Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kör Kayıkçı

Kör Kayıkçı
@KorKayikci
Çok cinayet gördüm... birbirimizi öldürüyoruz... (Okuduğum kitapları kayda alıyorum)
2 Şubat
149 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Önsöz
Modern psikiyatriyi –onu destekleyen tarihsel kuvvetleri ve karmaşık ekonomik, yasal, politik ve toplumsal ilkelerle uygulamaları– anlamak için, genelde numara yapmanın ve özelde hasta ve engelli taklidi yapmanın epistemolojisi ve sosyolojisini anlamak gerekir. Sahte hastalıkların olduğu yerde, hastaymış gibi yapan sağlıklı insanlar ve onlara teşhis koyup tedavi eden aldatılmış veya sahtekâr doktorlar vardır. 1976’da, psikiyatrinin resmî tanımının akıl hastalıklarını teşhis ve tedavi olmasına karşı çıkarken, şu tanımı önermiştim: Psikiyatrinin konusu ne akıl ne de akıl hastalıklarıdır, ama yalanlardır ... [bu yalanlar] etkileşimdeki tarafların adlarından başlar, yani hasta olmadığı halde bir taraf “hasta” olarak ve herhangi bir hastalığı tedavi etmediği halde diğer taraf “terapist” olarak adlandırılır. Yalanlar, psikiyatri disiplininin asıl konusunu oluşturan aldatmacalarla devam eder – psikiyatrik “teşhisler,” “prognozlar,” “tedaviler,” ve “takipler.” Ve bunlar da, eski akıl hastalarını yaşamlarının geri kalanı boyunca gölge gibi takip eden yalanlarla sonuçlanır – “depresyon,” “şizofreni,” vs. denilen karalamalarla “hastanede tedavi” denilen hapsetmelerden oluşan tıbbî kayıtlar. Dolayısıyla, şayet psikiyatriye dürüst bir ad vermek istiyorsak, ona “psödoloji” veya yalanların ve yalan söylemenin bilimi ve sanatı dememiz gerekir. Bir karikatür mü? Evet. Ama konusunu doğru biçimde tasvir etme açısından bakarsak, iyi bir karikatür pohpohlayan bir portreden, hayır, aslında kendi kendini kandıran bir otoportreden daha doğrudur.
Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
Önsöz
Psikiyatri –burada bu terimi psikanalizi, psikolojiyi ve bütün akıl sağlığı mesleklerini içine alacak şekilde kullanıyorum– modern toplumların en önemli kurumlarından biridir ve “akıl hastalığının diğer hastalıklar gibi bir hastalık olduğu” şeklindeki postulat-önermeye sıkıca bağlıdır. Bu önerme bir yalandır. Temaruzu, yani hasta numarası yapmayı psikiyatrinin büyük sırrı kılan şey bu yalandır, zira temaruzun bir aldatmaca (ve sıklıkla da kendini aldatma) türü olduğu yönünde popüler bir anlayış doğarsa, psikiyatri yıkılır. Elinizdeki kitapta, ilk kez yarım asır önce ileri sürdüğüm tezimi daha da ayrıntılandırarak, böyle bir anlayışı ve gerektirdiği yapıcı yıkımı ilerletmeyi deniyorum. Tezim şu: Akıl hastalığı düşüncesi ve bir tıbbî uzmanlık olarak modern psikiyatri aygıtı, hasta numarası yapmanın başarıyla tıbbîleştirilmesine [medicalization], yani “akıl hastalıkları” adı verilen davranışların herkes tarafından gerçek tıbbî hastalıklar olarak algılanmasına dayanırlar.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
Doğa bilimi girişiminin dürüstlüğünün dayandığı şey, “bilimsel” diye nitelediğimiz etkinliklerle meşgul olan bireyler tarafından gerçeğin aranması ve gerçeğin söylenmesi ve bir de hatalı açıklamalarla yanlış “olgular”ı ifşa etme yönünde bilim topluluğunun verdiği taahhüttür. Tersine, hem dinlerin istikrarı hem de psikiyatri ile davranış bilimleri denilen şeylere duyulan ikame inançların istikrarı ise uygulayıcılarının yerleşik öğretiler ve kurumlara olan sadakatine, ve grup refahına zarar verdiği gerekçesiyle gerçeği söylemenin reddedilmesine dayanır, zira refahın varlığı bu redde bağlıdır. Doğanın “sırlar”ının açığa çıkarılmasına “keşif”, ama nüfuzlu kişi ve kurumların sırlarının açığa çıkarılmasına “ifşa” dememiz bu bağlamda açıklayıcıdır.
Aylak KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Önsöz
İnsan “bilimleri” fizik bilimlerinden sadece farklı değil, birçok bakımdan onların zıddıdır. Doğa ne yalan ne doğru söyler, oysa insanlar alışkanlıkları üzere ikisini de yapar. Örneğin, işleri başka insanların sırlarını meydana çıkarmak olan dedektifler için aldatmacanın yararlı bir araç olmasının sebebi budur; görünürde işleri belli insan davranışlarını, özellikle de bazı insanların tehlikeli veya nahoş gördüğü davranışları açıklamak ve öngörmek olan psikiyatr, psikolog ve politikacılar gibi uzman addedilen kimseler için de aldatmacanın yararlı bir araç olmasının sebebi yine budur; ve bu uzmanların alışkanlıkla başkalarını ve kendilerini aldatmalarının da sebebi budur.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
“Gerçek kudretlidir ve hüküm sürecektir. Bunda hiçbir sorun yok, doğru olmaması hariç. –Mark Twain (1835-1910), Notebook (1898)” [Siyaset biliminde] gerçeği söylemenin yalan söylemekten daha kazançlı hale gelebileceğini düşünmek imkânsız. (–Antoine-Augustin Cournot (1801-1877), S. Andreski’nin Frengi, Püritanizm ve Cadı Avları: AIDS Hakkında Bir Öngörü İle Birlikte, Tıp ve Psikanalizin Işığı Altında Tarihsel Açıklama’sında alıntı olarak.) Bilim insanının işinin doğanın sırlarını açığa çıkarmak olduğu yönündeki yaygın inanç yanlıştır. Doğanın sırları yoktur, sadece kişilerin vardır. Sır tutmak eylemliliğe işaret eder, oysa doğada böyle bir özellik yoktur. Thomas Carlyle’ın (1795-1881) belirttiği gibi, “Doğada yalana yer yoktur.” Doğa ne yalan ne doğru söyler. Sırları yoktur: “Sır” dediğimiz şey, doğanın işleyişi hakkındaki bilgisizliğimize verdiğimiz addır. Doğanın eylemliliği olmadığından, işleyişinin büyük kısmı bilimin temel yöntemleri olan gözlem, akıl yürütme, deney, ölçme, hesaplama ve doğruyu söyleme yoluyla anlaşılabilir. Aldatmaca ve kehanetin, doğa olaylarını anlama yolunda ilerlememize hiçbir katkısı yoktur; aslında daha baştan anlamamızın önüne geçer ve engellerler.
Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
86 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Psykhiatria ve Mythos
Psykhiatria ve MythosKriton Dinçmen
8.6/10 · 184 okunma
Eski Türk Şamanizm inançlarına göre Kosmogonia
Daha hiçbir şey yok iken ilk olarak su ortaya çıktı. Tanrıların tanrısı Kara-Han önce kendisine benzer bir canlı yaratarak adını Kişi koydu... Başlangıçta Kara-Han ile Kişi, iki siyah kaz olarak, tam bir rahatlık ve sükûnet içinde bir su kütlesi üzerinde yaşamakta idiler... Fakat, Kara-Han’ın yaratmış olduğu Kişi, içindeki yaratıcılık hissi ile, mutlak sükûnetten sıkılarak bu sükûneti bozmak, birşeyler yaratmak istedi... Ancak, bu küstahlığını az kalsın hayatı ile ödeyecekti. Zira, biraz uçtuktan sonra sonsuz derinlikteki suya düşerek boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Tam boğulurken, Büyük Tanrı Kara-Han imdadına yetişerek, ona, üstüne oturup batmaktan kurtulması için suların derinliklerinden bir yıldız yükseltti.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Jung kuramında, yukarıda tarif etmiş bulunduğumuz kişilik kısımlarının dışında, onların derinliklerinde olup onları besleyen çok önemli bir kişilik kısmı da bilinçdışıdır. Jung’a göre bilinçdışı: 1- Nispeten daha yüzeysel olan ve kişisel varoluşun unutulmuş, itilmiş, süblimasyon yolu ile idrak edilmiş, duyulmuş, düşünülmüş, yaşanmış tüm materyeli ihtiva eden personel-kişisel bilinçdışı, 2- Personel bilinçdışının çok daha derinlerinde bulunan ve kişisel olarak elde edilmemiş olup, insanlığın ortak mirası olarak nesilden nesile intikal eden ruhsal işlev ürünlerinin biriktiği ortak bilinçdışından oluşur.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Egonun, gerek geçmişteki süreçlerden toplanmış muazzam bir imaj yığınından, gerekse dıştan duygu fonksiyonları kanalı ile nakledilmiş uyarılarının kayıt imajlarından ve bu iki grubun karşılıklı etkilenmelerinden oluştuğunu görmekteyiz. Kayıt imajların sayılamayacak kadar çok olmaları nedeniyle egodan ziyade bir ego kompleksten sözetmek doğru olur; zira devamlı değişken olması nedeni ile, ego sabit bir vasfa sahip olmaktan ziyade, büyük bir devamlılık ve benzerlik gösteren ve bilincin nüvesini oluşturan bir imajlar kompleksi vasfına sahiptir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Jung Analitik Psikolojisi’nin Temel İlke ve Kavramları
Analitik Psikoloji’ye göre ruh iki kısımdan oluşmaktadır: animus/anima ve psykhe. Psykhe kavramı gerek bilinçli ve gerekse bilinçdışı olarak işlev gösteren ruhsal süreçlerin tümünü; animus/anima ise, ancak kişilik olarak tarif edebildiğimiz ayrışmamış bir işlev kompleksini ifade etmektedir. Aynı ekole göre kişilik de iki kısımdan oluşur: 1- Bizim dahili duyuş tarzımızı ifade eden dahili kişilik kısmı ki, buna anima ismi verilmektedir. 2- Dış davranış, dış karakterimizi teşkil eden harici kişilik kısmı ki, buna persona adı verilmektedir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
giriş
Tıp, belirli ve birbirine bağlı düşünceler sistemlerinden oluşan bir bilimdir. Bir Tıp dalı olan Psykhiatria’nın (psikiyatri) da -hangi ekol temel olarak kabul edilirse edilsin- belirli, birbirini izleyen, biri diğerine bağlı bir düşünceler sistemi olduğu en ufak bir tartışmaya yer bırakmayacak kadar kesindir.
Pan YayıncılıkKitabı okudu
217 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Mitoloji ve İkonografi
Mitoloji ve İkonografiBedrettin Cömert
8.9/10 · 279 okunma
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Bu korkunç çocuklardan hem iğrenen hem kuşkulanan Uranos baba, onları doğar doğmaz toprağın derinliğine kapattı. Kahırlandı Gaia ve müthiş bir oyun düzenledi Uranos’a. Ak çelikten koca bir tırpan yapıp, kışkırttı oğullarını babalarına karşı. Böylesine bir öneri karşısında titredi hepsi korkudan. Yalnızca kurnaz Kronos, kötü bir babaya acımayacağım, bu işi kendisinin üstleneceğini söyledi. Sevindi Gaia. Pusuya yattı Kronos. Arzudan yanıp tutuşan Uranos, gelip kara geceyle boydan boya sarınca Toprak Ana’yı, uzattı sol elini pusuda bekleyen oğlu ve sağ elin­ deki keskin tırpanla kesip attı bir anda babasının hayalarını. Fışkıran kanlar saçıldı Toprak’a. Gebe kalan Toprak, yıllar sonra öç tanrıçaları Erinys’leri; parlak zırhlı, uzun kargılı Gigant’ları (Devler) ve bir de Orman Perileri’ni doğurdu.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Gaia’nın Uranos’la birleşmesinden, altısı erkek altısı dişi olmak üzere on iki tane Titan, üç Kyklop, üç tane de Hekatonkheir (Yüz Kollu) doğdu. Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetos ve Kronos erkek Titan’lardı. Titanides denilen dişi Titanlar ise şunlardı: Theia, Rheia, Themis, Phoibe, Mnemosyne ve Tethys. Her yönden tanrılara benzeyen Kyklopların ayıncı özellikleri, alınlarmda bir tek göz taşımalanydı. Tepegöz diyebileceğimiz bu dev yaratıklann adlan şöyleydi: Brontes (Gök gürültüsü), Steropes (Şimşek) ve Arges (Yıldınm). Hekatonkheir’lerin ise ellişer tane başı, yüzer tane kolu vardı. Bunlar da, Kottos, Briareus ve Gyes’di.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
Evrenin ve Tanrıların Yaratılışı
Hesiodos’a göre başlangıçta Khaos vardı. Sonsuz bir boşluktu Khaos. Bu boşluktan Gaia (Toprak Ana) doğdu ilkin; sonra Ölüler Ülkesi’nin en derin yeri Tartaros; sonra Eros (Aşk); sonra yeraltı karanlığı Erebos’la yeryüzü karanlığı Nyks (Gece) doğdu. Erebos ve Nyks birleşerek Aither’i (Esîr), yani dünyayı saran hava tabakasının üstündeki arı ve ışıklı Gök’ü ve Hemera’yı (Gün) meydana getirdiler. Toprak Ana tek başına Uranos’u (Gök), Pontos’u (Deniz) ve Dağlar’ı yarattı. Peşinden, oğullan Uranos ve PontosTa birleşerek, artık yaratılmış olan evreni tanrısal varlıklarla doldurdu.
Sayfa 19 - De-Ki Basım YayımKitabı okudu
2.244 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.