ben ona kendine destek vermeyi de öğreteceğim.Ayağına taş değmesin yavrum demeyeceğim mesela,bu farazi bir istek ve hiç gerçekleşmeyecek.Ben kızımı gerçekleşmeyecek isteklerin boş hayalleriyle büyütmeyeceğim.Ben kızıma ayağına taş değdiğinde o taşı oradan kaldıracak güce sahip olduğunu,o taş yüzünden takılıp düştüğünde parçalanan diz kapaklarını öpecek kişinin yine kendisi olduğunu öğreteceğim.Ben kızımı öyle bir seveceğim ki o sevgi almak için başkalarından,kendi olmaktan vazgeçmek zorunda kalmayacak.Ben kızımın içine şefkat dolu bir anne ekeceğim.O anne hayat boyu yanında olacak.''
'Kainatta bir zerreyim' ne güzel söylemiş Aşık Daimi.Yalnız zerre deyip geçme,madem insan dediğin kainatın bir zerresi o halde insan değişirse koskoca bir kainat değişmez mi?.Ama zor tabi değişmek hatta bi şartı var ki onu da söylemiş Daimi; 'Zerre içinde zerreyim ben kendimi bilmez miyim?' yani işin sırrı kendini bilmekte, değişmek istiyorsan eğer bileceksin kendini.Neyi terk ettiğini bileceksin neyi terk ettiğini bileceksin ki neye kavuşmak istediğini bilesin. Şimdi düşünüyorum da bırak bilmeyi ben aslında hiç öğrenemedim kendimi onun için de asla değişmem derdim ne azalırım ne çoğalırım ne inerim ne çıkarım zannederdim ki hep aynı kalırım,bin sene düşünsem aklıma gelmezdi,meğer Agahın kendini bilmesi için önce her şeyi unutması sonra da yeniden hatırlaması gerekiyormuş işte ben bu sayede değiştim bir ömür sürdü belki ama nihayet bu sabah başka bir Agah olarak uyandım bambaşka bir Agaha baktım aynada ve ben dün gece yeni bir yol buldum kendime...
(Bolca noktalama hatası olabilir affola)