..."Hiçbir şey gerçek değil. Her şey sahte. Sadece rüyâlar gerçek. Uyumayı ve rüya görmeyi seviyor oluşum sizinkinden farklı. Uyanıkken yaşadıklarımdan kaçmamın tek yolu bu. Gözlerimi açtığım andan itibaren yaşayan bir ölüyüm ben; sahte, 6kirli ve hissizim. Benim yaşadıklarımı yaşasanız çıldırırdınız. Kimse görmüyor, duymuyor
Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki
Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
İşin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
Küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
Hepsi ağzıma sıçtı..Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
İçime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
Ben seni severim sevmesine de
İş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim...
Bazen sessizce ağlarız da İçimize akar gözyaşlarımız hani...
Dışarıdan görünmez fakat yaşların kokusu gelir direği sızlayan burnumuza. İşte o anlarda suskunluğun evrensel asâletine sığınmak isteriz ki yaşlar dışarıdan görünmesin.
Sanki tek bir cümle daha söylesek, bardaktan boşalırcasına akmaya başlayacak tedirginliği içinde susar, susarız...
Kendini hatırlayanlar, kovulur plastik dekor dünyasından. İstenmez koğuşta uyanmışlar. Sürüyü terk eden "Öteki" olur ve kendini inşâ etme ödeviyle başbaşa kalır. Ve diğer "Öteki"lerle...
Bu eser, yer yer gülüp-ağlayacağınız; şaşırıp-düşüneceğiniz, bazen de isyan edeceğiniz (~ÖTEKILER'e~ ithaf edilmiş) bir "başyapıt"tır. Hayır, abartmıyorum. Okurken tüm bunları iliklerime kadar hissetmiş biri olarak söylüyorum. 1953 den 1999'a uzanan bir vicdan muhasebesi. Biri isminden, diğeri metafizik gayb âleminden vâroluş ve olmayış
O kadar dikkatle ve keyifle okudum ki, son sayfaya geldiğimde şöyle dedim "Hiç bir cümlesi boşa kurulmamış ya hu ! 🤔 İşte Zweig farkı..." Acı çeken insanın ruh halini belki de en iyi anlamış- özüne katmış da kalemine aktarmış olan yazar, hatta en iyi biyografi yazarı Zweig dır." desem, sanırım abartmış olmam. ("Hayır, abartmıyorsun." dediğinizi duyar gibiyim )