Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lasha Bolkvadze

Lasha Bolkvadze
@Lash0206
Uludağ Üniversitesi / Dinler Tarihi / YL
Bursa
Gürcistan/Batum, 2 Haziran 1997
52 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Herkesin seni sevmesini beklersen, seni sevenlerle yetinemezsin. Çünkü çoğu zaman, seni sevenler dikkatini çekmez. Her zaman seni sevmeyenlere odaklanırsın ve kendini onlara sevdirmeye çalışırsın.
Reklam
Bir insana büyük roller vermek, hem seni hayal kırıklığına uğratacak hem de ilişkiyi olumsuz etkileyecektir. Zihninde oluşan hayalle gerçeğin arasındaki fark ne kadar fazlaysa, hayal kırıklığın da o kadar yoğun olacak.
Kişi, nefsini/şeytanını hafife almamalı; sınırında durmalıdır; çünkü maddi ihram eğitimi, insanın nefsine manevî bir ihram giydirmek, yani sınır koymak; insanı insalığı içinde tutmak içindir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Îmân kişiseldir, bireyseldir; herkes tek ve yalnız başına iman eder; başka bir deyişle, iman ederken kişi yapayalnızdır. Bir birey olarak insan aklının terbiyesi, bir tür olarak insanın, hatta canlı-cansız tüm Evren’in insandan korunmasını sağlar; çünkü îmân eden emîndir; emîn olan temîn eder, etmelidir.
Ne sarik, ne fes, ne sapka... Eşeklik baki kaldigi sürece semerin bir anlami yok! Akıl özürlü toplumlar, semerleri ne olursa olsun akıllı toplamların eşeği olmaya mahkûmdurlar.
Reklam
İslam bir gönül/vicdan medeniyetidir; batı bir madde medeniyetidir gibi düaliteler düşüncenin değil, tembelliğin ederidir. Çünkü, Gâzâlî ve Âşık Paşa’dan hareketle işaret edildiği üzere, madde olmadan manâ olmaz.
Acı, kendi miktarınca mutluluğu içinde saklar. Kalpteki her ferahlık, önceden çekilmiş bir sıkıntının sonucudur.
Bir kültürde mefhûm ile düşünmek meydandan çekildi mi, o kültürün iç yapısını siyasî dil örmeye başlar; artık hâsıl olan fikir değil, gürültüdür!
Denebilir ki, yeryüzündeki ahlâkî kayıtsızlığın en önemli nedeni, makûlden, dolayısıyla akıldan ve ilimden arındırılmış, lâ-makûl, vicadî dindir.
Reklam
Fikredenler gerçeği açığa çıkarır; küfredenler saklarlar; çünkü aklında fikr olmayanın dilinde küfr olur; böylece diliyle aklını örter… Hâlbuki kulluk, yaratılanın yaratıldığı hâl üzere olması demek ise insan için akletmek kul olmaktır. Kul olmak ise ancak ve ancak kendini idrâk etme ile, yani kendilik-bilinci ile başlar, daim tefekkür ile devam eder.
Kendisi en fazla birkaç kilometre uzağı görebilen; içinde bulunduğu zamanın bir dakika sonrasını ve bir dakika öncesini algılayamayan, bir şeyin önünü gördüğünde arkasını, arkasına baktığında önünü göremeyen, bir şeyin dışını gördüğü anda içini, içini gördüğünde ise dışını göremeyen insanoğlunun kainatın bütünlüğü açısından bir şeyin nasıl göründüğünü, ağacın nasıl bir güzelliğe sahip olduğunu bilmesi mümkün müdür?
“Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncuklarını… kırılan kalbini de öyle unutacaksın”
Hem birey hem de tür olarak insanı merkeze almayan siyasi, iktisadi ya da dini hiçbir sistem adaleti sağlayamaz; adalet sağlanamayan yere de barış uğramaz.
Unutulmamalı ki, akıl bir direğe bağlandıktan sonra sükûnet bulur.
220 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.