Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lepiskasaclikiz

“Bazen geçmişi özlerim; minik minik, basit şeyleri, en naif olayları hatırlatan bir nostalji duygusu sarar beni. Cumartesi akşamlarını büyük bir özlemle hatırlarım; işte o zaman hissettiğim saflık ve sevgi duygusu, daha güzel bir çocukluk geçiremeyeceğimden emin olmamı sağlar.”
Sayfa 70 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Lepiskasaclikiz

Lepiskasaclikiz

, 2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
8/50 kitap - %16 tamamlandı
8 kitap okudu
50 kitap
2.523 sayfa
4 inceleme
2 alıntı
5 günde 1 kitap okumalı.
372 syf.
9/10 puan verdi
·
31 günde okudu
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof
8.9/10 · 3.144 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
·
Puan vermedi
Babası öldükten sonra başka bir çözüm yolu bulamayan Laura’nın patronu Felix’in evlenme teklifini kabul etmesiyle başlıyor tüm olaylar. Laura ve kardeşi Claire, alkolik, kontrolcü, baskıcı, karşısındaki insanı yok sayan bir karakterde olan Felix’in tüm davranışlarına rağmen yaşamaya çalışıyorlar. Laura çaresizlik nedeniyle yaşadığı psikolojik şiddetin farkında bile değilken Claire hem kendisini hem de ablasını kurtarmaya çalışıyor. Kitabı okurken Felix’in yaptığı manyaklıkları kendim yaşıyormuşçasına içimde hissettim, kalbim sıkıştı. Kitabı okuması çok kolay değil, bazı noktalarda olaylar arasındaki geçişi anlamadığım için dönüp tekrar okudum ama bu benim okuduğum ortamla da ilgili olabilir Konusu ve değindiği noktalar çok dikkat çekici. İlginizi çekerse listenize mutlaka ekleyin .
Gözetleme Kulesi
Gözetleme KulesiElizabeth Harrower · Metis Yayınları · 201623 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Kibar insanlar dünyayı değiştirebilir mi? Kitap bu soruya yanıtını 2 karakter üzerinden ele alıyor. Leonard ve Paul 30 yaşlarında, yaptıkları işi, ailelerini ve yaşadıkları hayatı seven oldukça(!) sıradan iki yakın arkadaş. Kitabı özel yapan da aslında bu karakterlerin ‘oldukça sıradan’ olması. Yani kitapta sürpriz bir karar, şok edici bir gerçek, geçmişten gelen bir travma yok. Sıradanlıktan kastım bu kişiler oldukları haliyle mutlu ve başkalarına uyum sağlama ihtiyacı içinde değiller. Kitap 2 yakın arkadaşın hayatlarının normal akışında bir kesiti sunuyor aslında bize. Leonard bir kız arkadaş edinirken Paul da ablasının düğünü ile iş hayatındaki gelişmeleri benimsemeye çalışıyor ve bu sayede biz de sıcak bir hikayeye konuk oluyoruz. Ben bu kitabı okurken çok keyif aldım. Leonard ve hevesli Paul iyi hissettiren bir kitap, bazı sahnelerde güldüm, bazı sahnelerde kendi düşüncelerimi gördüm. Belki de kitapta en sevdiğim şey her gün birbirine benzeyen insanlara döndüğümüz bu zamanda hala dönüşüm geçirme zorunluluğu hissetmeyen insanların olduğunu bilmek. Ayrıca bu ikili sayesinde sıradan(!) hayatımızda yakın arkadaşlarımız ile paylaştığımız sevginin hayatımızdaki değerini de bir kez daha hatırlattı. Çevirmen Özlem Uygun’a da bu kitap ile bizi buluşturduğu için teşekkür ediyorum. Bence herkes bu naif iki karakter ile tanışıp, yakın arkadaşına da bu kitabı hediye etmeli.
Leonard ve Hevesli Paul
Leonard ve Hevesli PaulRonan Hession · Yedi Yayınları · 202232 okunma
"bana serseri diyorlar sizinkiler, değil mi? öyledir, geleceği düşünmeyene serseri derler. bana geleceğin ne olduğunu söyleyebilir misin? yarındır, gelecek aydır, gelecek yıldır... geleceği düşünen adamsan, ne yaparsın? yarın için çalışırsın, yani bugünü yaşamaktan vazgeçersin. bugünü yarına feda edersin. yarın bugün olur, yarını da öteki gün için feda edersin. böyle uzar gider bu zincir. öbür günler gelip geçer, sen hâlâ hayali bir yarın için bugünlerini feda edersin. hala beklersin. yeni yeni gelecek günleri. tüm öbür günler art arda bugün olur. sen yine hayatı yaşayamazsın, çünkü geleceğini düşünen bilge bir insansındır. serseri olmak istemezsin. ulan hayatta bundan daha aptalca bir şey var mı?"
arus, ardından bir kova su dökmüştü...'ben de geleyim şubeye' demişti...baret kabul etmemişti...köşeden son kez görmüştü hilda ile arus'un yüzlerini...üç buçuk sene sonra dönüşünde artık bulamamıştı o yüzleri...bu cansız kütleyi ada'daki evle kıyaslamak mümkün değildi...içinde birinin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordu...
528 syf.
·
Puan vermedi
Zaven Biberyan ile Notos dergisi sayesinde tanıştım. Benim için geç bir tanışma olmuştu çünkü dergi, Zaven Biberyan’ın 100. doğum günü anısına ona bolca yer ayırmıştı ve ben de anca doğumunun 100. yılında kendisinden haberdar olabildim.“Karıncaların Günbatımı” nın Biberyan’ın en iyi kitabı olarak değerlendirildiğini bir kaç yerde okumuştum. Gerçekten de son dönemde okuduğum en gerçekçi romanlardan bir tanesiydi. . Zaven Biberyan, istanbul’da yaşamış Ermeni bir yazar. Bu romanında da varlık vergisi altında ezilmiş, 3.5 sene nafia askerliği yapmak zorunda bırakılmış gayrimüslimlerin 1940lar Türkiyesinde yaşadıklarını temel alıyor. Yaşadıkları zorlukları biz nafıa askerliğinden yeni dönmüş Baret’in gözünden takip ediyoruz. Baret, 3.5 sene sonra bıraktığı eve dönmenin özlemini çekerken döndüğünde hiçbir şeyi aynı bulamıyor. Ne ailesi ne de toplum ile bir uyum sağlayabiliyor. Baret’in yaşadığı bu yabancılaşma hissi ile geçen bir döneme tanıklık ediyoruz. . Zaven Biberyan, gözlem yeteneği oldukça kuvvetli bir yazar ve bu sayede oldukça gerçekçi karakterler yaratıyor. Hatta karakterler o kadar gerçekçi ki romandan bir dakika bile kopmuyorsunuz. Kitabı ben çok sevdim. Ve umarım daha çok kişiye ulaşır. Hep aynı tarz kitaplar okumaktan sıkılanlar ve farklı edebiyat türlerini de merak edenler mutlaka not almalılar . Ayrıca bitirmeden önce çevirmen Sirvart Malhasyan’a da değinmek istiyorum. Romanı çevirirken yaptığı açıklamalar ile yakın tarihte gerçekleşen olayları daha kolay anlamamızı sağlıyor. Koyduğu dipnotlar çok etkili. Emeği için ayrıca teşekkür ediyorum.
Karıncaların Günbatımı
Karıncaların GünbatımıZaven Biberyan · Aras Yayıncılık · 2022238 okunma
“Aslında insanlarla yakın olabildiğinde onlara karşı daha az eleştirel olduğunu fark etmişti. Anlaşılan, insanlar o kadar da kötü değildi. En azından bazıları değildi. Ve belki de işin sırrı buydu; doğru insanları bulabilmek, onları ayırt edebilmek ve bulduğunda da kıymetlerini bilebilmek.”
Reklam
“ Dün gece saatlerce yürüdüm. Yeni bir sokakta kaybolmak istiyor gibiydim. Mutluluk içinde tamamen kaybolmak. Ama kaybolamadığımız, kaybolmayı beceremediğimiz anlar vardır. Her ne kadar sürekli yanlış yönlere sapsak da. Bütün kerterizleri kaybetsek de. Geç olsa da ve yola devam ederken söken şafağın ağırlığını hissetsek de. Ne kadar uğraşsak da kaybolmayı beceremediğimiz, kaybolamadığımız anlar vardır. Ve belki de kaybolabildiğimiz zamana özlem duyarız. Bütün sokakların yeni olduğu zamana.”
86 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.